Ramazan ayı, bedenimizin ve ruhumuzun arınmamızı sağlayan çok özel bir dönemi kapsar. Bu dönemde ideal beslenme, öğün sıklığının normal hayata en yakın şekilde uygulanması ile sağlanabilir. Ramazan ayında oruç tutabilenlerin beslenme alışkanlıkları normale göre oldukça değişiklik gösterir; öğün sayısı azalır, üç ana öğün olan günlük beslenme iki öğüne düşer. Ramazan ayında özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı ve börek tüketimi artar, buna karşılık sebze, meyve ve beyaz et tüketimi ise azalır.
1 su bardağı kadar haşlanmış makarna ile peynir veya yoğurt1 dilim az yağlı sebzeli börek, 1 bardak ayran ve şekersiz komposto1 adet kepekli tost, söğüş sebze, 1 bardak ayran ve 1 adet meyve2 dilim tam buğday ekmeği, 1 dilim peynir, 1 yumurta, 1 meyve, 4 tam ceviz, söğüş sebze1 kase çorba,1 avuç içi pide, 1 tabak az yağlı sebze yemeği, cacık1 yumurta sarısı, 2 yumurta beyazı ile hazırlanmış bol domates ve biberli menemen, 1 dilim peynir, 2 dilim ekmek
Başlangıç olarak;
2 bardak su1 hurma veya 2 kuru kayısı2-3 zeytin (az tuzlu) veya 2-3 parça ceviz1 dilim az tuzlu peynir1 kepçe çorba1 avuç içi kadar pide
1 porsiyon etli veya tavuklu sebze yemeği3-4 köfte kadar et / tavuk / balık / köfte yanında sebze garnitürü1 porsiyon kurubaklagil yemeği
Bunların yanında;
Salata (1 tatlı kaşığı yağ ilaveli)2-3 yemek kaşığı bulgur, pilav veya makarna tercih edilebilir (Kilosuna dikkat edenler ve yemekten sonra tatlı yiyecekler pilav ya da makarna yememelidir).
1 bardak süt veya yoğurt2 porsiyon meyveBol su
Haftada 1-2 kez ara öğün yerine sütlü tatlı veya 2 top dondurma yenebilir.
Ramazan ayı, bedenimizin ve ruhumuzun arınmamızı sağlayan çok özel bir dönemi kapsar. Bu dönemde ideal beslenme, öğün sıklığının normal hayata en yakın şekilde uygulanması ile sağlanabilir. Ramazan ayında oruç tutabilenlerin beslenme alışkanlıkları normale göre oldukça değişiklik gösterir; öğün sayısı azalır, üç ana öğün olan günlük beslenme iki öğüne düşer. Ramazan ayında özellikle kırmızı et, ekmek, pilav, makarna, hamur işleri, tatlı ve börek tüketimi artar, buna karşılık sebze, meyve ve beyaz et tüketimi ise azalır.
1 su bardağı kadar haşlanmış makarna ile peynir veya yoğurt
1 dilim az yağlı sebzeli börek, 1 bardak ayran ve şekersiz komposto
1 adet kepekli tost, söğüş sebze, 1 bardak ayran ve 1 adet meyve
2 dilim tam buğday ekmeği, 1 dilim peynir, 1 yumurta, 1 meyve, 4 tam ceviz, söğüş sebze
1 kase çorba,1 avuç içi pide, 1 tabak az yağlı sebze yemeği, cacık
Evlilik hazırlıkları ve stresle baş edebilmek için bağışıklık sisteminizin güçlü olması gerekir. Düğün gününüze vakit varsa bu süreyi bedeniniz için en iyi şekilde değerlendirmelisiniz. Genelde düğün öncesi son 1-2 gün ve düğün günü, gelinlerde heyecan doruk noktasına ulaştığı için iştahta kesilmeler yaşanması normaldir. Düğününüzde ışıl ışıl parlayan bir cilt ve gözler ile kuğu gibi zarif gözükmek istiyorsanız, her gün az yağlı süt, yoğurt, sebze, meyve, hayvansal protein ve dengeli karbonhidrat tükettiğinizden emin olmalısınız. Egzersiz ile destekli bir hazırlık, daha fit bir vücut ile gelinlik içinde muhteşem görünmenizi sağlar. Ayrıca toksinlerden arınmak ve ölü hücreleri vücudunuzdan atmak için sauna ya da hamama girebilir, kese yaptırabilirsiniz. Her gün 8-12 bardak su içmek hem vücudunuzdaki ödemi atar hem de tokluk hissi verir.
