Fulya Soybaş

Kadına şiddet mesajı verip Yılmaz Güney’i savunmak olur mu

14 Ekim 2024
Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Nur Sürer, ödülü alırken yaptığı konuşmada “Kadınlardan elinizi çekin” diyerek son yıllarda gittikçe artan erkek şiddetine ve İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekti.

Buraya kadar büyük bir alkış... Ancak hemen sonrasında ödülünü, kadınlara şiddet uyguladığını bildiğimiz ve bir hâkimi öldürmekten 5 yıl hapis yatan, Türk sinemasının ‘efsane’ ismi Yılmaz Güney’e adadı. Bu konu daha önce gündeme gelmiş, oyuncu Farah Zeynep Abdullah ile piyanist Fazıl Say ciddi bir tartışma yaşamıştı. Ama bir kez de ben sormak isterim: Kadına şiddet uygulayan erkek “efsane” bir sanatçı olunca suçu hafifler mi? İbrahim Tatlıses’e “kadın döven adama ödül verilmez” diye ayağa kalkanlar ‘fail’ kendi mahallelerinden olunca susuyorlar mı?

FAİL ‘BİZİM’ MAHALLEDEN İSE SUSACAK MIYIZ

Dünyaca ünlü yıldız Pamela Anderson, şarkıcı eşi Tommy Lee, Whitney Houston ise şarkıcı eşi Bobby Brown’dan şiddet gördüğü gerekçesiyle boşandı. Dünyaca ünlü şarkıcılar Tina Turner ve Rihanna da o dönemki erkek arkadaşlarından şiddet gördükleri için hastanelik olan ünlüler. Ünlü yapımcı Harvey Weinstein ile başlayan taciz suçlamaları Oscar ödüllü aktörler Kevin Spacey ve Dustin Hoffman’a uzanmış durumda. Yönetmen Roman Polanski hüküm giymiş bir çocuk tacizcisi. Liste uzayıp gider...

Dönelim ülkemize... “Beni kollarımdan tutup sürükledi. Bir yandan araba kullanıyor, bir yandan da beni tokatlıyordu.” Gözü mosmor ve yüzü yara bere içinde tüm olanları ağlayarak anlatan kadın o dönem İbrahim Tatlıses ile beraber olan Perihan Savaş’tı. Fikret Hakan’ın bir dönem eşi olan ünlü sanatçı Hümeyra’ya, Müslüm Gürses’in Muhterem Nur’a uyguladığı şiddeti magazinin tozlu arşivlerinden okuyabilirsiniz. Ancak erkek şiddeti konuşulurken ne zaman Yılmaz Güney adı geçse konu bir yerde fena şekilde tıkanıyor.

HER ŞİDDET FAİLİ TARTIŞILMALI VE YAPTIRIMA MARUZ KALMALI

Yıllarını kadın mücadelesine adamış, feminist Avukat Selin Nakıpoğlu diyor ki: “Her şiddet faili tartışılmalı ve mutlaka birtakım yaptırımlara maruz kalmalıdır. Sosyal ortamlardan dışlanma, öz eleştiri mekanizmasının çalıştırılması, sivil toplum kuruluşları ya da siyasi partilerde kuralların işletilmesi ve yaptırım uygulanması gibi.

Yazının Devamını Oku

Markalar farklı sahibi hep aynı... Yok böyle sahtekarlık

13 Ekim 2024
Türkiye, son 5 gündür Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı ‘Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar’ listesini konuşuyor. Zira o listede bir isim var ki “bu kadarına da pes!” dedirtecek cinsten.

Zeytinyağına tohum yağı karıştırdığı tespit edilen 29 firmadan, 21’i Bursa, Nilüfer adresinde Onay Ticaret- Sabri Akın adına kayıtlı. İddiaya göre aynı isme kayıtlı 43 farklı marka daha var. Şimdi sorum şu: Yıllardır şikâyet edilen, daha önce de taklit veya tağşiş yaptığı tespit edilen firma/ firmalar nasıl oluyor da hâlâ aynı şekilde üretim ve satışa devam edebiliyor? Yok mu bu ahlaksızlığın bir cezası?

Tarım Bakanlığı’nın 8 Ekim tarihli ifşa listesinde Onay Ticaret- Sabri Akın firmasına ait; Yeni Körfez, Yeşil Ayvalık, Egeden, Ayvalık İncisi, Yeni Ayvalık, Ayvalık, Şirince Taş Baskı, Ege İrem, Ayvalık Yörem, Ege Tarım Birlik, Lüx Ayvalık, Ege Ayvalık, Yeni Körfez, Yeni Vakıf Gurme, Egem Güzemyalı, Bigalım, Ayvalık Kooperatif, Körfez Altınova ve Zeytinören, Yeni Mahsul markalı 21 zeytinyağında tohum yağı tespit edildi. Ki bu markalar, en az 2 yıldır tüketiciler tarafından internet üzerinden de şikâyet yağmuruna tutulmuş. Peki bunca ifşa ve şikâyete rağmen nasıl oluyor da insan sağlığı ile oynayan bu ahlaksızlar iş yapmaya devam edebiliyor?

HAPİS CEZASI VAR AMA

Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, taklit ve tağşiş yapan firmaların ifşa edilmesinin tüketici sağlığının korunması açısından önem arz ettiğini belirterek, “ama” ile şu parantezi açıyor: “Kesilen cezalar ‘sahtekarları’ yapacaklarından döndürmeyecek kadar az. Haliyle bir kez teşhir edilen 5 hatta 10 kez teşhir edilmekten de utanmıyor. Önceden bunlara 20 bin liraya kadar ceza kesiliyordu. Yasa 2021’de yeniden düzenlendi. Şu anda 54 bin 555 liradan az olmamak ve 545 bin 550 lirayı aşmamak kaydıyla yıllık gelirlerinin yüzde biri oranında idari para cezası uygulanıyor, yüzde 25 erken ödeme indirimi de var. Sahtecilikten elde edilen gelirle cezalar karşılaştırıldığında cezaların caydırıcı olmadığı açık. Bu cezalara bu hileler az bile! Aslında yasada hapis cezası da var ancak uygulandığını pek görmedik. Zeytinyağına en çok litresi 50 lira olan pamuk yağı karıştırıyorlar. Böyle bir kar hiçbir yerde yok! E, şirket kapama- ticaretten men ya da hapis cezası da olmayınca neden vazgeçsinler bu ahlaksızlıktan! Bu işin bir diğer ayağı da ekonomik. Enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde tağşiş daha fazla olur. Çünkü hilekarın karı artar.

KAYNAĞINDA KURUTMALI

Yazının Devamını Oku

‘İncel’ grupları takip altında

8 Ekim 2024
Türkiye’de gençler arasında hızla yükselen tehlikeli bir eğilimi “İnceller”i dün detayları ile yazmıştım. Bugün ise polis, Türkiye’yi ayağa kaldıran vahşi cinayetleri işleyen 19 yaşındaki Semih Çelik’in telefon ve bilgisayarında Discord başta DarkWeb, Telegram, Twitch gibi paylaşım grupları ile X-Facebook gibi sosyal medya hesapları üzerinden kadın düşmanlığından beslenen, feministler, göçmenler ve Yahudilerden nefret eden İncel gruplarla yazışmalarını tespit etti. Vahşice işlediği cinayetler sebebiyle ‘Katil Çelik’e açık şekilde övgüler düzen, “kadınlara ölüm!” nağraları atan gruplar ve kişiler takibe alındı. Ayrıca odasında bulunan kara kanatlı Lucifer figürü, kurukafa Meryem ve İsa ikonası ve detaylı çizimler sebebiyle Çelik’in “şeytana tapan” bir satanist olduğu iddiası da var.

İNCELLER KENDİLERİNİ EZİK, GÜÇSÜZ VE UCUBE OLARAK TANIMLIYORLAR

Kaçıranlar için kısa özet vereyim: “İncel” İngilizceden, “zorunlu bekâr” anlamına gelen “involuntary celibate” kelimelerinin kısaltılması ile dilimize geçmiş bir tanım. İlk kez 1994’te Alana isimli bir kadın tarafından telaffuz ediliyor. Alana’nın kendisi gibi sevgilisi olmayan, utangaç insanların sohbet etmesi için kurduğu, “gönülsüz bekarlar” gurubu 2000’de Reddit’te özerkleşiyor. Zaman içinde de incellik, “çirkin”, “yoksul”, “kısa boylu” olmak gibi doğuştan sahip olmadıkları kimi özellikleri nedeniyle ilişkisi olmadığına inanan ve yine bu sebeplerle kadınların kendisine asla yüz vermeyeceğini düşünen, bu hissiyatlarını da kadın düşmanlığı, nefret söylemleri, son yıllarda da cinayetler ve şiddet ile besleyen bir ideolojiye dönüşüyor. Her ne kadar Reddit, bu alt kümeyi 2017’de yasaklasa da grup, başka platformlarda (Discort, DarkWeb vs.) büyümeye devam ediyor. Araştırmalara göre incellerin çoğu ölmeden önce (burada kasıt intihar etmek) birkaç çekici kadın ya da erkeği de beraberinde götürmenin iyi bir seçenek olduğuna inanıyor.

PLATFORMLARDA AKTİFLER

Toplumsal cinsiyet ve feminizm konularındaki çalışmalarıyla tanınan siyaset bilimci Prof. Dr. Alev Özkazanç, bu konu üzerinde uzun yıllardır çalışan isimlerden biri. Corpus Dergi için kaleme aldığı bir yazısında şöyle diyor: “Bu akım etkisini gösterdiği her noktada ‘alternatif sağ’ ve ‘otoriter’ dediğimiz siyasi söylemlerle de kesişiyor.” Prof. Dr. Özkazanç’a göre bunun sebebi sadece kadın düşmanlığına dayanan erkek kültürünün tek başına var olamaması: “Dolayısıyla bu kültür ancak ırkçılık, yabancı düşmanlığı, militarist değerler, şiddet ve nefret kültürü, anti-liberal ve anti-demokratik siyasi tutumlarla iç içe geçtiğinde daha etkili oluyor. Siyasetin dili de şiddet, nefret ve hınç kültürünü destekleyerek o zemini daha da coşturuyor. Türkiye’de kendine incel diyen ya da bu ideolojik ve terminolojik çerçevede birbiri ile bağlantılı topluluklar son 5 yıldır yaygın. Reddit, 4chan, Discord, X gibi platformlar ile sosyal medyanın bu akımı yaymada rolü merkezi ve kritik. Kaç kişi olduklarına dair elde yeterli veri yok ancak sayılarının azımsanmayacak kadar fazla olduğunu söylemek mümkün. Türkiye’deki incelleri diğerlerinden ayıran durumlardan biri ise yoksulluk anlatısının ön planda olması. Onlara göre, ‘yoksul’ ve ‘çirkin’ olmaları, kadınlara erişememelerinin önündeki en önemli engel.”

İŞTE İNCEL JARGONU: CHAD STACY BECKY

Özellikle Discord

Yazının Devamını Oku

Kadınlar ‘incel’ şiddeti ile karşı karşıya mı

7 Ekim 2024
Türkiye, arka arkaya işlenen kadın cinayetleri ile saldırıları konuşuyor. Diyarbakır’da Narin’in kaybolması ve cinayete kurban gittiğinin anlaşılması ile başlayan zincir, İstanbul Ümraniye’de 26 ayrı suç kaydı olduğu öğrenilen 19 yaşındaki Yunus Emre G.’nin polis Şeyda Yılmaz’ı şehit etmesi, Beyoğlu’nda genç bir kadının sokak ortasında 2 erkek tarafından duvara sıkıştırılıp taciz edilmesi ve de Fatih’te 19 yaşındaki Semih Çelik’in yarım saat ara ile hayatının baharında iki genç kadını vahşice katletmesi ile devam etti.

Kadınlara yönelik bu saldırı ve cinayetler, Türkiye’de gençler arasında hızla yükselen tehlikeli bir eğilimi de yeniden gündeme getirdi: “İncel şiddet!” Üzülerek söylemeliyim ki DarkWeb, Discord, Reddit gibi sitelerde cinayetlere “alkış” tutanların sayısı hayli fazla. Yeni başlayanlar ya da ilk kez duyanlar için işte dünya ve Türkiye’de “İncel” hareketi...

‘DIŞLANMIŞ’ ERKEKLERİN KADIN NEFRETİ: İNCELLER

2 ay önce Eskişehir’de 18 yaşındaki Arda K.’nın, üzerinde Nazi sembolleri olan yeleği ve miğferi ile, Tepebaşı Camisi bahçesinde oturan insanları bıçakladığı olayı hatırlarsınız. Saldırgan, olay sonrası ortaya çıkan 16 sayfalık manifestosunda, kadınlar, feministler, göçmenler ve Yahudilerden nefret ettiğinden bahsediyordu. Dolayısıyla bunu da “incel şiddet” başlığına almalıyız. Zira internetten örgütlenen incel gruplar, sokak hayvanları dahil kadın ve yabancılara yönelik düşmanlığı körükleyen aşırı sağ- milliyetçi hareketlerle birleşme eğilimindeler. Peki kimdir bu “inceller.”

İDEOLOJİYE DÖNÜŞTÜ

Doğuştan sahip olmadığı; “çirkin”, “yoksul” olmak gibi kimi özellikleri nedeniyle ilişkisi olmadığına inanan ve yine bu sebeplerle kadınların kendisine asla yüz vermeyeceğini düşünen, bu hissiyatlarını da kadın düşmanlığı, nefret söylemi, şiddet ve son yıllarda da cinayetlerle besleyen bir grup. “İncel” İngilizceden, “zorunlu bekârlar” anlamına gelen “involuntary celibate” kelimelerinin kısaltılması ile dilimize geçmiş bir tanım. İnandıkları hipergami teorisine göre kadınlar sadece “yakışıklı”, “zengin”, “statü sahibi” erkeklerle birlikte olur. Bu da dezavantajlı “ucube” erkeklerin yalnız kalmasına yol açar. Tüm bu etkenler, “incel”lerin kadınlar ve buna sebep olan erkeklerden nefret etmesinin asıl nedenidir. Bir internet alt kültürü olarak, 1994’te Alana isimli genç bir kadının istemesine rağmen kimse ile beraber olamayan insanların birbirini desteklemesi için masumane hisle kurduğu “gönülsüz bekarlar” grubu, 2000 sonrasında özerkleşti, erkeklerin sahiplendiği ve de Facebook, X gibi sosyal medya Reddit, Discord gibi internet forumları ile yayılan bir ideolojiye dönüştü.

KORKUNÇ CİNAYETLER

Yazının Devamını Oku

AJet, Şarm ve Hurgada’ya uçuş başlattı... Hedef medeniyetler arası turizm köprüsü kurmak

6 Ekim 2024
Türkiye-Mısır arasındaki ilişkiler, Türkiye’nin desteğini alan dönemin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, 2013 yılında, Mısır Cumhurbaşkanı El Sisi liderliğindeki ordu tarafından görevden alınması ile kopmuştu.

11 yılın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sisi’nin önce Kahire, Eylül’de de Ankara buluşması ile kopan ilişkiler normalleşme sürecine girdi. Mısır-Türkiye arasında turizm de dahil olmak üzere 12 alanda anlaşma imzalandı. Normalleşme, meyvelerini vermeye de başladı. Türkiye’nin yeni havayolları şirketi AJet, ağustos başında Mısır’ın başkenti Kahire’ye başlattığı seferlerini Kızıldeniz kıyısındaki gözde tatil merkezleri Şarm El Şeyh ve Hurgada destinasyonu ile genişletti. Hedef, medeniyetler arası turizm köprüsü kurmak.

TURİZMCİNİN YENİ GÖZDESİ KIZILDENİZ

“Nasıl yeni? Anadolu Jet değil mi bu?” diye soranlar için anlatayım; 2008’de Anadolu’nun ulaşım ihtiyacını karşılamak adına kurulan Anadolu Jet, 31 Mart 2024 itibarıyla, global standartlarda- düşük maliyetli hava yolu şirketi olarak faaliyetlerine devam etmek amacıyla farklı bir yönetim ve AJet ismi ile yüzde 100 THY iştiraki olarak yeniden yapılandırıldı.

Genel Müdürlük, Sabiha Gökçen Havalimanı olarak belirlendi. Böylelikle Sabiha Gökçen, Türkiye’nin 2 dev düşük maliyetli taşıyıcısına ev sahipliği yapar hale geldi.

SU TAGLI KARŞILAMA

Yazının Devamını Oku

Cinsel istismardan şantaja... İşte Puff Diddy gerçekleri

1 Ekim 2024
Ortadoğu coğrafyası Hizbullah lideri Nasrallah’ın İsrail saldırısı ile öldürülmesinin ardından neler olabileceği öngörüleri ile çalkalanırken, ABD’de Hollywood’un yaldızı dökülüyor.

Dünya, Puff Diddy ismi ile tanınan ünlü rapçi Sean Combs’un uyuşturucu ve şiddetin yüceltildiği “freak off” Türkçesi ile “sapkın” partileri ve bu partilere katılan kadın- erkek ve çocukları müzik endüstrisindeki güçlü konumunu kullanarak cinsel ilişkiye zorladığı, bu anların da tehdit amaçlı kaydedildiği kirli ağı konuşuyor. Ki o dönem 15 yaşında olan ünlü şarkıcı Justin Bieber’ın da Diddy’nin kurbanlardan olduğu neredeyse kesinleşti. Rapçi Sean “Diddy” Combs, Amerikan medyasına göre “siyahi Epstein...” Hollywood Yüzleri Instagram hesabı editörü Berk Yılmaz ile konuştuk.

Justin Bieber
Leonardo DiCaprio
Sean Combs
Barack Obama

HOLLYWOOD RÜYASININ YALDIZI DÖKÜLÜYOR

“Last Night” ve “Coming Home” gibi parçalarla tanınan “Diddy” lakaplı rapçi Sean Combs, 16 Eylül’de seks ticareti, alıkoyma, fiziksel şiddet, cinsel istismar ve suç örgütü oluşturma iddialarıyla tutuklandı. 50 milyon dolarlık kefalet talebi de reddedildi. Bu arada Diddy, Chris Brown, Usher, Pink, Rihanna gibi sanatçıların kariyerlerini başlatan Bad Boy Records’un da kurucusu... Burası önemli zira ünlü rapçinin bu repütasyonunu kullanarak “ünlü” olmak ve müzik sektörüne girmek isteyen kadın- erkek ya da çocuk fark etmez birçok kişiyi ağına böyle düşürdüğü, çılgın partilere katılmaya, uyuşturucu ve fuhuşa zorladığı da FBI kayıtlarına yansımış durumda. Peki ne oldu da “Diddy olayı” bir anda patladı?

Berk Yılmaz

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin doğusundan Avrupa’nın batısına kanser köprüsü

20 Eylül 2024
Yakın zaman önce kanser atlatmış bir gazeteci olarak dünya çapındaki çalışmaları sadece gazeteci gözüyle değil hasta hakları savunucusu kimliğimle de bir farkındalık yaratabilmek adına takip etmeye çalışıyorum. Bu kez önce Türkiye’nin doğusuna Muş’a gittim; 11. Onkoloji Günleri için. Ardından da Barselona’da düzenlenen ve 149 ülkeden, 34 bin kişinin katıldığı, dünyanın saygın kongrelerinden birine; Avrupa Onkoloji Kongresi’ne... Muş’tan Barselona’ya kanser köprüsü kurulmuş gibiydi. Zira Türk bilim insanlarının her iki kongreye de ilgisi muazzamdı. Ortak sonuç ise standart bir tedavi olarak görülen ve 100 yıldan fazladır kullanılan kemoterapinin yerini spesifik ve hedefe yönelik tedavilerin aldığıydı. Bu yeni tedaviler sayesinde sağ kalım süresi eskiye oranla hayli uzarken hastanın yaşam kalitesi de düşmüyor. Bu da demek oluyor ki kanser ‘ölümcül’ olmaktan çıkıp, ‘kronik’ bir hastalık olma yolunda gidiyor.

KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ TEDAVİLER UMUT VAAD EDİYOR

11. Onkoloji Günleri Bilim Kurulu üyesi, Tıbbı Onkolog Prof. Dr. Özlem Sönmez ile Muş ve Barselona’da beraberdik. 16 kemoterapi almış biri olarak ilk sorum şu: “Kemoterapi kötü mü ki bu yeni çalışmalar arka arkaya yapılıyor?” Diyor ki: “Hayır, bunu söylemek mümkün değil. Kemoterapi, halen pek çok tedavide standarttır. Ancak kemoterapi kanserli hücreler kadar sağlıklı hücreleri de yok eden geniş spektrumlu bir yaklaşımdır. Tümörleri küçültme, kanserin yayılımını engelleme açısından hayli etkilidir ancak istenmeyen yan etkileri de var. Dolayısıyla kişiselleştirilmiş yeni tedaviler ile yapılmaya çalışılan; kanserin ‘kronik’ bir hastalık gibi, yan etkisiz atlatılması ve türü/ evresi fark etmeksizin sağ kalım ve iyi yaşam süresini uzatmaya çalışmaktır.



GENETİĞİMİZİN ŞİFRESİ ÇÖZÜLDÜ

Yazının Devamını Oku

Hürriyet Tiktok’un merkezinde

19 Eylül 2024
Türkiye’de 18 yaş altı “uygunsuz” içerikler sebebiyle kapatılması gündeme gelen, Çinli ByteDance şirketine ait TikTok, ABD’de hâkim karşısındaydı. Biden yönetimi kullanıcı bilgilerinin Çin tarafından kontrol edilebileceği endişesi ile şirketin Ocak 2025’e kadar Amerikalı bir firmaya satılması ya da yasaklanmasını istemişti. TikTok kararı temyize gitti ve dün sözlü savunma verdi. Olası yasaklamanın ifade özgürlüğüne ağır bir darbe olduğu savunuldu. TikTok hem Türkiye hem de ABD’de böylesine gündemdeyken İrlanda, Dublin’deki şeffaflık ve hesap verilebilirlik merkezine girebilen 5 Türk gazeteciden biri oldum. Her dakika milyarlarca içerik üretilen platformda “savaş”, “müstehcenlik”, “madde bağımlılığı”, “ırkçılık” gibi “zararlı” içeriklere nasıl müdahale ediliyor? Gizlilik nasıl sağlanıyor? Uygulamalı izleme şansım oldu. İşte TikTok’un işleyişi...

TOPLULUK KURALLARINA UYMAYAN İÇERİK SİLİNİYOR

TikTok, Türkiye’deki son sunumunda sadece 2023 yılında “zararlı” bulunan ve topluluk kurallarını ihlal eden 16 milyon içeriğin, yapay zekâ uygulamaları ve moderasyon ekipleri tarafından kaldırıldığına dikkat çekmişti: “İyi de nasıl?” Binlerce farklı dilin konuşulduğu şu dünyada, kültürler birbirinden bu kadar farklıyken hangi içeriğin kime, neye göre “zararlı” ya da “müstehcen” olduğu nasıl tespit edilebiliyordu? Dolayısıyla TikTok’un “beyni” İrlanda, Dublin’de Meta, Google gibi majör oyuncuların da ofislerinin de bulunduğu, “DocsValley”de TikTok’un Şeffaflık ve Hesap Verilebilirlik Merkezi’nden davet alınca hayır diyemedim.

40 BİN KİŞİLİK MODERASYON EKİBİ

TikTok, “müstehcenlik”, “nefret söylemi”, “cinsiyetçilik”, “ırkçılık”, “şiddet”, “terör” gibi “zararlı” içerikleri belirleme ve engelleme konusunda yapay zekâ teknolojilerinden faydalanıyor. Bu ve benzeri içerikleri gerçek zamanlı analiz edebilen ve yayınlanmadan kaldırılabilecek algoritmalar geliştirmiş. Ama önce “kime göre- neye göre zararlı” sorusuna da cevap olacak bir bilgi vereyim: Şirketin Türkçe dahil birçok dilde konuşan, 40 bin kişilik canlı bir moderasyon ekibi ve bu ekibin takip edeceği bir “TikTok Anayasası” yani başka bir deyişle topluluk kuralları var. İçeriklerin “zararlı” olup, olmadığının nasıl tespit edileceği ve yapılması gerekenler tek tek yazılmış. Ekipler önlerine gelen tüm içerikleri bu topluluk kurallarına bağlı kalarak izliyorlar. Zor iş. Bunu o masaya oturunca daha iyi anladım.

EN BÜYÜK GÖREV BİZLERİN

İtalya, Afrika ve Amerika’dan sisteme yüklenen 3 video geldi önüme. Birinde 3 kadın twerk (kalça dansı diyebilirim sanırım) yapıyordu, bir diğerinde küfür, ötekisinde ise seks işçisi bir kadının dansa daveti vardı. İçeriklerde “İşte bu!” denilebilecek bir çıplaklık yoktu. Yapay zekâ “zararlı mı” sorusuna net cevap veremediği için soru işareti ile videoları canlı moderasyona yönlendirmişti. Zaten zorluk da burada. Çünkü bu yönlendirme canlı ekiplerin milyarlarca dakikalık içerik izlemesi demek. Bu da demek oluyor ki canlı moderasyondan kaçan “zararlı” içerikler muhakkak var ve olacaktır. Dolayısıyla anladım ki güvenliği sağlamak her ne kadar şirket olarak TikTok’un işi olsa da sosyal medyanın “kiri”nden çocuklarımızı korumak aynı oranda bizim de işimiz. Neyi, ne kadar izlediklerini, kimlerle iletişimde olduklarını bilmek ve de sosyal medya ile ilişkimizi sağlıklı bir yerde tutmak zorundayız ki “tam” güvenlik mümkün olsun.

Yazının Devamını Oku