Zira bir sürü
‘‘ilk’’i
Güler''in uzun yıllar süren valilik döneminde yaşamışlar. İlk opera resitali, ilk kitapçı, Zeugma'ya ilk kazma.
Anekdotu, Gaziantep Sabah Gazetesi'nin sahibi, sevgili dostum
Aykut Tuzcu aktardı.
Almanya'da Freiburg Üniversitesi'nde müzik profesörü
Ramon Walter, Kilisli soprano eşi
Meral Bilgen ile birlikte günün birinde şehri ziyaret etmeye karar verince Vali
Güler, Gaziantep Rotary Kulübü'nün desteğiyle bir resital için önayak oluyor.
Bilgen resitale razı ama şehirde doğru dürüst piyano yok.
(
Fazıl Say'ın Gaziantep Üniversitesi'nde çaldığı piyano o tarihlerde henüz ortada değil.)
Nihayet Tuğcan Oteli'nde akordu hayli bozuk bir piyano bulunuyor.
Üç günlük tamirden sonra soprano
Meral Bilgen, piyano başka bir yere taşınamadığı için otelin lobisinde, Gaziantepliler'in günlerce konuştuğu bir resital veriyor.
Vali
Muammer Güler, her şeyle o kadar yakından ilgileniyor ki Profesör
Ramon Walter ‘‘Ben hayatımda sanata bu kadar değer veren bir yönetici görmedim. Acaba Güler benim oturduğum Freiburg şehrine vali olur mu’’ demekten kendini alamıyor.
Valinin Gaziantep'in ilk ve tek kitapçı dükkanının açılışında yaptığı konuşmada
‘‘Beş fabrikanın açılışını yapsaydım, bu kadar sevinmez ve mutlu olmazdım’’ dediği de akıllarda.
Bir de
Zeugma meselesi var.
Jandarmanın ihbarı üzerine
Zeugma'daki buluntuları anında incelemeye alan ve Özel İdare'nin mütevazı bütçesiyle antik şehirdeki villaların ilk kez gün ışığına çıkmasını sağlayan da vali olmuş.
Aykut Tuzcu ‘‘Sanayiciye sahip çıktığı gibi kültür hayatımıza da büyük katkıları oldu. İnanılmaz uzlaşmacı kişiliğiyle aşmadığı, çözmediği sorun olmadı’’ diye anlatıyor.
Vali
Güler, önceki günkü Hürriyet'te, İstanbul'da kapkaç olaylarını da çözeceğine dair söz vermiş.
Ricam şu: Bizim mahallede bir günde sekiz ev soyan hırsızlar için de bir şeyler düşünebilir mi?
Coca-Cola, Afganistan’da üretime başlayacak
UZUN zaman değil, sadece bir yıl önce Afganistan'ı konuşuyorduk.
Şimdi Irak'a odaklandık.
Davos'ta iki yıl önce gazetecilerin peşini bırakmadığı Afganistan'ın genç Dışişleri Bakanı
Abdullah Abdullah'a baktım, bu sefer pek yüz veren olmadı.
Afganistan,
Coca- Cola'nın Davos'ta verdiği davette karşılaştığım
Coca- Cola Avrasya ve Ortadoğu Bölüm Başkanı
Ahmet Bozer ile sohbette gündeme geliyor. 11 Eylül'den sonra bölgesinde yüzde 20 oranında bir büyüme kaydedildiğini anlatan
Bozer ‘‘Yakında Afganistan'da üretime geçebiliriz’’ deyince tahmin edeceğiniz gibi şaşırıyorum.
Afganistan'a halen Pakistan ve Özbekistan üzerinden sevkıyat yapılıyormuş. 2002 yılında
Coca-Cola satışı, Taliban öncesi satışlara ulaşmış. Şu anda 22 milyon Afgan yılda 3 milyon litre
Coca-Cola tüketiyormuş.
Pakistan'ın tükettiği miktar ise 180 milyon litre.
Bozer, ‘‘Yılların yoksulluğuna rağmen ekonomide önemli bir hareketlenme var. Yerleşik bir dağıtım ağımız mevcut, uygun yatırımcı bulduğumuz takdirde 1 yıl içersinde üretime geçebiliriz’’ diyor. Üretim için su dağıtımı, yol gibi altyapıya gereksinim var. Kabil, Kandehar, Herat gibi büyük şehirlerin arasındaki yolların yapımına ABD, Japonya ve Suudi Arabistan'ın ayırdığı para 180 milyon dolar.
Hiç kuşkunuz olmasın, karayollarının yapımında Türk şirketlerin de önemi payı var.
Halen Kandehar-Kabil karayolunun yapımında çalışan Türk şirketler, bu yıl içersinde açılacak pek çok karayolu ihalesine katılmayı planlıyormuş.
Afganistan Devlet Başkanı
Karzai, hükümetin başına geçtiğinde önceliklerini şöyle sıralıyormuş:
‘‘Eğitim, yolların yapımı ve sağlık.’’
Şimdi ise öncelik
‘‘yönetime işlerlik’’ kazandırmak imiş.
Hayaller ve gerçek uyuşmuyor daima.
Pakistan ve İran'dan Afganistan'a dönen mültecilerin sayısı neredeyse 2 milyon yakın.
Coca-Cola'nın yatırımı derken neden buralara geldim?
Hemen yanıbaşımızda sonu belirsiz bir savaşa sürüklenirken
‘‘Peki ama Afganistan acaba ne durumda’’ diye belki merak etmişsinizdir diye.
BİR KİTAP
20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi
HAFTA başında, Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı'nın toplantısında dinlediğim tarihçi
Bernard Lewis'e göre, yaşadığımız günler, İstanbul'un fethi ya da Amerika'nın keşfi gibi tarihi bir dönemeç.
Irak Savaşı'yla yanıbaşımızdaki bölge yeniden şekillenecek.
Bugünlere nasıl gelindiğini kavramak için elbet
Bernard Lewis'e kulak vermek gerek.
Lewis'in tespitleri siyasi, sosyolojik gelişmeler için önemli.
Peki ya Ortadoğu ekonomileri?
Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden Profesör
Şevket Pamuk ile Harvard Üniversitesi'nden Profesör
Roger Owen'in
‘‘20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi’’ kitabı işin bu yanına ışık tutuyor.
Sabancı Üniversitesi tarafından yayınlanan kitap, Ortadoğu bölgesindeki ulusal ekonomileri 1918 yılından günümüze kadar inceliyor.