HAYATININ sadece bir yılı araba kullanmış, kaybolan ehliyetini yenileme zahmetine dahi girmeyen biri olarak yolumun günün birinde Paris Motor Show’a düşeceği asla aklıma gelmezdi.
Ama yaşam sürprizlerle dolu.
Paris Motor Show’un dünyanın en önemli otomobil fuarı olduğu daha Paris uçağında ortaya çıkıyor.
Türk otomotivinin ağır toplarıyla aynı uçaktayız.
Toyotasa Genel Müdürü İbrahim Orhon, Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar, Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Skoda Türkiye Temsilcisi Yüce Auto’nun Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Yüce görebildiğim bazı isimler.
Paris’e inmeden Orhan Yüce yanımda oturan İbrahimOrhon’a yanaşıp "2007 yılındaToyota 1 numara, ben bilirim" diyor.
Orhan Yüce otomotivin duayenlerinden.
Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Klauss’un elinden "Çek Devlet Nişanı" almış.
Ancak Toyota’nın 2007 yılında dünyada bir numara olacağı sır değil.
Toyota’nın 2007 yılında General Motors’u geride bırakarak bir numaraya yükseleceği otomobil fuarıyla ilgili tüm yazılıp çizilenlerde var.
Honda ve Nissan’ın Toyota’nın izinden yükselme trendine uyacakları, Hyundai’nin onları izleyeceği otomotivin geleceğine yönelik öngörüler arasında.
Asya’nın otomobil üreticilerinin yıldızları parlarken, Avrupa ve ABD’dekilerin yıldızları sönüyor mü?
Paris’teki fuar otomotiv sanayiinde önemli gelişmelerin yer aldığı günlere rastlıyor.
Dünyanın en renkli sektöründe neler olup bittiğine bir göz atalım:
Kulislerde en fazla konuşulan Renault-Nissan ile General Motors arasındaki "birleşme" görüşmeleri.
Yani Toyota’ya karşı bir ittifak arayışları.
İddialara göre, Renault-Nissan CEO’su Carlos Ghosn, GM’nin büyük hissedarı Kirk Kerkorian’ı ikna etmeyi başarmış.
Ama GM’nin CEO’su Rick Wagoner kararsız.
Bu arada GM ile Ford arasında "evlilik" görüşmelerinin devam ettiği yolunda iddialar da var.
Belli ki, GM eninde sonunda bir Amerikalı ya da bir Avrupalıyla "evlenecek".
2007’nin otomotivde bir dönüşüm yılı olacağının işaretleri sadece bunlar değil.
Japon üreticiler ve Alman Porsche ile BMW grupları dışındaki üreticiler kárlılığı korumak için olağanüstü çabalar içersinde.
Paris fuarının açıldığı gün mesela, Peugeot-Citroen grubunun 10 bin kişiyi işten çıkartma kararına denk geliyor.
Renault’nun Avrupa’da pazar payı bir yıl önce yüzde 9.9 iken bu oran bu yıl yüzde 8.7’ye gerilemiş.
Volkswagen, daha rekabetçi olmak için sendikalarla pazarlık halinde.
GM ile Ford’un sürekli kan kaybettikleri ortada.
Anladığım kadarıyla, bu tabloya ilaveten 2007 yılını etkileyecek başka faktörler de var.
Çin’in otomotive "ısınmaya" başlaması, yakıt fiyatlarının durumu, çevre duyarlılığının ağır basması gibi.
Çin faktörünü Paris’te bizzat gördüm.
"Great Wall","Roover"i anımsatan "Hoover" markası Avrupalıların ilgisini çekiyordu.
2007 yılında değilse bile daha ilerdeki yıllarda Çin’in Avrupalı, Amerikalı ve diğer Asyalı otomobil üreticilerinin "ensesinde" olacağından kuşku yok.
Başbakanla yolları kesişmeyen CEO
PARİS otomobil fuarında yaşadığım ilginç bir olayı aktarmak istiyorum.
Fransız Başbakanı Dominique de Villepin’in fuarı gezeceğinin ilan edildiği saatlerde fuar alandaydım,
Gazeteci refleksiyle Dominique de Villepin’in gezeceği 1 numaralı alana yöneldim.
Renault, Citroen, BMW gibi markaların sergilendiği alanda Fransız Başbakanı yerine Renault-Nissan’in CEO’su Carlos Ghosn ile burun buruna geldim.
Ghosn "nasılsa burada beklenen başbakanı mutlaka karşılar" diye peşine takıldım.
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz?
Ghosn, oradaki tüm stantları gezdi, Mini Cooper’lere, Mercedes’lere bindi.
Dominique de Villepin’i karşılamak bir yana, başbakanıyla yolları bile kesişmedi.
Dolayısıyla ben onun peşinde gezinirken Villepin’i kaçırmış oldum.
Durum bizim alışkın olduğumuz durumdan hayli farklı gelmedi mi size de?
Toyota Way neyin nesi?
UÇAKTA İbrahim Orhon’un naklettiği anekdot Toyota’nın Avrupa’daki başarısına bir örnek.
Orhon Roma’daki Toyota bayisinden bir davetiye almış.
Davetiyenin üzerindeki adrese bakınca Roma’daki bayinin bulunduğu caddeye Kiichiro adının verildiği görmüş Orhon.
Kiichiro Toyoda, Sakichi Toyoda’nın 1918 yılında tezgah üretmek üzere kurduğu şirketin 1933 yılında otomobil üretimine de geçmesini sağlayan oğlu.
Roma’daki caddeye "Kiichiro" adını vermek İtalyanların bu markaya duydukları saygının ifadesi değilse ne?
Toyota Avrupalılar nezdinde sadece saygı uyandıran bir şirket değil, model olarak alınan bir şirket.
Fransızların ekonomi gazetelerinden "Les Echos" örneğin "Toyota Way" diye bilinen "Toyota üretim sisteminin" sadece Avrupalı otomobil sektöründe değil tüm sanayi dallarında izlendiğini, model olarak alındığını yazmış.
"Toyota Way" Japon üreticinin verimliliği, kaliteyi arttırmak için kendi fabrikalarında uyguladığı bir yöntem.
1950 ile 1970 yılları arasında fabrikalarını sonunda "müşteri odaklı" dönüştürmeye yönelik bir program uygulayan Toyota sonunda tüketici odaklı olmayı başarmış.
Dağıtım kanallarına da benzer bir yöntem uygulamış.