Türkiye model değil ‘esin kaynağı’

İSTANBUL’daki Dünya Ekonomik Forumu’nda Türkiye’nin “Arap Baharı” ülkelerine model olup olmayacağı konusunda süregelen tartışmalara son nokta kondu.

Haberin Devamı

Son noktayı koyan iki isim verebilirim.

Bunlardan biri Avrupa Bakanı Egemen Bağış, diğeri Tunus Başbakan Yardımcısı Ridha Saidi.

DEF
’in “Değişim Sürecindeki Bölgeler - İşbirlikleri” başlığı altındaki son panelinin konuşmacısı olan Bağış,  Türkiye’ye “model” yerine “esin kaynağı” olarak bakılmasının daha uygun olacağını söylüyor.

“Arap Baharı’ndan Sonra - Yeni Jeopolitik Durum” panelinde Ali Babacan, Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir ile platformu paylaşan Saidi “model” iddiasıyla ilgili daha net konuşuyor.

“Biz Tunus’ta İslami entellektüalizmin yerleşmesine çalışıyoruz. Her ülke kendi koşullarına, kendi kültürüne göre yolunu bulur. Türkiye bizim için model olamaz. Ekonomi deneyiminde belki kendimize göre bazı şeyleri uyarlayabiliriz” diyor.

“Model” sözcüğünü birkaç kez tekrarlayan isim ise New York Times yazarı Thomas Friedman oluyor.

ARAP BAHARI İÇİN KARAMSARIM


Peki İstanbul’daki DEF Zirvesi’nde sıklıkla masaya yatırılan Arap Baharı ne durumda?

Soruyu ABD’de Duke Üniversitesi öğretim görevlilerinden Profesör Timur Kuran’a sordum.

Kuran ile ilk kez geçtiğimiz ekim ayında Ürdün’de yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nda karşılaşmıştık.

Ekonomist Kuran, “İslam’ın Ekonomik Yüzü” kitabının yanı sıra önümüzdeki günlerde YKY’den çıkacak olan “Yollar Ayrılırken - İslam Hukuku Ortadoğu’yu Nasıl Etkiledi” kitabının yazarı.

DEF Arap Ülkeleri Konseyi’nin üyesi.

Üyesi olduğu konsey MENA’da demokratikleşmeyle ekonomik gelişme arasındaki bağlantıyı inceliyor.

Timur Kuran, kısa ve orta vadede Arap Baharı’yla ilgili karamsar olduğunu söylüyor.

Karamsarım zira MENA bölgesinde (Kuzey Afrika ve Ortadoğu) sivil toplum son derece zayıf buna karşılık ordular güçlü” diyor.

“Güçlü ordu, çok iyi organize olmuş İslami güçlerin karşısında etkisiz kurumlar ve sivil toplum olunca iktidarı dengelemek güç” diye ekliyor.

KÖRFEZİN BÖLGEYE YATIRIMI YOK


Kuran’ın Mısır ile ilgili öngörüsü şöyle:

“Mısır’da önümüzdeki iki ya da üç yıl zarfında İslamcılar iktidarı ele geçirecek ve kendi sistemlerini ülkeye dayatacaklar. Bir ihtimal yeni bir askeri diktatörlük olacak”.

Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde demokrasiye geçişin sancılı olacağı görüşünde Kuran.

“Kötümser olmamın bir başka nedeni bu ülkelerde genç nüfus arasında yaygın işsizlik” diye konuşuyor.

Dikkat çektiği önemli nokta şu:

Zengin Körfez ülkeleri MENA bölgesine yatırım yapacakları yerde Afrika’da Güney Afrika’ya, Nijerya’ya, Kenya’ya yatırım yapıyorlar.

Haberin Devamı

‘Cinsiyet Eşitliği Özel Timi’nin eşbaşkanları Sabancı ve Şahenk

Haberin Devamı

CİNSİYET eşitliği konusu Dünya Ekonomik Forumu’nun panellerinden hiç eksik olmadı.

DEF’in resmi açılışından önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in konuyla ilgili özel bir davetine katıldık.

Şahin ve danışmanları yıllardan beri Dünya Ekonomik Forumu’nun “Cinsiyet Uçurumu” raporunu hazırlayan ekiple sıkı bir işbirliği içersinde.

DEF, bir süre önce, kadının ekonomiye daha fazla katılımı için çalışacak “Cinsiyet Uçurumu Özel Timi” diye bir oluşumu devreye sokmuş.

