Pas oyununda çok kontrollü olmasa da dinamik bir takım vardı ilk yarıda. Siyah beyazlı temsilcimiz golü buldu. Dorukhan ve Güven ile farkı 2’ye çıkartacak pozisyonlar yakaladı. Güven çok istekli ve becerikliydi. Dorukhan kendini bulmuş, fizik olarak çok iyi durumda. Rıdvan, çabukluğu ve enerjisiyle iyi işler yaptı. Ancak uzun top oynamaktan vazgeçerse daha iyi olacak. Necip çok güzel bir asist yaptı. Savunma anlamında başarılıydı. Ancak yine de Beşiktaş’ın oyuna daha fazla kalite ve derinlik katmak için bir sağ beke ihtiyacı var. Welinton fiziksel olarak her geçen maç üstüne koyuyor. İlk kez forma giyen Montero da iyi izlenimler bıraktı.
LARIN O KADAR AĞIR Kİ...
İlk yarı Rio Ave’ye pozisyon vermeyen Beşiktaş, ikinci devrede oyunun kontrolünü rakibine kaptırdı. Basit top kayıpları, gereksiz uzun toplar da oyunun Portekiz temsilcisine geçmesine neden oldu. Yapılan oyuncu değişikliklerinden sonra top hiç rakip yarı alanda kalmadı. İyi oynayan Güven’in yerine son derece hantal Larin’in girmesi rakip savunmanın işini kolaylaştırdı. Larin o kadar ağır bir futbolcu ki 1.90’lık boyuna rağmen hava topu bile almakta zorlanıyor. Tekniği kısıtlı. Dripling özelliği hiç yok. Topla yumuşak değil.
YANLIŞ ADAMI ÇIKARDILAR
Son bölümde fena bir maç çıkartmayan Boyd’un yerine Gökhan’ın girmesi de dengeleri değiştirdi. Halbuki çıkması gereken Lens idi. Boyd dayanıklılığı daha yüksek bir oyuncu, üstelik savunmada sol kanatta Rıdvan’a da yardım ediyordu. 85’te gelen gol ne yazık ki o kanattan geldi. 1-1’den sonra Mensah ile 2 net pozisyon bulduk ancak fırsatlar kaçtı. 120’inci dakikada da Utku yaptığı kritik kurtarışla maçı penaltılara taşıdı. Utku’nun da ayakları iyi değil, geliştirmesi şart. Genç file bekçisi penaltı atışlarında da acemiliğin kurbanı oldu ve kurtarış yapamadı. Beşiktaş, kazanması gereken bir maçta acemice hatalar ile turu yitirdi. Siyah beyazlıların PAOK’tan sonra Rio Ave’ye elenmesi ve Avrupa’ya erken veda etmesinin nedeni transferlerin gecikmesi ve mevcut kadronun yetersizliği.
Fenerbahçe ilk hafta Rizespor karşısında akan oyunda pozisyon üretememişti. Golleri de duran toplardan bulmuştu. Erol Bulut, Gustavo-Tolga Ciğerci ikilisiyle başlamış daha sonra yaptığı hamleler ile takımını daha ofansif bir kimliğe sokmuştu. Ancak ilginç olan dün de yine 2 defansif orta saha oyuncusu Tolga ve Gustavo ile başladı ve ilk 45 dakika Hatayspor kalesine gol girişiminde dahi bulunamadı. Tabii sadece orta alandaki 3 ismin yaratıcı olmamasının ötesinde hücum hattındaki Ferdi-Valencia ve Thiam 3’lüsünün yetersizliği de pozisyonsuzluğun nedenlerinden biriydi.
HAREKET GELMEDi
Sarı lacivertli ekibin dünkü oyununda ilk yarı İçin söylenecek tek olumlu şey top rakibe geçtiği zaman geçen sezona oranla daha fazla pozisyon sadakatiyle oynamasıydı. Erol Bulut Ozan-Sosa ve Thiam-Sinan değişiklikleriyle 2’nci yarıya başladı ancak bulduğu tek pozisyon yine bir duran toptan Gökhan’ın kafa vuruşuyla geldi. Hatayspor’un 10 kişi kalması da Fenerbahçe’nin hareketlenmesine yetmedi.
ESKi VALENCiA YOK
Sayıca çok fazla transfer yapan Fenerbahçe’nin mevcut kadrosunda en yüksek kaliteye sahip 3 oyuncu 35 yaşındaki Gökhan ve Sosa ile 33 yaşındaki Gustavo. Geçen yıl iyi sezon geçiren Thiam, Mert Hakan ve Sinan Gümüş büyük takım oyuncusu mu? Bunu zaman gösterecek. Enner Valencia da 5 yıl önceki halinden çok uzak. Hal böyle iken sadece duran toplar ile hücumda etkili olmaya çalışan Fenerbahçe 9 kişi kalan Hatayspor karşısında pozisyon üretemedi. Geçen hafta Başakşehir karşısında iyi savunma yapan Hatayspor dün de Fenerbahçe karşısında bu alanda çok başarılıydı.
Açıkçası bu kadar eksiklerle tarif edilen bir kadronun ilk yarıda bu kadar güçlü bir oyun ortaya koyması şaşırtıcı. Orta alanda Atiba’nın organize ettiği siyah beyazlı takımda Mensah ve Dorukhan da tam birer 8 numara performansı ortaya koydu. Boyd, geçen hafta attığı golün moraliyle aradığı özgüveni bulmuş görünürken Larin attığı gole rağmen yine yetersizdi.
İKİNCİ YARI ROLLER DEĞİŞTİ
İkinci yarıda Antalyaspor’un skora reaksiyon göstermesiyle ilk yarıdaki roller değişti. Özellikle Podolski ve Mukairu’nun oyuna girmesiyle konuk ekip daha akılcı ve etkili ataklar yapmaya başladı. Maç 1-0 devam ederken Boyd’un hazırladığı pozisyonda Larin’in kaçırdığı net pozisyon maçın dönüm noktasıydı.
TRANSFER ŞART
Beşiktaş’ın ikinci devrede en büyük sorunu topun rakip yarı alanda kalmamasıydı. Bunun nedeni de topu tutup taşıyacak ve servis yapacak bir santrforun eksikliği. Burak Yılmaz gideli 45 gün oldu yerine bir santrfor alınmadı. Sağ bek transferi bir türlü gerçekleşmedi. Maçtaki ilginç detay ise Antalyaspor’un Beşiktaş’ın elinden geçen sezon kaptığı Kocaelispor’dan alınan Gökdeniz’in beraberlik golünü atmasıydı.
İki takımın da kadrosundaki önemli isimleri kaybetmiş olması ve transferde giden futbolcuların yerlerini dolduramamaları maçın kalitesini çok etkiledi. Beşiktaş, deplasman mantığıyla oyunu kendi yarı sahasında kabul ederken, Trabzonspor alan bırakmayan rakip savunmayı açacak yaratıcılıktan uzaktı.
DİSİPLİN VE SABIR
Siyah beyazlıların disiplinli ve sabırlı oyunu 3 puanı getiren başlıca faktördü. Trabzonspor bu kadar eksik Beşiktaş karşısında pozisyon dahi üretemezken bu kadroyla sezona hiç hazır olmadığını adeta haykırdı. Siyah beyazlılar önemli bir 3 puanı aldı ancak en az 4 kaliteli oyuncu transferi gerektiği gerçeğini gözardı etmemeli. İlerleyen haftalarda dominant oynaması gereken favori çıktığı maçlarda bu kadro kesinlikle yetersiz kalır.
N'SAKALA KUSURSUZDU
Yeni transferler Welinton ve N’Sakala PAOK maçına oranla daha derli toplu göründüler. Özellikle N’Sakala savunmada kusursuza yakın bir futbol ortaya koydu. Mensah hareketli ve etkiliydi. Hasic, yetenekli ancak zamana ihtiyacı var.
