BU yıl kadınlarla ilgili en anlamlı girişimlerden biri KalDer’den (Türkiye Kalite Derneği) geldi.
8 Mart haftası, yönetimde erkek-kadın eşitliğin kağıt üzerinde kalmaması hedefiyle "Yönetim Kadının da Hakkıdır" bildirgesini imzaya açtı.
KalDer’in bildirgesi öyle kolay hazırlanmadı.
Geçtiğimiz eylül ayında benim de katıldığım çalıştay kapsamında hangi maddelerin bildirgede yer alması gerektiği uzun uzun tartışıldı.
Sonuçta 8 maddelik bildirge ortaya çıktı.
Buna göre, şirket ve kurumlar "yönetimdekadın-erkek eşitliğini" sağlamak için gereken önlemleri alacaklarını beyan ediyorlar.
"Yönetim kademelerinde kadın-erkek eşitliğini teşvik edecek yasal çerçevenin uygulanması ve iyileştirmesinde aktif olarak rol alacağız" diyorlar.
Bundan şunu çıkartıyorum:
Kadın haklarına yönelik yasalar için mücadele eden örgütlerin yanında bundan böyle KalDer bildirgesine imza atanlar da olacak.
Hafta başında KalDer’in ev sahipliğindeki toplantıda, aralarında Borusan, Akbank, Coca Cola, Danone Hayat, GYİAD, İntel, Axa Sigorta, AvivaSa, Aras Kargo, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu gibi kurum ve kuruluşlar bildirgeyi imzalamalarına tanıklık yaptık.
KAGİDER’İN HAKLI İTİRAZI
Sanırım iki yıl önce yine KalDer’in düzenlemiş olduğu benzer bir toplantıya katılmıştık.
Yine bir imza töreni vardı.
BM’nin "Küresel İlkeler Sözleşmesi"ni imzalayacak olanlar uzun bir kuyruk oluşturmuştu.
Geçen geceye dönersek, KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Kaylan’ın verdiği bilgiye göre, Türkiye’de "Küresel İlkeler Sözleşmesi"ni imzalayan kurum ve kuruluşların sayısı 162’ye ulaşmış.
"Yönetim Kadının da Hakkıdır" bildirgesindeki imza sayısı şimdilik 50.
İş hayatında kadın ülkemizde hálá çetrefil bir mesele.
Şirket ve kurumların, yönetimde kadının önünü açmaya yönelik bir bildirgeye imza atmaları pek kolay değil.
Hatta "Küresel İlkeler Sözleşmesi"ni imzalamak bile daha kolay olabilir.
Her şeye rağmen, umudum bu bildirgeyi imzalayacakların sayısının hızla artması.
Şimdiye kadar imzalamış olan şirketlerin pek çoğunun üst yönetim kadrolarında kadınlar olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Bu arada KAGİDER bildirgedeki "da" ekine takılıp imzalamayı reddetmiş.
"Yönetim Kadının Hakkıdır" bence de en doğru olanı.
Türkiye’de ilk kez meslek okullarını sektöre danıştık
KALDER’in yemeğinde masa komşum Kocaeli Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. SezerKomsuoğlu.
Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu ile birlikte o da bildirgeye imza atanlardan.
Hem Komsuoğlu, hem Şerifoğlu’nun imzacılar arasında olmasında, aynı zamanda KalDer Yönetim kurulu üyesi olan Kocaeli Sanayi Odası Genel Sekreteri Hamdi Doğan’ın payı olduğu kuşkusuz.
2006 yılında rektör seçilen Komsuoğlu ile üniversite bünyesindeki meslek yüksek okullarını konuşuyoruz.
Türk eğitim sisteminde sıklıkla eleştirilen meslek yüksek okullarına önemli bir açılım getirdiklerini anlatıyor Komsuoğlu.
"Türkiye’de ilk kez sektöre danışarak meslek yüksek okulları açtık" diyor.
Bu okullara yönelik en ciddi eleştirilerden biri de eğitim verdiği alanlardaki sektörlerden kopuk olması.
Denizciliğin olmadığı şehirlerde denizcilik meslek okulu olması gibi.
Komsuoğlu "Kocaeli’nde tersane sayısı arttığı için kaynakçılık yüksekokuluna ihtiyaç duyduk. Okulu Nuh Çimento’nun desteğiyle kurduk" diyor.
Aynı şekilde Marshall Boya, Asım Kocabıyık’ın destekleriyle meslek okulları kurulmuş.
İş dünyasından gelen taleple kurulan meslek yüksekokullarından istihdam açısından daha çok randıman alındığından kuşku yok.
Talebin ötesinde, Komsuoğlu, okulların programlarının da sektörden gelen önerilerle oluşturulduğunu anlatıyor.
"Sektör istiyor. Programı birlikte oluşturuyoruz. Sponsor bularak okulları açıyoruz" diyor.
Böylelikle Kocaeli Üniversitesi bünyesinde 19 tane meslek yüksek okulu açılmış.
Otomotiv sektörünün talebiyle Çince, ya da turizm sektörünün talebiyle Rusça öğretenler var aralarında.