Cinsiyet Uçurumu Özel Timi”nin başındaki Françoise Gri ile sohbetimizde bu “özel timin” faaliyet alanı olarak üç ülke seçtiğini söylüyor.

Meksika, Japonya ve Türkiye.

Türkiye’deki “özel timin” eş başkanları Güler Sabancı ile Ferit Şahenk.

Peki bu “Cinsiyet Eşitliği Özel Timi” ne yapacak?

Hedef öncelikle ekonomideki “cinsiyet uçurumun” 3 yıl zarfında yüzde 10 oranında azaltılması.

Kadınların istihdama katılımı, ücret eşitsizliğinin giderilmesi, üst düzey kadın yönetici sayısının hem kamuda, hem özel sektörde arttırılması bu “özel timin” görevleri arasında.

Cinsiyet Eşitliği Özel Timi” tabii ki Bakan Fatma Şahin ve ekibiyle birlikte çalışacak.

Bu arada bizim en alt sıralarda yer aldığımız “Cinsiyet Uçurumu” Raporu’yla ilgili iyi bir gelişme.Bakan Şahin yakın danışmanlarını Cenevre’deki İLO ve Dünya Sağlık Örgütü’ne göndermiş.Amaç, Türkiye’nin elindeki, verilerle bu örgütlerin ellerindeki verileri karşılaştırmak.

Zira, “Cinsiyet Uçurumu” Raporu’nu hazırlayanların başvurdukları yerler bu örgütler.

Fatma Şahin ayrıca, TUİK’in “cinsiyete dayalı istatistiki veriler” üzerinde çalışmaya başladığını söylüyor.

Bunlar iyi gelişmeler.

Bakalım veriler yenilenince DEF’in yeni “Cinsiyet Uçurumu” raporunda Türkiye’yi daha üst sıralarda görecek miyiz?

Haberin Devamı

Kadir Topbaş’ı boşuna bekledik

DEF’in heyecanla beklediğim panellerinden biri İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Kadir Topbaş ile Danimarkalı mimar Bjarke İngels’in katılacakları “Kentsel Dönem, Kentin Sınırı” başlıklı paneldi.

Biri Türkiye’den, diğeri Danimarka’dan iki mimarın “ucu bucağı olmayan” İstanbul’u konuşacaklarını, vizyonlarını paylaşacaklarını hayal etmiştim.

Böyle bir panel Topbaş’a “kentsel dönüşümü”, dün sabah Ulaştırma Bakanı’nın bir kez daha gündeme getirdiği “Kanal İstanbul”u, ya da “Üçüncü Köprü”yü sormak için iyi bir fırsat olabilirdi.

Ne ki, ne Danimarkalı Ingels, ne de Kadir Topbaş geldi.

İstanbul vizyonunu tartışmak hayali suya düştü böylelikle.

Panel de zaten “şehircilik” yerine bambaşka şeylerin tartışıldığı bir ortama dönüştü.

Bir gün önce Başbakan Erdoğan ile birlikte DEF’e gelen Kadir Topbaş bu panele katılmaması gerçekten yazık.

DEF artık yerel yönetimlerin bolca boy gösterdiği bir platform çünkü.

Haberin Devamı

Cem Özdemir’in çıkışı

ALİ Babacan, Thomas Friedman ile birlikte Türkiye’nin model olup olmayacağının tartışıldığı panele katılan Alman Yeşiller Partisi’nin eş başkanı Cem Özdemir sürpriz bir şekilde AKP iktidarını eleştirdi.

Sürpriz diyorum zira Özdemir en başından beri AKP’yi desteklemiş bir isim.

“Başbakanı eleştiren bir gazeteci işinden oluyorsa bu işte bir terslik var” diye konuşan Cem Özdemir Türkiye’nin Rusya ve Çin’in izinden gitmesi durumunda bölge için bir “esin kaynağı” olamayacağını iddia etti.

Ailesinin geleneksel olarak CHP’ye oy vermesine rağmen kendisinin AKP’yi desteklediğini belirten Özdemir “Güçlü bir muhalefet olmaması hem Türkiye, hem ekonomi için tehlikeli” diyor.

AKP’yi artık sadece kendisine oy verenleri hesaba katıp toplumun geri kalanlarını unuttuğunu belirten Özdemir “Türkiye’nin dünya sahnesinde önemli bir yerde olmasını isteyen biri olarak konuşuyorum. Mutlak güç, mutlak bozulmaya yol açar” diye devam ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları