Türk halkına kitap sevdirme konferansı

TÜRKİYE’de 65 bin kişiye 1 kütüphane düşüyormuş.

Halk kütüphanelerinin sayısı 1502.

Almanya’daki sayı 11 bin 332.

ABD’deki halk kütüphaneleri 118 bin dolaylarında.

Tam da TÜYAP Fuarı’nın olduğu günlerde bu rakamı vermek biraz can sıkıcı ama Türkiye’de bir kişinin kitaba ayırdığı para 45 sent.

Ekonomik koşullar kitap almayı mümkün kılmıyor diyelim...

Peki sayısı az da olsa halk kütüphanelerinden yararlanmayı biliyor muyuz?

Ne yazık ki hayır...

Hatta insanlar kendi mahallelerindeki kütüphanelerden bile habersizmiş.

Osmanlı Sultanlarının özel kitapları dahil 700-800 yıllık eşsiz eserler barındıran Süleymaniye ve Beyazıt Kütüphaneleri bile ıssız.

Beyazıt Kütüphahesi’ni iyi biliyorum çünkü yıllar önce master tezimi hazırlarken aylar boyunca hemen hemen her gün gitmiştim.

İçerde pek az kişi vardı.

Şimdi de öyleymiş.

Oysa kütüphane bilgi çağında, istediğimiz bilgilere ulaşmak için ne denli önemli..

Hele elektronik ortama taşınmışlarsa...

Geçenlerde İstanbul’da yapılan bir toplantı kitap ve kütüphane konusunda bazı şeylerin değişeceğinin işaretlerini veriyor.

Toplantıyı düzenleyen Amerikan Bilgi Belge Merkezi (eski adıyla Amerikan Kütüphanesi) oldukça önemli bir ismi de davet etmiş:

EHLİYET KADAR ÖNEMLİ

Amerikan Kütüphaneciler Derneği’nin eski başkanı Ann Symons.

İstanbul’da tanışma fırsatını bulduğum Ann Symons, ABD’de okul yaşındaki çocukların yüzde 65’inin bir kütüphaneye üyelik kartı taşıdığını söylüyor.

Üyelik kartı en az ehliyet kadar önemliymiş.

Symons, İstanbul’daki toplantıda, halkın kütüphanelere ilgisini çekmek için neler yapılacağını, kütüphanelerin elektronik ortama geçmelerinin yararlarını anlatıyor.

Kütüphane kültürünün yaygınlaşması için STK’ların, yerel yönetimlerin, üniversitelerin birlikte hareket etmelerinin gerektiğini söylüyor.

Symons’ın İstanbul’da katıldığı toplantı bir ilk.

Esas önümüzdeki yıl yani 2005’te Bilgi Üniversitesi, Türk Kütüphaneciler Derneği’nin öncülüğünde, kütüphanelere ilgili çekmek için iki günlük uluslararası konferans hazırlığında.

Koç Üniversitesi’nden Didar Bayır’ın başkanı olduğu Türk Kütüphaneciler Derneği, ayrıca İstanbul’daki tüm yabancı kültür merkezleri ve üniversiteleriyle bir nevi platform oluşturmuş.

Gördüğünüz gibi, STK’lar kitap ve kütüphane konularında üzerlerine düşeni yapmak için kollarını sıvamış.

Sıra Ankara’da...

Bernadette Chirac ‘hayır’ diyormuş

FRANSA
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac müzakereler konusunda net değil.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünkü gazetelere bakılırsa, ‘Schröder ve Chirac’ın yaklaşımları bizleri mutlu etti’ demiş ama keşke Le Monde gazetesinin önceki günkü nüshasında yazılanları okusaydı.

Gazete açıkça yazmış: ‘Schröder ve Chirac Türkiye’yle müzakerelerin hedefi konusunda görüş ayrılığında’...

Schröder
için müzakerelerin hedefi üyelik.

Chirac, 17 Aralık tarihinde müzakerelerin 2005’te başlatılmasına arka çıkacağını söylüyor ama ‘müzakereler istediğimiz gibi sonuçlanmayabilir’ diye ilave etmeyi ihmal etmiyor.

Şöyle bir cümle sarfediyor: ‘Türkiye’yle güçlü ve önemli bir bağ için geçici bir uzlaşma durumu (modus vivendi) da olabilir’...

Le Monde
gazetesine göre bu ‘modus vivendi’ partisindeki bazı milletvekilleri tarafından ‘imtiyazlı ortaklık’ olarak yorumlanmış.

Özetle Chirac açık konuşmuyor ve söylediklerini isteyen istediği yöne çekiyor.

Gelelim eşi Bernadette Chirac’a...

Nouvel Observateur Dergisi’ne göre, Cumhurbaşkanı’nın eşi Bernadette Türkiye’ye karşıymış.

Geçenlerde eşine refakat ettiği Çin gezisinde bir yakınına Türkiye’nin üyeliğine karşı olduğunu söylemiş.

Fransa eski cumhurbaşkanlarından François Mitterrand’ın eşi Danielle Mitterrand da yanlış hatırlamıyorsam ‘Türkiye’nin üyeliğinin kendisini dehşete düşürdüğünü’ beyan etmişti.

Fransız kamuoyunu ikna edelim derken galiba işe first lady’lerden başlamak gerek.

Schröder Alman işadamlarıyla İstanbul’a geliyor

ALMANYA
’daki Türk işadamı Kemal Şahin’in önderliğinde geçtiğimiz ilkbahar aylarında Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası kurulmuştu hatırlarsınız.

Oda Başkanı Kemal Şahin, Berlin’deki Schröder-Chirac ve Erdoğan üçlü zirvesinin hemen ardından, Schröder’i Alman işadamlarıyla birlikte İstanbul’a davet etmiş.

Schröder ‘Türkiye’ye çok sık gidiyorum. Almanya’da bu ziyaretler kuşku uyandırmaz mı?’ diye şakalaşmış ama gelme sözü de vermiş.

Neticede, geçtiğimiz 27 Nisan’da Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın Berlin’deki açılışının yıldönümünde, Schröder ve Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul’da Türk-Alman işadamları zirvesi gündemde.
Yazarın Tüm Yazıları