Enerjiyi arttırarak, dayanıklılığı sağlamak ve stresi azaltmak amaçlı olan “ginseng” güçlü bir antioksidan olup, hücrelerde enerji üretiminde rol oynayan “C-Q10” kullanılabilir. Antioksidan kapasitesi yüksek beyaz çay ya da yeşil çay ve zayıf saç ve tırnakları canlandırmak için “biotin” tercih edilebilir. Yeterli balık tüketemeyen, gelin adayları lenf dolaşımlarını düzene sokarak cildinin yenilemesine yardımcı olacak “Omega 3” takviyesini de kür olarak alabilirler.
Düğün öncesi ihtiyaç duyulan ve koşuşturma sırasında yıpranan bedeninizin onarılması için gerekli olan vitaminler ve mineraller:
Vitaminler
Vitamin A: Cildimizi ve deriyi korur. En zengin A vitamini kaynaklarımız; havuç, kayısı, kırmız biber, koyu yeşil ve sarı sebzeler, yumurta, süt ve süt ürünleridir.
Vitamin E: Kan dolaşımını düzenler ve cildin yaşlanmasını önleyen vitamindir. En iyi E vitamini kaynakları; buğday tohumu, soya fasulyesi, bitkisel yağlar, fındık, Brüksel lahanası, yeşil yapraklılar, ıspanak, zenginleştirilmiş un, kepek, tahıl ve yumurtadır.
Vitamin C: Vücudumuzun direncini artırır. Cildi güzelleştirir. Zengin C vitamini kaynaklarımız; kivi, maydanoz, kuşburnu, salatalık, şalgam, kırmızı biber, yeşil sivri biber, koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, brokoli, portakal, limon, greyfurt gibi turunçgillere dahil meyveler, domates, çilek, kızılcık, böğürtlen, patates ve diğer sebze meyvelerdir.
Evlendikten sonraki ilk aylar genellikle keyif aylarıdır bu nedenle özellikle yemek yeme konusunda bir rahatlama yaşanır. Yapılan araştırmalar da evlenince daha çok kilo alındığını göstermektedir. Aile içinde hazırlanan çeşitli yemekler ve akrabalar arası davetlerde yiyip içmeler, evde daha fazla vakit geçirmek, tv izlerken kontrolsüzce yapılan atıştırmalar ve daha az egzersiz yapmak, evlilik sonrası kilo almanın başlıca nedenleri arasındadır.
Bekarlara oranla daha fazla kilo alınıyor
Bununla birlikte eşler, özellikle arkadaş gruplarıyla yeni yemek yerleri keşfetmek için seyahatlere çıkarlar ve bu seyahatlerde bolca yemek yenir ve bu döngü devam eder. Kadın erkek fark etmez bu dönemde her iki tarafta genelde kilo alır. Nasıl olsa beni böyle de beğeniyor düşüncesi eşlerin yemek yerken kendini rahat hissetmesine yol açar ve yemek miktarları giderek artış gösterir. Evlenen kişiler, bekarlara oranla 2.5 ile 4 kg arasında ağırlık artışı yaşamaktadır. Sadece bir yıllık birliktelikten sonra eşlerin ortalama olarak 1.5 kilodan biraz daha fazla kilo aldıklarını göstermektedir. Aynı araştırmaya göre evlilik, kilo konusunda erkekler üzerinde daha etkilidir ve 6 kiloya varan artışlarla 3 erkekten 2'si evlendikten sonra şişmanlamaktadır.
Rutine giren ilişki evlilik sonrası kilo aldırıyor
Kilo almaya eğilimli olmasının nedenleri arasında ilk sırayı beslenme düzeni alır. Evlenen kişiler, yalnız yaşadıkları zamana göre daha düzenli beslenirler. Rutine girmiş ilişkilerde belli bir düzen kurulduğu için uzun süren akşam yemekleri geç saatlere kayabilir. Kahvaltı ve öğle yemeğine oranla akşam yemeklerinde daha çok çeşit ve daha ağır yemekler masada yerini alır. Ardından tatlı yada meyve ve çerez ile tv karşısında yemek yeme eylemi devam eder.
Kilo almamak için ne yapmalı?
Bu dönemde de kilo almamak için yenen miktarların kontrolü önemlidir. Akşam yemeklerinde protein (et/tavuk/balık) ve sebzeye ağırlık verilmeli, yanında bol salata ve yoğurt ile ihtiyaca bağlı olarak tahıl grubu tüketilmelidir. Makarna, pilav, börek gibi yüksek karbonhidrat alımından uzak durulmalıdır. Bunlar yerine tam tahıllar, bulgur, karabuğday, kinoa gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Tv karşısında tatlı, cips ve kuruyemişler yerine yağsız tuzsuz 1 su bardağı patlamış mısır ve yanında iyi uyumaya destek olacak tarçınlı süt ya da 2 yemek kaşığı az yağlı yoğurt içine 1 yemek kaşığı yulaf ve meyve eklenip tüketilebilir. Abur-cubur besin olarak adlandırdığımız cips, bisküvi, çikolata, kek, kurabiye gibi yağ ve şeker içeriği yüksek olan yiyecekleri eve dahi almamak kilo kontrolü için büyük bir adımdır. Tatlı seçimleri dondurma, sütlü tatlı, meyve tatlıları veya sorbeden yana kullanılmalıdır. Ve unutulmamalıdır ki madem hayatı paylaşıyoruz özellikle tatlı yerken de mottomuz ‘Paylaşmak güzel’ olmalıdır! Böylece alınacak kalori de yarı yarıya düşer.
Evlendikten sonra fit&formda kalmanın sırrı; hem yenilen yemeklere hem de düzenli egzersize dikkat etmektir. Aynı zamanda eşlerin beraber diyet ve egzersiz yapması, yanlız başına yaptıkları diyetten daha etkilidir ve başarı oranlarını yükseltmektedir.
Başarılı olmak içinse sadece çok çalışmak yetmiyor, sağlıklı ve dengeli beslenme de başarıyı önemli derecede etkiliyor. Sınav sabahı doğru beslenmek çok önemli!
Ders çalışırken yaşanan stres, böbreküstü bezleri tarafından salgılanan kortizol seviyesinin yükselmesine neden oluyor ve kan şekerini yükseltiyor. Buna yanıt olarak kan şekerinin normal seviyeye inmesini sağlamak için pankreastan insülin salgılanıyor. Yüksek insülin seviyesi de sürekli aç hissetmeye sebep oluyor. Dengesiz (çikolata, bisküvi gibi aşırı karbonhidrat alımına dayalı tek yönlü beslenme) ve yetersiz beslenme, uzun süre açlık, öğün atlamak, hafızayı zayıflatıyor. Bu sebeple çocuğunuz sınava hazırlanırken yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uymalı ve öğün atlanmamalı.
Sınav sabahı doğru kahvaltı önemli
Yapılan birçok çalışma kahvaltının önemini kanıtlamıştır. Çocuğunuzun özellikle sınav sırasında altın vuruş yapması için sınav sabahı kahvaltıya gereken önem vermelidir. Doğru yapılmış bir kahvaltı, sınav başarısını artıracaktır. Stres nedeniyle sınav sabahı mide bulantısı ve iştahsızlık yaşamak normaldir ancak az da olsa bir şey yediğinden emin olun. Protein içermeyen, yüksek karbonhidratlı bir kahvaltı kan şekerini hızlı yükselteceği gibi hızlı bir şekilde de düşürür ve beraberine konsantrasyon güçlüğü, fenalık hissi, uyku halini getirir. Sorulara yeteri kadar odaklanmayı önler.
Kadınlarda regl öncesi dönemde başlayıp ruhsal ve fiziksel belirtiler gösteren ve reglin başlamasından bir hafta kadar önce ortaya çıkarak reglin bitiminden bir kaç gün sonra kaybolan süreç, ‘adet öncesi sendromu’ (PMS) olarak tanımlanır.
B vitamini ve magnezyumdan zengin besinler tüketmek bu dönemde oluşan sancı ve ağrıyı gidermede yardımcı olur. Magnezyum kas kramplarını azaltırken, B grubu vitaminleri sinirsel iletinin güçlü olmasını sağlar. Rezene çayı, rahimdeki kasılmaları engelleyerek ağrının daha az hissedilmesini sağlamaktadır.
Regl döneminde magnezyum düzeyi azalacağından tatlı isteği de pik yapmaktadır. Tatlı krizlerini önlemek için yeterli magnezyum almak gerekir. Tüm yeşil yapraklı sebzeler, rafine edilmemiş tahıllar, fındık, badem, ceviz, soya fasulyesi, kuru baklagiller, kakao, muz, avokado, ayçiçeği çekirdeği, kabak çekirdeği, yer fıstığı ezmesi, patates ve çikolata magnezyumdan zengin besinlerdir. Tahıllar, bulgur, et, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller de B grubu vitaminleri almanızı sağlayacaktır.
Magnezyumun kalsiyumla birlikte tüketildiğinde sakinleştirici etkisi bulunduğunda 20 gram bitter çikolata ve bir fincan sıcak süt sizi hem sakinleştirecek, hem tatlı ihtiyacınızı karşılayacak hem de fazla kalori almanızı engelleyecektir. Dilerseniz aşağıdaki diyet sıcak çikolatayı da hazırlayıp tüketebilirsiniz.
Süt ile kakao karıştırın sonra ısıtın. Biraz ılındıktan sonra içine çikolatayı ekleyerek eritin.
B6 vitamininden zengin bir beslenme, sinir sistemine olumlu etki edip gerginlik ve sinirlilik durumunu azaltacaktır. B6 vitamini, halk arasında mutluluk hormonu olarak da bilinen ‘serotonin’ üretimi için gereklidir. Et, balık, tam buğday unu, soya ürünleri, süt, brokoli, muz, havuç, ıspanak, taze fasulye, patates, avokado, kuru baklagiller, kuru meyveler B6 vitamininden zengindir.
Regl döneminde sinirli ve huysuzsanız brokoli, yumurta ikilisinden faydalanın. Brokoli zengin bir kalsiyum kaynağıdır ve yumurta ise D vitaminin doğal bir kaynağıdır. Omlette yan yana oldukça lezzetli duracaklardır.
Şişkinlik ve ödem şikayetleriniz için taze ananas tüketin. Taze ananas, içeriğindeki bromelain enzimi ile vücuttan ödem atılmasına yardımcı olur. Maydanoz, semizotu, ıhlamur, karahindiba, tarçın, kiraz sapı, mısır püskülü, beyaz- kırmızı lahana ödem atıcı etki gösterir. Ayrıca reglden ortalama bir hafta önce tuz kısıtlanmasına gitmek fayda yaratacaktır.
Potasyumdan yüksek beslenmek gerginlik ve şişkinliğin azalmasını sağlar, kuru baklagiller, fındık, taze fasulye, enginar, muz, kayısı, portakal, havuç, ıspanak, maydanoz, dereotu potasyum kaynakları arasındadır.
Kanamaya bağlı olarak demir kaybı da yaşanmaktadır. Bu kaybı yerine koymak için günlük ortalama 90-120 gr kadar kırmızı eti, hindi, tavuk ve balık tüketilmelidir. Yumurta, üzüm, pekmez, kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve fındık, fıstık, susam gibi besinler, demir için iyi kaynaktır.
Kadınlarda regl öncesi dönemde başlayıp ruhsal ve fiziksel belirtiler gösteren ve reglin başlamasından bir hafta kadar önce ortaya çıkarak reglin bitiminden bir kaç gün sonra kaybolan süreç, ‘adet öncesi sendromu’ (PMS) olarak tanımlanır.
B vitamini ve magnezyumdan zengin besinler tüketmek bu dönemde oluşan sancı ve ağrıyı gidermede yardımcı olur. Magnezyum kas kramplarını azaltırken, B grubu vitaminleri sinirsel iletinin güçlü olmasını sağlar. Rezene çayı, rahimdeki kasılmaları engelleyerek ağrının daha az hissedilmesini sağlamaktadır.
Regl döneminde magnezyum düzeyi azalacağından tatlı isteği de pik yapmaktadır. Tatlı krizlerini önlemek için yeterli magnezyum almak gerekir. Tüm yeşil yapraklı sebzeler, rafine edilmemiş tahıllar, fındık, badem, ceviz, soya fasulyesi, kuru baklagiller, kakao, muz, avokado, ayçiçeği çekirdeği, kabak çekirdeği, yer fıstığı ezmesi, patates ve çikolata magnezyumdan zengin besinlerdir. Tahıllar, bulgur, et, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller de B grubu vitaminleri almanızı sağlayacaktır.
Magnezyumun kalsiyumla birlikte tüketildiğinde sakinleştirici etkisi bulunduğunda 20 gram bitter çikolata ve bir fincan sıcak süt sizi hem sakinleştirecek, hem tatlı ihtiyacınızı karşılayacak hem de fazla kalori almanızı engelleyecektir. Dilerseniz aşağıdaki diyet sıcak çikolatayı da hazırlayıp tüketebilirsiniz.
Süt ile kakao karıştırın sonra ısıtın. Biraz ılındıktan sonra içine çikolatayı ekleyerek eritin.
B6 vitamininden zengin bir beslenme, sinir sistemine olumlu etki edip gerginlik ve sinirlilik durumunu azaltacaktır. B6 vitamini, halk arasında mutluluk hormonu olarak da bilinen ‘serotonin’ üretimi için gereklidir. Et, balık, tam buğday unu, soya ürünleri, süt, brokoli, muz, havuç, ıspanak, taze fasulye, patates, avokado, kuru baklagiller, kuru meyveler B6 vitamininden zengindir.
Regl döneminde sinirli ve huysuzsanız brokoli, yumurta ikilisinden faydalanın. Brokoli zengin bir kalsiyum kaynağıdır ve yumurta ise D vitaminin doğal bir kaynağıdır. Omlette yan yana oldukça lezzetli duracaklardır.
Sağlıklı bir beslenme çantası hazırlamanın en kolay yolu, içine bütün besin gruplarından en az bir çeşit besin yerleştirmektir. Süt grubu, et grubu, tahıl grubu ve sebze-meyve grubu bir çocuğun beslenme çantasında mutlaka yer almalıdır. Çocuklar hep aynı besinleri tüketmekten hoşlanmaz ve çabuk sıkılırlar. Beslenme çantasının dolu gidip boş gelmesini sağlamak için çeşitlilik sağlamaya özen göstermelisiniz. Çocuklarda su tüketimi de çok önemlidir. Çocukları, su içmeye teşvik etmek için beslenme çantasının içine su koymak, güzel bir çözüm olacaktır.
Çocukların hem fiziksel hem de zeka gelişiminde beslenme büyük önem taşıyor. Çocuklar, günlük aktivitelerin yanında büyümek ve gelişmek için ek kaloriye ihtiyaç duyarlar. Miniklerin beslenmesinde en önemli bölümü de kahvaltı oluşturuyor.
Konu ile ilgili yapılan araştırmalar, kahvaltı yapan çocuğun okul dönemindeki başarısının daha fazla olduğunu, problem çözme gibi konularda daha pratik olduğunu ve kavrama yeteneklerinin daha iyi olduğunu göstermektedir. Kahvaltı yapmayan çocukların daha sağlıksız ve ileride obezite risklerinin olduğu da belirlenmiştir.
Kahvaltıda protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin sağlanması önemlidir. Bu tüketimi sağlamanın en kolay yolu ‘ekmek ile peynir’, ‘tahıl gevreği ile süt’ veya ‘meyve ile süt’ ikilisi olabilir.
Sağlıksız okul mönüleri ile kantinlerde satılan yanlış yiyecekler ve hareketsizlik okul çağındaki çocukların erken yaşta kilo sorunu yaşamalarına sebep olabiliyor. Çocuğunuz fazla kilolu ise sıkı diyetler uygulatmaya çalışmak yerine bir beslenme uzmanına götürerek yaşı, boyu ve aktivitesine göre alması gereken besin grupları ve miktarları konusunda bir düzenleme yapabilirsiniz.
Bu dönemde alınan fazla kilolar, vücuttaki yağ hücresi sayısının artmasına sebep olacağından, yetişkinlik dönemi için tehlikelidir. Çünkü yetişkin dönemde zayıflarken yağ hücrelerinin sayısı azalmaz, sadece içleri boşalır. Bu sebeple, yağ hücresi sayısının artmaması önemlidir.
Sağlıklı bir beslenme çantası hazırlamanın en kolay yolu, içine bütün besin gruplarından en az bir çeşit besin yerleştirmektir. Süt grubu, et grubu, tahıl grubu ve sebze-meyve grubu bir çocuğun beslenme çantasında mutlaka yer almalıdır. Çocuklar hep aynı besinleri tüketmekten hoşlanmaz ve çabuk sıkılırlar. Beslenme çantasının dolu gidip boş gelmesini sağlamak için çeşitlilik sağlamaya özen göstermelisiniz. Çocuklarda su tüketimi de çok önemlidir. Çocukları, su içmeye teşvik etmek için beslenme çantasının içine su koymak, güzel bir çözüm olacaktır.
Çocukların hem fiziksel hem de zeka gelişiminde beslenme büyük önem taşıyor. Çocuklar, günlük aktivitelerin yanında büyümek ve gelişmek için ek kaloriye ihtiyaç duyarlar. Miniklerin beslenmesinde en önemli bölümü de kahvaltı oluşturuyor.
Konu ile ilgili yapılan araştırmalar, kahvaltı yapan çocuğun okul dönemindeki başarısının daha fazla olduğunu, problem çözme gibi konularda daha pratik olduğunu ve kavrama yeteneklerinin daha iyi olduğunu göstermektedir. Kahvaltı yapmayan çocukların daha sağlıksız ve ileride obezite risklerinin olduğu da belirlenmiştir.
Kahvaltıda protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin sağlanması önemlidir. Bu tüketimi sağlamanın en kolay yolu ‘ekmek ile peynir’, ‘tahıl gevreği ile süt’ veya ‘meyve ile süt’ ikilisi olabilir.
Sağlıksız okul mönüleri ile kantinlerde satılan yanlış yiyecekler ve hareketsizlik okul çağındaki çocukların erken yaşta kilo sorunu yaşamalarına sebep olabiliyor. Çocuğunuz fazla kilolu ise sıkı diyetler uygulatmaya çalışmak yerine bir beslenme uzmanına götürerek yaşı, boyu ve aktivitesine göre alması gereken besin grupları ve miktarları konusunda bir düzenleme yapabilirsiniz.
Bu dönemde alınan fazla kilolar, vücuttaki yağ hücresi sayısının artmasına sebep olacağından, yetişkinlik dönemi için tehlikelidir. Çünkü yetişkin dönemde zayıflarken yağ hücrelerinin sayısı azalmaz, sadece içleri boşalır. Bu sebeple, yağ hücresi sayısının artmaması önemlidir.
Özellikle geçici süreli olarak, kabızlık ile ilgili problem yaşayanlarda kullanılabilmektedir. Uzun süreli kullanımı tavsiye edilmez çünkü bağırsak tembelliğine yol açabilmektedir.
Sinameki yapraklarından veya meyvelerinden iki çay kaşığı demliğe konur ve üzerine 300 ml kaynar su ilave edilip, 5-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra içilir.
Çok fazla miktarda kullanıldığında mide ve bağırsaklarda sancıya sebep olabilir. Bu etkinin önüne geçebilmek için rezene ve nane gibi diğer bitkilerle karıştırarak tüketilebilir.
Özellikle geçici süreli olarak, kabızlık ile ilgili problem yaşayanlarda kullanılabilmektedir. Uzun süreli kullanımı tavsiye edilmez çünkü bağırsak tembelliğine yol açabilmektedir.
Sinameki yapraklarından veya meyvelerinden iki çay kaşığı demliğe konur ve üzerine 300 ml kaynar su ilave edilip, 5-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra içilir.
Çok fazla miktarda kullanıldığında mide ve bağırsaklarda sancıya sebep olabilir. Bu etkinin önüne geçebilmek için rezene ve nane gibi diğer bitkilerle karıştırarak tüketilebilir.
Aşermenin psikolojik mi yoksa fizyolojik mi olduğuna dair çok uzun zamandır araştırma yapılmakta ancak her iki durumunda etkili olabildiği görülmektedir. Örneğin; küçükken hasta olduğumuzda annemizin yapmış olduğu tavuk suyu çorba bizi iyileştirmeye yeter. Büyüyünce de hasta olduğumuzda psikolojik olarak anne eli değmiş tavuk suyuna çorbanın işe yaracağını düşünürüz. Her yiyeceğe aşerebiliriz ancak genelde bunlar pek de besleyici olmayan yiyeceklerdir ve bu durumlarda psikolojik faktörler muhtemelen fiziksel ihtiyaçlardan daha etkilidir.
Aşermeniz karşı konulamaz duruma geldi kaçamak yaptınız kendinizi suçlu hissediyorsunuz. Çok sıkı diyetler uygulamak veya diyetteyken bazı grupları kısıtlamak aşermenin pik yapmasına neden olur ve kendinizi kısır bir döngünün içinde bulabilirsiniz. Bazıları başarılı olabilir ancak genelde kaçınma daha da güçlü bir istekle sonlanır. Aşerilen yiyecek ciddi bir sağlık riski oluşturmadığı sürece (yüksek tansiyonu olan birinin tuzlu yiyecekler aşermesi gibi) bu isteği gidermek ancak bunu ılımlı bir şekilde yapmak daha iyidir. Bazen yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden minik miktarlarda tüketmek kendinizi kontrol etmenize yardımcı olabilir. Daha sağlıklı bir yaklaşım ise aşermeyi sezerek, önceden tatmin etmektir. Örneğin bir kadın regl öncesi her zaman tatlı aşeriyorsa bunu kan glikoz seviyelerini, yükselten nişastalı besin tüketimini artırarak azaltabilir. Doğal şekerler açısından zengin olan meyvelerden tüketmek de tatlı ihtiyacını karşılayabilir.
Eğer çikolata aşeriyorsanız elinizin altında bitter çikolata bulundurun. Bitter çikolata içeriğinde bulunan fitokimyasallar, kalp hastalıklarını önleyici etki gösterir. Çikolata paketlerindeki etiketlerini okumayı unutmayın, kakao oranı yüksek olanları seçmeye özen gösterin.
Aşermenin psikolojik mi yoksa fizyolojik mi olduğuna dair çok uzun zamandır araştırma yapılmakta ancak her iki durumunda etkili olabildiği görülmektedir. Örneğin; küçükken hasta olduğumuzda annemizin yapmış olduğu tavuk suyu çorba bizi iyileştirmeye yeter. Büyüyünce de hasta olduğumuzda psikolojik olarak anne eli değmiş tavuk suyuna çorbanın işe yaracağını düşünürüz. Her yiyeceğe aşerebiliriz ancak genelde bunlar pek de besleyici olmayan yiyeceklerdir ve bu durumlarda psikolojik faktörler muhtemelen fiziksel ihtiyaçlardan daha etkilidir.
Aşermeniz karşı konulamaz duruma geldi kaçamak yaptınız kendinizi suçlu hissediyorsunuz. Çok sıkı diyetler uygulamak veya diyetteyken bazı grupları kısıtlamak aşermenin pik yapmasına neden olur ve kendinizi kısır bir döngünün içinde bulabilirsiniz. Bazıları başarılı olabilir ancak genelde kaçınma daha da güçlü bir istekle sonlanır. Aşerilen yiyecek ciddi bir sağlık riski oluşturmadığı sürece (yüksek tansiyonu olan birinin tuzlu yiyecekler aşermesi gibi) bu isteği gidermek ancak bunu ılımlı bir şekilde yapmak daha iyidir. Bazen yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden minik miktarlarda tüketmek kendinizi kontrol etmenize yardımcı olabilir. Daha sağlıklı bir yaklaşım ise aşermeyi sezerek, önceden tatmin etmektir. Örneğin bir kadın regl öncesi her zaman tatlı aşeriyorsa bunu kan glikoz seviyelerini, yükselten nişastalı besin tüketimini artırarak azaltabilir. Doğal şekerler açısından zengin olan meyvelerden tüketmek de tatlı ihtiyacını karşılayabilir.
Eğer çikolata aşeriyorsanız elinizin altında bitter çikolata bulundurun. Bitter çikolata içeriğinde bulunan fitokimyasallar, kalp hastalıklarını önleyici etki gösterir. Çikolata paketlerindeki etiketlerini okumayı unutmayın, kakao oranı yüksek olanları seçmeye özen gösterin.