Paylaş
Yalanın cinsiyeti olmaz
Şişli eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk kadınlığını ön plana çıkararak kullandığı hamileliğiyle de beklenen ilgiyi ve desteği basından bulamayınca hem partisinden, hem de belediyeden istifa etti. Sonra da kocasıyla özel uçaklarına atlayarak yurdışına gittiler. İSKİ skandalında Ergun Göknel'in başına ne geldiyse aşk yüzünden gelmişti. Eski eşini boşamasaydı belki de onu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçecektik. Gülay Hanım'ın da başı en çok aşkı yüzünden derde girdi.
Evlilik öncesi beraberliklerinde Belediye'den kocasına çıkar sağlamış olduğu anlaşılınca Aslıtürk kenara sıkıştı. Yani aşkıyla işini o günlerde karıştırıvermişti. ‘‘Aklanayım’’ dedikce yalana başvurdu, başvurdukça daha da sıkıştı. Sonunda çaresizlikten istifa etti. Belediye çalışanları Gülay Hanım'a ‘‘Küçük Tansu’’ lakabını takmış. Ben de niye ona bu lakabın verildiğini düşündüm. Tabii her ikisi de sarışın ve güzel kadınlardı. Biri daha çok okumuş, profesör olmuş biri genç yaşta tabandan siyasete girerek belediye başkanı olmuştu.
AŞKIN GÖZÜ KÖR
Yolun yarısında, başına çorap örmeseydi onun da gözü ilk etapta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda idi. Tabii uzun vadede de Başbakanlıkta. Ama aşkın gözü kördür. İşte Gülay Hanım aşkının kurbanı oldu ve açık verdi. Seçtiği eşinin eski marifetleri ise onu ve dolayısıyla yeni kocasını zor durumda bıraktı. Kocasının unutulmak üzere olan davaları araştırılmaya başlandı. Kocası da artık onun kadar meşhurdu.
Bu sarışın güzellerin ikisi de Bedrettin Dalan'ın partisinde siyasete soyundular. Sonra vitrin malzemesi olarak Demirel tarafından keşfedilip DYP'ye geçtiler. Her ikisinin de babaları belediyede görev almış küçük memurdular. Ama babalar belediyedeki görevlerinden ayrılır ayrılmaz hızla servet sahibi olmuştular. Kendilerini tarif ederlerken, ‘‘babamız bizi erkek gibi yetiştirdi’’ diyerek mert ve cesur kadın olarak göz boyamayı başardılar. Her ikisinin de hırsı ve tecrübesi, zekalarından kat kat fazlaydı. Biri olgunluk çağında siyasete atıldı, diğeri ise çok genç yaşta.
DELİ RAPORLU BOŞANMA
Tansu Hanım siyaset merdivenlerinde hızla yükselirken arkasını Özer Bey gibi kıvrak zekalı kocasına yaslamıştı. Gülay Hanım bu konuda çok şansızdı. İlk iki kocasının da ağzı var dili yoktu. Hatta zavalı birinci kocası yakışıklı olmaya çok yakışıklıydı, ama Gülay Hanım onu ‘‘deli raporu’’ alarak boşadı ve zengin ikinci kocasına vardı. İkinci kocasından iki güzel çocuk dünyaya getiren Gülay Çokay, Aslıtürk'e aşık olur olmaz Atığ soyadından ve çocukların velayetinden vazgeçti.
‘‘Allahın hakkı üçtür’’ dedi ve en az Özer Bey kadar zeki olan yeni kocasıyla apar topar nikah masasına oturdu. Şu basın olmasa belediyeyi idare etmek çok kolay olacaktı, ama basın yakasına yapışıverdi. Çünkü Gülay Hanım bir siyasetçi olarak basına devamlı yalan söylemişti. Yani Gülay Hanım yalancılığını belgelemişti. En büyük şansızlığı ise Orhan Aslıtürk ile başkanı olduğu Şişli Belediyesi arasındaki iş ilişkisinin bu evlilikle su yüzüne çıkmasıydı.
JAN d’ARC
Her iki hanım siyasetçimiz de kendilerinde Jan d'Arc'tan esintiler bulurlar. Yani onunla kendilerini özdeşleştirirler. Tansu Hanım ‘‘Ben Jan d'Arc'ım’’ dedi. Aslıtürk ise ‘‘Bir tek kuruş birşey bulsunlar kendimi yakarım’’ dedi. Gülay Hanım işi sağlama aldı, işler sarpa sarınca da kendini yakmaktansa kaçmayı tercih etti. Hoş, Tansu Hanım da işler kızıştığı günlerde ‘‘kendimi iskemleden atarım’’ demişti. Bir sürü yazar da o günlerde koro tutar gibi ‘‘at at’’ diye tempo tutmuştu.
Her ikisi de işler zora girdiği günlerde meydan okuyarak aklanma yöntemine başvurdular. Ama en büyük özellikleri, ikisi de yalancılıkta birbirleriyle yarıştılar. Yalanı halkın gözünün içine baka baka ve gülerek, ama ‘‘kadınca’’ söylediler. Her iki hanım politikacımız DTP'li Orhan Keçeli'nin yanında ilk siyasi eğitimlerini almışlardı.
İkisi de Amerikan Kolejinde okudular. Gücü ellerine geçirir geçirmez erkekler onların emir eri oldu. Böylece ‘‘Kadının fendi erkeği yendi. Gerek Özer Bey, gerekse Orhan Bey'in hukukla başları çok derde girdi ama her ikisi de birçok davadan kolayca sıyrılmayı bildiler.
YALNIZ KALDI
Gülay Hanım'ın şansızlığı onun konumundandı. Gülay Hanım seçimlerde milletvekili listesi hazırlayamazdı. Onun çevresindekiler, onu çabuk terkettiler. Belki de belediye meclisinde kart zampara bulmak zordu. Mukavemetleri farklı çıktı. Genç olanı çabuk yoruldu. Havlu attı. Onun, kendini aklayacak Mehmet Gölhan, Esat Kıratlıoğlu, Hayri Kozakcıoğlu, Hasan Ekinci, Necmettin Cevheri, Doğan Güreş.Ünal Erkan, Cihan Paçacı gibi sağlam ve bilge politikacıları yoktu.
Bu iki ‘‘sarışın ve güzel’’ kadın, kadın siyasetçilere olan güveni yok etti. Onlar kadınlara ihanet etti.
List 2000
Orhan Aslıtürk'ün ortak olduğu List 2000 adlı şirketin büyük ortakları Üresin kardeşler, Aslıtürk çifti kaçmadan 24 saat önce apar topar hisselerini satışa çıkardı. Hisselerin en ciddi taliplisi ise Aslıtürk'e çok yakın olan Selim Oktar. Selim Bey ile Gülay Hanım çok yakın dostturlar. Oktar'ın Strateji Mori adlı bir araştırma şirketi var. Bu şirket Çiller politikaya atıldığı sıralarda Çiller’e hizmet vermişti. Gülay Hanım, Türkiye'nin en zengin ilçesi Şişli'ye Belediye Başkanı olur olmaz Okyar, araştırma şirketini büyük paralarla Gülay Hanım'ın belediyesinin hizmetine verdi. Aslıtürkler kaçtı mı, kaçmadı mı? Bu şirket gerçek Selim Oktar'a satılacak mı? Bugün bu soruların cevabını yazmak zor. Zaman içinde Selim Oktar'ın şirketi gerçekten satın alıp almayacağını anlayacağız. Ruhat Mengi, Gülay Atığ ile yaptığı son söyleşide, ‘‘Yerinizde kalsanız yanlış mı anlaşılırdı?’’ diye sormuş, Gülay Hanım da, ‘‘Tansu Hanım için ‘kalıyor, çünkü yokedeceği evraklar var' dendi biliyorsunuz. Benim böyle evraklarım yok’’ demişti. Söyleşinin yapıldığı saatlerde yardımcıları bavullar dolusu evrakı yok etmek üzere otomobillere yükleyip götürüyorlardı. Belediye'nin Giderler Müdürü Nalan Öngen de Belediye'nin kasasındaki paraları sayarken yakalandı. Bakalım Selim Bey'in yeni şirketinde ne gelişmeler olacak? Aslıtürk’ün eski kayınpederi MHP’li Altemur Kılıç da List 2000’in yönetim kurulundan ayrılarak Avrupa’ya kapağı atmış. Pazartesi günü yeni yönetim kurulu ve yeni genel müdür basına açıklanacak.
Etik, siyaset ve kadın
Her iki ‘‘sarışın ve güzel’’ kadın siyasetçi hemcinsleri için kötü örnek oldular. Başları sıkıştıkca kadınlıklarına, analıklarına sığınmaları beni çileden çıkardı, kadınlığımdan utandırdı.
Bize vitrin kadınlar değil gerçek kadınlar lazım.
Siyasete girip kadınlıklarına sığınarak yol almak isteyen kadınlardan nefret ediyorum. Siyasete kadınların girmeleri için mücadele veren Ka-Der Derneği'ne bu konuda büyük iş düşüyor. Lütfen bu konuda dikkatli seçim yapın. Kadınların gücü elde ettikleri yerlerde erkekleri ne güzel kullandıklarını gördünüz. Gücü elde eden kadınların ahlaksızlıkları ortaya çıkınca ‘‘kadınız’’ lafını kendilerine kalkan yapmalarına izin vermeyin.
Beni, Gülay Hanım'ın hamileliği ile ilgili haberimden dolayı eleştiren bazı meslektaşlarıma gelince... Entellektüel takıntılarınız yüzünden hamile olan bir siyasinin hamileliğinin sorgulanmasını eleştirmenizde haklı olduğunuzu sanmıyorum. Etik, her yerde her zaman ve her cinsiyette etiktir. Ahlakın kadını-erkeği olamaz. Yalanın cinsiyeti yoktur.
Zaman zaman, tüm dünyada siyasetçiler özel hayatları ile sorgulanırlar. Çünkü, özel hayatlar hiçbir zaman kamu çıkarlarından ve kamuoyunun bilgilenmesinden daha önemli değildir.
Paylaş