Haftaya International Herald Tribune Gazetesi'nin yabancı sermayeyi çekmek için organize ettiği toplantıyla başladık.
Haftayı İstanbul Sanayi Odası'nın düzenlediği ‘‘Uluslararası Doğrudan Yatırımlar’’ paneliyle bitirdik.
Anlayacağınız, yabancı yatırımla yatıp kalkıyoruz.
YASED Genel Sekreteri Abdurrahman Arıman'ın dediği gibi, ‘‘İç kaynağımız artık yok. Dış borçlanmada sınıra geldik. Geriye bir tek doğrudan yatırımkalıyor’’.
Peki durum ne?
Dün sabahki panelciler, PricewaterhouseCoopers Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Nas, Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürü Melek Us, Kale Grubu Şirketler Başkan Yardımcısı Zeynep Bodur Okyay ve YASED Genel Sekreteri Abdurrahman Arıman'ın çizdikleri tablo doğrusu pek karamsar.
En büyük tehlike sinyalini Melek Us veriyor:
‘‘Yabancı yatırımı çekmek için acele hareket etmek zorundayız. Bir şeyler yapmazsak elimizdekini de kaçırabiliriz. Türk yatırımcıyı dahi dışarıya kaçırıyorsak ciddi sorunlar var demektir.’’
Öyle ya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler bir süreden beri Türk yatırımcıya daha cazip geliyor. Yabancı yatırımcıya haydi haydi gelir.
Bir de pastanın küçülmesi durumu var.
Yine Melek Us'un verdiği bilgiye göre, 2000 yılında tüm dünyada 1.3 trilyon dolar olan yabancı yatırımlar, 2001 yılında 750 milyon dolara düşmüş.
2004-2005 yılları arasında ancak 1 trilyona ulaşacak.
Yani hemen bazı önlemler almadığımız, promosyonumuzu yapmadığımız, Melek Us'un sözleriyle ‘‘yabancı yatırımcıyı elinden tutup buralara getirmediğimiz’’ takdirde küçülen pastadan pay hayal olacak.
Us'a göre, halen ancak 1 milyar dolarlık yabancı yatırım çeken Türkiye'nin potansiyeli 8 ila 10 milyar dolar.
Arıman'a göre ise 35 milyar dolar.
Bu arada duyduklarımıza göre, Ankara özel sektör ile birlikte yatırımı teşvik için giriştiği reformlar üzerinde çalışıyor.
Hem yerli, hem yabancı yatırımcıya kan kusturan ‘‘idari engeller’’i azaltmak için formüller aranıyor.
Melek Us'tan duymasam inanmayacaktım.
Bir yabancı Türkiye'ye gelmeye karar verdiği takdirde çeşitli devlet dairelerine pasaport fotokopisinden bütçe bilançosuna tam 68 belge vermek zorundaymış.
Bu kadar kapı dolaştıktan sonra yapacağı işten insan vazgeçmez mi?
Şimdi yatırımcının bir tek yere müracaat edip, bir form ile bu külfetten kurtulması gündemde. İlgili devlet dairesi istediği bilgiyi o tek formdan çekebilecek.
68 belge meselesi halledilirse, geriye ne kalıyor?
Ekonomik istikrar, politik istikrar, hukuki güven, şeffalık.
Şu belge işini halletmek en kolayı gibi görünüyor.
Papandreu'nun yardımcısından hem ziyaret, hem ticaret
YUNANLI Dışişleri Bakan Yardımcısı İoannis Magrioti birkaç günden beri İstanbul'da.
Ortodoksların Paskalya tatilinden istifa ederek gelen Magrioti ile, Zihni Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Asaf Güneri'nin bakan yardımcısı onuruna Halat Lokantası'nda verdiği yemekte tanışma fırsatı bulduk.
Eşiyle birlikte İstanbul'a gelen Magrioti, sabah Fener RumPatriği Bartholomeos ziyaret ediyor ancak öğleden sonra soluğu işadamlarının yanında alıyor.
Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı Şarık Tara, Aldo Kaslowski ile biraraya geliyor.
İstanbul'a üçüncü kez gelen Magrioti, yemek sonrası kısa konuşmasında bakın ne diyor?
‘‘Yunanistan ile Türkiye 21. yüzyıla elele girmelidir. Siyasi ilişkilerde yaşadığımız bahar ekonomik ilişkilerimize de yansımalıdır. Çevremizdeki ülkelere örnek olmalıyız. Özellikle Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'na bağlı ülkelerin bize ihtiyaçları var.’’
Magrioti, bu arada Yunanistan'ın Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini de hatırlatmayı ihmal etmiyor ve konuşmasını şu sözlerle tamamlıyor: ‘‘Geçen sefer İstanbul'a gelip, Asaf Güneri ile buluştuğumda Ramazan Bayramı'ydı. Şimdi ise Paskalya. Böyle önemli dini bayramlarda biraraya gelip iş konuşuyorsak demek ki, dostlukta epey yol almışız.’’
Yemekte sohbet ettiğim masa komşum Piraeus Bank'ın danışmanı Stelios Niotis.
Niotis, Türk-Yunan yakınlaşmasına büyük katkıda bulunan Asaf Güneri'nin de yakın arkadaşı aynı zamanda. Paskalya nedeniyle yemeğine özen gösterdiğine, balık yemediğine dikkat ediyorum. Diğer komşum ise Global Menkul Değerler A.Ş'nin direktörü Ercan Ergül.
Piraeus Bank ile Global Menkul Değerler Toprakbank için teklif veren konsorsiyumda birlikteler. Niotis'e başka bankalarla ilgilenip ilgilenmediklerini soruyorum. ‘‘Neden olmasın’’ diyor.
Brezilyalı ‘israf gurusu’ geliyor
İSRAF ve savurganlıkta dünyanın ilk sıralarında olduğumuzu rakamlar söylüyor.
10 yılda 195 milyar doları sokağa attığımız yani 10 yılda bir Türkiye'nin kaybolduğu gözler önüne seriliyordu.
İsraf ve özellikle üretimde israf elbet özel sektörü de yakından ilgilendiren bir mesele.
İstanbul Sanayi Odası'nın önümüzdeki hafta çarşamba günü davet ettiği Brezilyalı Profesör Jose Roberto Ferro üretimde israfın nasıl önlendiğini anlatacak.
Esasında Ferro'nun anlatacağı şey ‘‘Yalın Düşünce‘‘ sistemi.
’’Yalın Düşünce’’ nedir?
‘‘Üretimi basitleştirerek, müşteriye kadar olan zincirde sermaye, emek, yer ve ekipman tasarrufu sağlayan bir düşünce sistemi’’.
İSO'nun gönderdiği mail'de ‘‘Yalın düşünce’’ böyle tarif ediliyor.
Ferro'nun semineriyle ilgilenenler İSO'dan daha fazla bilgi alabilirler.