Bu kadar önemli oyuncuların takımdan ayrılmasına rağmen kadro zafiyetiyle sezona başlayan Beşiktaş önemli bir galibiyet elde etti. Kırmızı kart ve penaltı maçın dönüm noktasıydı. Siyah beyazlı ekip bu skora aldanmamalı. Birer santrfor, stoper, orta saha ve kanat forvet oyuncusuna ihtiyacı var. Ayrıca takımın en yaratıcı oyuncusu Ljajic’ten de verim almanın yolu bulunmalı. Genç kaleci Ersin, iyi bir maç çıkarttı ancak çok hatalı bir gol yedi. Nazar boncuğu olsun, öğrenmeye devam.
Erol Bulut 4-2-3-1 düzeninde savunmanın önünde Tolga ve Gustavo’yu birlikte oynatırken orta alanda ciddi bir yaratıcılık eksikliği göze çarptı.
Bu iki defansif orta saha, ataklara yeterince katılmazken forvet hattıyla orta alan arasında da kopukluklar yaşandı. Tolga yerine daha fazla ofansif özellikleri olan Ozan neden düşünülmedi acaba? Frey’in arkasındaki Thiam-Ferdi- Deniz 3´lüsünün de kaliteleri tartışılır.
PENALTICILIK BAŞKA BİR ŞEY
Sarı lacivertli ekip yine de ilk yarıda kazandığı penaltıyı gole çevirse maçı istediği tempoda götürebilir ve bu kadar bocalamazdı. Caner’in sol ayağı tartışılmaz lakin penaltıcılık başka bir şey.
İkinci yarıda daha tehditkar görünen Rizespor, Skoda ile öne geçtikten sonra teknik direktör Tomas orta alandan iki oyuncusunu değiştirip skoru koruma amaçlı tedbir almayı düşündü. Fakat Rizespor’un tüm orta alan kurgusu bu değişikliklerle bozuldu. Buna karşılık Erol Bulut, elinde avucundaki tüm kozları sahaya sürdü ve özellikle Caner’in ortalarıyla beraberlik için rakibinin üzerine adeta çullandı.
RİZESPOR KAZANABİLİRDİ
Sosa, Ozan ve Sinan, oyuna girdikten sonra kaliteleriyle Fenerbahçe’nin oyun üstünlüğünü almasını sağladı. Fenerbahçe, akan oyunda pozisyon üretemese de duran top golleriyle kazandı. Yenilerden Gökhan ve Caner maçı çok istediler. Sosa kısa süre oynamasına rağmen klasını ortaya koydu ancak şöyle özetlemek sanıyorum en sağlıklısı olacak: Rizespor kazanabileceği bir maçı teknik direktör Tomas’ın acemice hamleleriyle kaybetti.
Beşiktaş'ın takviye isteyen geçen sezonki ideal 11’inden kaleci Karius dahil, Ruiz, Caner, Gökhan, Elneny, Burak takımdan ayrılmış hatta 4-1-4-1 düzenindeki formasyona göre arkadaki 5 oyuncunun 4’ü değişmiş. Hazırlık maçı dahi oynamayan Beşiktaş, ne yazık ki bu önemli karşılaşmaya hiç de hazır çıkmadı. PAOK öyle ahım şahım bir takım değil ancak 30’uncu dakikada maç 3-0’ a geldi. Savunmanın hali içler acısıydı. Orta alan pas yapamadı. Beşiktaş her hattıyla hiç güven ve ışık vermedi.
Sergen Yalçın’ın ‘orta alanı sertleştireyim’ düşüncesiyle Necip’i ilk 11’de başlatması kararını yadırgadım. Beşiktaş’ta yıllardır orta alanı defansif olarak güçlendirme amacıyla bu tip kritik maçlarda farklı teknik adamlar Necip’e şans verdi ancak hiçbirisi hiçbir zaman planladığını alamadı. Dün de orta alan sertliğini hiç göremediğimiz gibi ilk yarıda PAOK 3 gol buldu ve bir de penaltı kaçırdı.
SAĞ BEKTE LENS AKSADI
İlk yarıda sağ bek oynayan Lens aksarken, yeni transferler Wellinton ve N’Sakala’nın performansı da ciddi soru işaretleri yarattı. İkinci yarıda Oğuzhan’ın oyuna girmesiyle Beşiktaş daha olgun ataklar yapmaya başladı.
Larin gol atmış olmasına rağmen Beşiktaş seviyesinde bir santrfor kesinlikle değil. Tekniği kısıtlı ve ağır. Ayrıca orta alanla da iletişim kuramıyor.
N’Koudou bildiğiniz gibi. Dün siyah beyazlıların en iyisi genç eldiven Ersin idi.
TFF harcama limitleriyle ilgili kamuoyunu aydınlatacak şeffalıkta bir bildiri yayınlamak zorunda. Neden Gaziantep ve Çaykur Rize’nin harcama limitleri yüksek, neden Gençlerbirliği ve Ankaragücü’nünki düşük, neden G.Saray’a şu kadar, F.Bahçe’ye bu kadar verildi vs. bunları kamuoyuna detaylı açıklaması gerekiyor. Çünkü insanlar bazı rakamları mantıkla örtüştüremiyor. Şu bir gerçek ki; TFF’de birileri elinde kağıt kalem kafalarından bu rakamları uydurmuyor. Bu tabloyu ortaya çıkaran faktörler nelerse mutlaka detaylı şekilde açıklanmalı. Bir diğer konuya gelince... Taraftarların ‘beinsportsiptal’ hashtag’ini anlamak mümkün değil. beIN Sports ligin yayıncısı olarak kulüplere yüz milyonlarca dolar ödüyor. Kulüplerin en önemli gelir kaynağı yayın. Hatta pandemi sürecinde hemen hemen tek gelir kaynağı... beIN Sports Türk futboluna bu kadar büyük bir katkı yaparken harcama limitlerinden kaynaklanan tartışmada nasıl bir etkisi olabilir, bunu anlamak mümkün değil. beIN tam tersine ister ki kulüpler dünya çapında yıldızlar getirsin, güçlü kadrolar kursun, lig daha rekabetçi oynansın.
Sezonun yıldızı Sörloth’un bireysel becerisi ile yaptığı mükemmel asist bordo mavilileri 1-0 öne geçirirken Trabzonspor, skoru bulduktan sonra oyunun büyük bölümünü kendi yarı alanında kabul etti. Özellikle Ekuban’ın oyundan çıkmasının ardından Sörloth ile takımın geri kalanı arasındaki bağlantı büyük ölçüde koptu. Novak ve Pereira da hücumlara katılmayınca Trabzonspor, Alanyaspor’un kalesine sadece Sörloth’a atılan uzun toplarla gitmeye çalıştı.
ALANYA ÇOK PASİFTİ
Alanyaspor ise tarihinin en önemli maçında düşük bir enerjiyle sahadaydı. Savunmada problem yaşayan ve sezon boyunca oynadığı hemen her maçta kalesinde gol gören Trabzonspor karşısında Alanyaspor’un hücumda etkisiz kalması dikkat çekiciydi. Sadece kenar ortaları ve merkezden Bakasetas’ın şutlarıyla Trabzon savunmasını açmaya çalıştılar ancak genel anlamda bordo mavili defansı çok da rahatsız ettiklerini söylemek mümkün değil.
Golcü Cisse istediği topları hemen hemen hiç alamadı. Maç boyunca konsantrasyonu daha yüksek olan ve daha fazla isteyen Trabzonspor, Sörloth’un yıldızlaştığı maçı kazanarak sezonu kupayla noktaladı. Norveçli futbolcu bir Viking kadar güçlü. Alanyaspor savunmasını tek başına adeta parçaladı. Bordo mavili ekipte Guilherme ve Abdülkadir Ömür de geçtiğimiz maçların üzerinde bir performans ortaya koydular.