Gastronomi turizminde nihayet atağa geçiyoruz

Bu yıl, Uzak Doğu’dan Çin, Tayland gibi ülkeler dahil 36 ülkenin katıldığı 7-10 Aralık tarihlerindeki fuarla eş zamanlı düzenlenen 3.Uluslararası Gastronomi Kongresi’nin konuşmacıları arasındaydım.

TÜRSAB Gastronomi Turizmi Komitesi Başkanı, İtaltur’un sahiplerinden Hande Arslanalp’ın gayretleriyle hayata geçen Gastronomi Kongresi’nde, ünlü şeflerin, gurmelerin, Müge Akgün, Aylin Öney Tan gibi yemek kültürü yazarları arasında ne işin vardı diye sorabilirsiniz?

Bilen bilir, yıllardır Türk Mutfağı’nın tanıtımına kafayı takmış durumdayım.

Ne yazık ki, yıllardır bu konuda bir arpa boyu yol almış değiliz.

Oysa “gastronomi deneyimi” için seyahat etmek dünyada giderek yayılan bir trend ve Türk Mutfağı yurt dışında ne kadar çok tanınır ise yeme-içmeye meraklı turisti ülkeye çekme şansımız o kadar fazla olur.

Araştırmalar “gastronomi” turistinin normal turistten yüzde 50 daha fazla para harcadığını ortaya koymuşken harekete geçmenin vakti gelmedi mi?

Bununla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen olumlu işaretler var.

Kasım ayı başında Ankara’daki 3. Turizm Şûrası’na katılan Hande Arslanalp’ın verdiği bilgiye göre bakanlık bünyesinde ilk kez bir “Gastronomi Turizmi” masası kurulacak.

Bu son derece olumlu bir gelişme.

Ayrıca bu sektör içinde koordinasyonu sağlamak, gerekli düzenlemeleri yapmak, kaynak aktarmak için kamu, yerel yönetimlerin, TÜRSAB, TÜROB, TURYİD gibi sivil toplum kuruluşların yer alacağı bir “çatı kuruluş” oluşturulacak.

Bunu şöyle anlıyorum:

Gastronomi Turizmi için yol haritası çıkartılacak ve en önemlisi artık her önüne gelen, her hangi bir tarihte kafasına göre bir festival, bir etkinlik düzenleyemeyecek.

İstanbul’daki sayısız “gastronomi etkinlikleri” karşısında şaşıran Peru Ticari Ataşesi Fernando Albareda bir keresinde bakın ne demişti?

“Bu kadar çok etkinliğe ne gerek var? Lima’da 12 yıldan beri bir tane gastronomi festivali Mistura düzenleniyor ve 500 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor.”

Mutfağı dünyada patlama yapan Peru, Fransa, İspanya, İtalya, Norveç, İsveç, Japonya gibi ülkeler Gastronomi Turizmi’nin önemini yıllar öncesinden kavradıkları ve yol haritasını belirledikleri gibi yeme-içme turisti için yeni stratejiler peşindeler.

GASTRONOMİ DERSİNİ TURİZMCİ VERİRSE

Arslanalp’ın kongrenin açılışında İspanya için verdiği rakam etkileyici.

İspanya’yı ziyaret eden 68 milyon turistin dokuz milyonu “gastronomi turisti.”

Bu sektörde hızla yol almak istiyorsak Arslanalp’ın altını çizdiği gibi, yurt dışında gerçek Türk Mutfağı’nın sunulacağı lokantalara, yeni nesil şeflere, giderek değerini öğrendiğimiz yerel ürünlere, yerel lezzetlere destek ve teşvik şart.

Yeni nesil şefler derken Gastronomi Turizmi Kongresi’ne çeşitli üniversitelerinden Gastronomi Bölümü öğrencilerinin katılmaları son derece sevindiriciydi.

Kongreye ücretsiz katılan ancak İzmir’e kendi olanaklarıyla gelen Nevşehir, Mersin, Bolu gibi üniversitelerin gastronomi öğrencilerinin ne zorluklarla eğitimlerini sürdürdüklerini öğrendik.

Öncelikle “gastronomi” sözcüğü ailelerine, çevrelerine yabancı.

“Gastronomi okuduğumu söyleyince ne olduğunu anlamıyorlar” diyor bir kız öğrenci.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Gastronomi Bölümü’nden bir diğeri ise derslere gastronomi uzmanı değil turizmci girdiğini söylüyor.

Şükür ki, Gastronomi Turizmi diye yola çıktık ama işimiz hiç kolay değil.