Darfur olayı Batı medyasının gündeminden düşmüyor.
Üç yılda 450 bin kişi ölmüş, 2,5 milyon kişi yerinden yurdundan edilmiş. Olup bitenler "soykırım", "etnik temizlik" gibi sözcüklerle tarif ediliyor. Darfur yüzyılın dramı.
Fransızlar "Gözden ırak, kalpten ırak" derler. Bana kalırsa bu sadece "gönül işleri" için geçerli bir deyiş değil. Gözünün önünde olmayan şeylere ne kadar duyarlı olursan ol kimi zaman kayıtsız kalabiliyorsun.
Bunu en son hafta başında, Doğu Kudüs’ten Ramallah’a, Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas’ı ziyarete giderken şu meşhur duvarı gördüğümde hissettim.
Duvar fena halde çarptı beni.
İsrail’in 2002’de yapımına başladığı duvar hançer gibi yüreğime saplandı.
İsraillilerle Filistinliler arasına böylesine bir bariyer yükseltmek Ortadoğu sorununa nasıl çare olabilir?
Gözünle görmediğin şeyi yüreğinde hissetmiyorsun.
Esas değinmek istediğim konu "duvar" değil Sudan’ın batısındaki Darfur’daki dram.
Darfur Türkiye’den uzak, olup bitenlerle kaçımız ilgiliyiz?
2003’ten beri devam eden çatışmalarda Dünya Sağlık Örgütü’nunsayılarına göre ölü sayısı 50 binin üzerinde.
Birleşmiş Milletler ve Sivil Toplum Kuruluşları ise 450 bin gibi bir sayı telaffuz ediyorlar.
YÜZYILIN DRAMI
Üç yılda 450 bin kişi ölmüş, 2,5 milyon kişi yerinden yurdundan edilmiş.
Darfur olayıBatı medyasının gündeminden düşmüyor.
Darfur’da olup bitenler "soykırım", "etnik temizlik" gibi sözcüklerle tarif ediliyor.
Kadınlar inanılmaz bir vahşetle karşı karşıya.
Çocuklarıyla kaçarken tecavüze uğrayan kadınların sayısı her gün giderek artıyor.
Darfur yüzyılın dramı.
Geçenlerde yine burada yazmıştım.
Fransa cumhurbaşkanlığına aday Segolene Royal, adaylığını açıkladığı gün gazetelerde, sivil toplum kuruluşlarının "Royal, Darfur için ne yapacaksın?" şeklindeki kocaman bir ilanıyla karşılaşmıştı.
Batı kamuoyu Darfur’a bizden hassas bakıyor.
En son dünya liderleri geçen ayın ortalarında Darfur’da ateşkesin sağlanması ve uluslararası barış gücünün görevlendirilmesi için bir bildiri imzaladı.
ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Tony Blair’in imzaladığı bildiride bir de dünyadan 13 önemli kadının imzası bulunuyor.
13 KADININ İMZASI
Kimler bu kadınlar?
Çoğunu tanıyoruz:
ABD eski dışişleri bakanı Madeleine Albright, eski İrlanda Devlet Başkanı ve BM İnsan Hakları Komiseri Mary Robinson, UNICEF’in eski başkanı Carole Bellamy, geçenlerde Ramallah’tan geçerken kulaklarını çınlattığım Filistinli politikacı Hanan Aşravi, eski Fransa başbakanı Edith Cresson.
Listede bir de Türkiye’den isim var: Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden, BM’nin "Kadına Karşı Şiddet" özel raportörü Profesör Yakın Ertürk.
Profesör Ertürk iki yıl önce Darfur’a gitmiş. Orada olup bitenleri gözleriyle görmüş.
Onun isminin de bildiriye imza atan 13 kadın arasında bulunması Türkiye’yi bir nebze Darfur ilgisizliğinden kurtarıyor.