Paylaş
Bunu sık sık dile getiriyorum.
En son önceki günkü yazımda Davos’ta dinleme fırsatını bulduğum, dünya çapında başarılı genç Danimarkalı mimar Bjarke İngels’i İstanbul’a çağırdım.
Neden?
İstanbul üzerine kafa yoran, yaratıcı çözümler üreten değişik seslere ihtiyaç olduğuna kalpten inandığım için.
Tesadüfen dün de İstanbul’un dönüşümünde sessiz bir rol oynayan biriyle birlikteydim.
Gayrimenkul ve özellikle otelcilik yatırımı üzerinde danışmanlık yapan Servotel’in kurucusu Ömer İsvan.
Servotel’in tam olarak ne yaptığını özetle şöyle izah edebilirim.
Diyelim geniş bir araziye sahip yatırımcısınız.
Bu arazinin üzerinde “ne yapmalıyım” diye şirkete danışıyorsunuz.
Servotel fizibilite, konsept yaratma, proje geliştirme, satış ve pazarlama danışmanlığı gibi alanlarda hizmet veriyor.
Bir dönem GYİAD başkanlığı da yapmış olan İsvan şirketini 27 yıl önce Londra’da kurmuş.
ÖNEMLİ PROJELERİ ARKASINDA
İstanbul ofisi 2002 yılından beri faaliyette.
İsvan, Kemer Country, Astoria, İstinye Park, Sapphire, Kanyon, Ormanada, Maçka Rezidans, Kempiski Barbaros gibi projelerin arkasındaki isim.
Ünlü mimar Norman Foster’in iki projesiyle, İsviçreli Herzog&Meron’un bir projesini hayata geçmek üzere.
Servotel 43 ülkede faaliyet gösteriyor ve Türkiye danışmanlık yaptığı 36. ülke.
Yani daha önce danışmanlık hizmeti verdiği ülkelerin sayısı hayli kabarık olduğu için Türkiye’yi kolayca diğerleriyle karşılaştırabiliyor.
Örneğin Malezya’da, Gürcistan’da yatırımcının önündeki bürokratik engellerin çok daha az olduğunu söylüyor.
Şaşırtıcı ama böyle.
Biz sanıyorduk ki Türkiye yabancı yatırımcı için bürokrasiyi giderek hafifletmiş durumda.
Ömer İsvan bu konuda ısrarlı.
“Gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcıya henüz hazır değiliz” diyor.
İRLANDALI KAPISINDA YATIYOR
ABD’de hizmet verdiği önemli bir konut yatırımcısıyla Türkiye’de yaşamış olduğu deneyimi paylaşıyor.
“Şirketin yönetim kurulu başkanı Türkiye’ye geldi. Yunanistan, İrlanda gibi ülkelerin en üst düzey yetkilileri adamın kapısında yatıp kalkıyor.
Burada dönemin Turizm Bakanı’ndan randevu istedik. Alamadık. Dolayısıyla Amerikalı yatırımcı sadece etrafa bakıp, ülkesine döndü”.
Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde Riyad’da katıldığı bir gayrimenkul zirvesinde Suudi Arabistanlı bir yatırımcı da “Türkiye yabancı yatırımcı istemiyor” görüşünü paylaşmış.
Dolayısıyla Ömer İsvan “Bürokrası vizyonerliğin önüne geçiyor” derken haklı.
Oysa Türkiye’nin ve giderek dünyanın en önemli bir merkezi haline dönüşen İstanbul’un kaybedecek bir dakikası bile yok.
Taşların bir an önce yerli yerine oturması gerek.
KULLANMA-KORUMA DENGESİ
Ama bakıyorsunuz bürokrasiden şik^ayet ederken tepeden bir “Yenileme Projesi” iniveriyor.
Sulukule, Fener-Balat projelerinde olduğu gibi.
İsvan’ın işaret ettiği gibi, Türkiye, kullanma ile koruma arasındaki dengeyi henüz keşfetmemiş olduğundan en uç noktalarda gidip geliyoruz.
Yenileyeceğiz derken korumadan her şeyi tahrip edebiliyoruz, ya da koruyacağız derken bir yeri yıllarca kaderine terk edebiliyoruz.
Merak ettim sordum
Büyük bir hevesle sayısız yenileme projelerine girişmiş olan İBB acaba Servotel’den danışmanlık talebinde bulunmuş mu?
Hiç öyle bir talep gelmemiş.
İKİ BELEDİYEDEN TALEP
Ama Beyoğlu Belediyesi ile Söke Belediyesi’nden gelmiş.
Söke’ye şaşırmadım zira geçtiğimiz yıl Türkiye Bilişim Vakfı ile TÜSİAD’ın “e-devlet” ödülünü kazanmış olan belediye gerçekten vizyoner bir ekiple çalışıyor.
Beyoğlu Belediyesi’ne gelince, “Beyoğlu Koruma Amaçlı İmar Planı” devreye girmesiyle Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan protestolara karşılaşmış.
Beyoğlu’nda oturanlar proje kendilerine danışılmadığı için öfkeli.
Projeye ulaşmak de öyle kolay değil.
“Şeffaflık ön planda olmalı” diyen İsvan, Demircan için doğru adres sanırım.
Dubai’ye hiç inanmadım
İSVAN ile Dubai’nin gayrimenkul piyasasında yaşadığı krizi konuştuk.
Ömer İsvan, 7 yıldan beri Dubai piyasasına uzak kaldığını zira en başından beri projelere inanmadığını söylüyor.
“Olmayan bir talep yaratılmaya çalışıldı. Hayali bir şey. Danışman olarak büyük paralar kazanabilirdik ama zemin çok kaygandı” diyor.
Dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa örneğin 4.5 milyar dolara mal olmuş.
İsvan’a göre, binanın her tarafını ticari olarak değerlendirdiğinizde ancak 1,5 milyar dolar gelir elde etmek mümkün.
Yani Burj Khalifa bugünkü haliyle 3 milyar dolar zarar yazan bir bina.
Paylaş