İSTANBUL Sanayi Odası'nın önceki günkü seçimlerinde Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Tanıl Küçük'e soruyorum: ‘‘Ne gibi yenilikler düşünüyorsunuz?’’
‘‘İSO Meclisi'yle daha sıkı işbirliği yapacağız. Meclis üyelerinden oluşacak beş, altı komisyon kurmayı planlıyoruz. Bunlar dış ilişkilerden vergilere kadar uzanan çeşitli konularda çalışacaklar. Aralarındaki koordinasyonu da Yönetim Kurulu'ndan bir arkadaş sağlayacak’’ diyor. Ve ekliyor: ‘‘Tam bir aile gibi çalışacağız.’’
Tanıl Küçük, eski Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi'nin yardımcısıydı. Kavi şimdi Meclis Başkanı. Yönetim Kurulu ile Meclis'in ‘‘aile havasında’’ çalışmaları kaçınılmaz gibi görünüyor.
Seçim havasını ‘‘koklamak’’ için kısa bir süreliğine uğradığım İSO merkezinde görebildiğim kadarıyla zaten pek sıcak bir hava esiyordu.
Salonun ortasında kurulu iftar sofralarından birinde Tanıl Küçük ile seçimlerdeki rakibi İKV Başkanı Meral Gezgin Eriş'i yanyana oturmuş yemek yerlerken gördüğümde şaşırmadığımı söyleyemem.
Üstelik seçim sonuçları henüz belli değildi.
Aynı masada oturan İSO'nun en eski üyelerinden Hayati Zırh‘‘İSO'da böyle bir manzaraya hiç rastlamadım’’ derken haklıydı galiba. Bu arada, İSO'da esen iyimser rüzgarın bana da bir faydası oldu.
Bir anda kendimi tam karşı kaldırımdaki TÜYAP Sergi Sarayı'nda ‘‘Dünden Yarına Nuri İyem’’ sergisinde buldum. Sanatta 68. yılını dolduran İyem'in tam 1524 eserini biraraya getiren sergiyi mutlaka gezin.
Aydın Karaöz'ü terleten soru
YABANCI Sermaye Derneği (YASED) ile Ünlü Konuşmacılar Ajansı (CSA) tarafından hafta başında düzenlenen ‘‘Küreselleşme ve Türkiye Ekonomisi’’ konferansının en mutsuz kişisi hiç kuşku yok ki Hazine Müsteşar Yardımcısı Aydın Karaöz idi.
Hazine Müsteşarı Faik Öztrak yerine konferansa katılan Aydın Karaöz, konuşmasının bir yerinde Türkiye'nin yabancı yatırımcılara ‘‘maliyetavantajları’’ sunduğunu söyleyince salondan önce hafif itirazlar yükseldi.
Konuşması bitince, dinleyiciler arasında olan Liberal Parti adına Kudret Tan ‘‘Yüksek vergiler, resmi olmayan ödemelere bakınca hangi maliyet avantajından diye söz edebiliriz’’ diye sordu.
Projeye destek çıkmak isteyen Mersinlilerden telefon yağarken, Türkiye'nin önde gelen STK'larından Arı Hareketi'nin Genel Sekreteri Emine Çağan‘‘Biz de Yerel Kalkınma Enstitülerini hayata geçirdik’’ diye aradı.
Arı Hareketi Yönetim Kurulu üyesi Haluk Önen ile birlikte ziyarete gelen Emine Çağan kendi projelerini etraflıca anlatıyor.
‘‘Yerel Kalkınma Enstitüleri’’nin ekonomik boyutunun yanısıra sosyal ve siyasi misyonu da var. Peki bu enstitülerin çıkış noktaları ne?
‘‘İnsanlara hem kendi bölgelerindeki, hem de ulusal sorunlara çözüm üretecek bir ortam sağlamak’’ diyor Haluk Önen.
Mesele sadece çözüm değil, katma değer de üretmek aynı zamanda.
Yani kendi ayaklarının üzerinde durmanın yollarını göstermek. Önen'in şu tespiti çok yerinde: ‘‘Türkler Doğulu gibi üretiyor, Batılı gibi tüketiyor. Oysa tersi olması gerekirdi.’’
Özellikle kırsal kesimlerde bir kalkınma modeli olmadığı için üretim yanlış yöne kayıyor, zaten pek kıt olan kaynaklar çarçur ediliyor.
Yerel Kalkınma Enstitüleri, devlet kaynakları olmaksızın yurtiçi ve yurtdışı fonları harekete geçirme çabasında. Bugüne kadar üç Yerel Kalkınma Enstitüsü kurulmuş.
Batı Karadeniz Kalkınma Enstitüsü Derneği, Çukurova Kalkınma Enstitüsü Derneği ve Diyarbakir Turizm Geliştirme Enstitüsü Derneği.
Bu enstitülerin şimdilik ne yaptıklarına gelince...
Çukurova Enstitüsü halen bir ‘‘ilkyardım eğitim’’ projesi üzerinde çalışıyor.
Biliyorsunuz Adana ve çevresi deprem bölgesi.
Bu yüzden bölge halkı ‘‘önce deprem felaketine karşı donanımlı olmak istiyoruz’’ demiş. Proje kapsamında 5 yılda 5 bin kişi uluslararası standartlarda ilkyardım konusunda eğitilecek.
Projenin sponsoru ‘‘The American Turkish Society.’’
Batı Karadeniz Enstitüsü ise arıcılığın geliştirilmesi projesine odaklanmış durumda.
Türkiye'nin ilk STK'larından olan Arı Hareketi, yerel kalkınmaya kafa yoran herkesi önümüzdeki ocak ayında Samsun'da düzenleyeceği ‘‘Yerel Kalkınma Sempozyumu’’nadavet ediyor.