Japon guru maalesef yanıldı

KENİCHİ Ohmae Japonya’nın ünlü strateji gurusu.

140 kitabın yazarı.

23 yıl boyunca, uluslararası çapta danışmanlık hizmeti veren McKinsey’de çalışmış.

Japonya’nın önde gelen şirketlerin rekabet stratejileri için vazgeçemedikleri bir isim.

Dev Japon şirketlerinin başarılarında mutlaka payı var.

Asya Kaplanları’nın da geleceğe yönelik stratejilerinde rol oynamış.

Japon guru aynı zamanda nükleer fizikçi ve profesyonel flütçüymüş.

İstanbul’daki 13. Ulusal Kalite Kongresi’nın ilk konuşmacısı olarak onu dinlemek fırsatını bulduk...

Rahatlıkla diyebilirim ki, Kenichi Ohmae’nin neredeyse iki saatlik konuşması son derece ufuk açıcı oldu.

Umut verici de...

Zira Japon guru, Türkiye’yi Hindistan, Çin, Rusya, Brezilya, Tayland ve Vietnam ile birlikte ‘21. yüzyılda umut veren ülkeler’ arasında saydı.

Türkiye daha fazla Vietnam ve Tayland ile benzerlikler gösteriyormuş.

Hatta Ohmae bu ülkelerin baş harflerini alarak TVT diye kısaltarak anıyor.

Türkiye’ye tavsiyesi, rakipleri arasından sıyrılmak için kaliteli mala yönelmesi.

‘Satacaksanız fındığın en kalitelisini, pahalıya satın’ diyor.

Bu tavsiye güzel ancak ‘AB’ye katılmayın. Bu Türkiye’nin rekabet avantajının, girişimciliğinin önünde engel’ görüşüne katılmıyorum.

Kenichi Ohmae, AB vizyonunun birkaç yıl içersinde Türkiye’ye neler kazandırdığını gözden kaçırmış.

Sadece küçük bir örnek.

Geçen hafta yazdığım gibi, Türkiye Avrupa’nın kalite şampiyonu.

Avrupa Kalite Yönetim Vakfı EFQM’nin yarışmasında finalistleri, başarı ve büyük ödülleri üstüste koyduğunuzda Türkiye birinci sırada.

Peki bu başarının sırrı nedir?

Soruyu yönelttiğim herkes AB motivasyonunda hemfikir.

Türk şirketleri Avrupalı şirketler kadar iyi olduklarını kanıtlama arzusunda.

Demek ki, AB vizyonu rekabeti körüklüyor.

Avrupa Birliği perspektifinin diğer boyutunda ise reformlar var, yabancı yatırımcıların ilgisi var.

Japon guru bunları hiç mi hiç dikkate almamış.

Romalılar 2 bin yıl sonra yeniden Gaziantep’te

KENİCHİ Ohmae,
Çin’in nasıl bir ejderhaya dönüştüğünü pek güzel anlattı.

Çin’in başarısının arkasında inanılmaz bir insan kaynağı, sanayi altyapı, modern limanlar vesaire var ama esas önemlisi bölgeselleşmiş olması.

Şehirlerin de yabancı yatırımcıyı çekmek için birbiriyle rekabet etmeleri başka bir etken.

Çin’de nüfusu 1 milyonun üzerinde 166 şehir varmış ve bunlar ekonomiyle ilgili kararları kendileri alıyormuş.

Belediye başkanları, valiler tamamıyla özerkmiş.

Ohmae’yi dinlerken ister istemez Türkiye’yi düşündüm...

Bizim İstanbul dışındaki iddialı şehirlerimiz İzmir, Gaziantep, Mersin yabancı yatırımcı çekmek Çin modelini örnek alamaz mıydı?

Bölgesel kalkınma üzerinde çalışan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın iki, üç yıl önce başlatmış olduğu ‘Kalkınma Ajansı’ projesi ne durumdaydı?

Ohmae’nin konferansından böyle düşüncelerle döndükten sonra Gaziantep Sabah Gazetesi’nin sahibi Aykut Tuzcu telefon ediyor.

Meğer, Gaziantep 14 Aralık günü şehre gelecek olan 100 kadar İtalyan yatırımcıyı buraya çekmek için müthiş bir hazırlık içerisindeymiş.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın organize ettiği, dış ticaretten sorumlu İtalyan Devlet Bakanı Adolfo Urso başkanlığındaki heyet İstanbul, Ankara ve Gaziantep’te yatırım olanaklarını araştıracakmış.

Gaziantepliler, İtalya konusunda daha avantajlı oldukları görüşündeler.

Şehrin ithal ettiği tekstil, gıda, ayakkabı makinelerinin tümü İtalya’dan.

İTALYANCA GAZETE

Dolayısıyla İtalya ile arasında sağlam ticari ilişkileri var.

Gaziantep, İtalyan yatırımcılara anlamlı bir jeste de hazırlanıyor.

Gaziantep Sabah, 14 Aralık tarihinde ‘İtalyanca-Türkçe’ yaklaşık 80 sayfalık bir ek çıkartacak.

Tuzcu anlatıyor: ‘Romalılar 2000 yıl önce, yani M.S. 52’de Gaziantep’e gelmiş. Roma İmparatorluğu’nun dördüncü lejyonu Zeugma’ya yerleşiyor. Şehir o dönemde ticaretle zenginleşiyor. Nüfusu 70 bini buluyor. Aynı yıllarda Londra’nın nüfusu sadece 13 bin. 2000 yıl sonra Romalılar yine Antep’e geliyor ama bu kez ordusuyla, askeriyle değil sanayicisiyle’...

Düşünün ki, İtalyan sanayiciler ellerine aldıkları gazete ekinde bunları da okuyacaklar.

Bence bu müthiş bir şey.

Birbirleriyle rekabet eden Çin şehirlerinden tarihsel ve kültürel olarak kesinlikle daha zenginiz.

Geçmişimiz Avrupalı yatırımcı için Çin’in geçmişinden çok daha yakın

Bundan yararlanabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları