KEYFİMİZDEN SİREN ÇALMIYORUZ
“Bu gördükleriniz sadece medyaya yansıyanlar. Buzdağının görünen yüzü. Durum aslında daha vahim” diye giriyor söze. Bir dokun bin ah işit dedikleri bu olsa gerek. Sinan Nural hayatını acil tıbbi hizmetlere adamış bir isim, Paramedik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı. Bilmeyenler için “genellikle kritik durumdaki hasta ya da yaralıya ilk müdahaleyi yapan, hastane öncesi acil bakım veren sağlık personeli”ne paramedik deniyor.
Ayrıca bilinenin aksine ambulansta şoför yok. Yani ambulansı sürenin asıl mesleği şoförlük değil! Ambulansta sürücülük görevini acil tıp teknisyeni ya da paramedik yürütüyor. Ve ambulanstaki herkes; genellikle 3 kişi de sağlık personelidir. Buraya kadar tamamsak devamını Nural anlatsın:
2 bölge de “kuduz risk bölgesi” ilan edilerek karantinaya alındı. Valilik, “Barınağımız, hayvanların akıbetini merak eden tüm hayvan severlerin ziyaretine açıktır” notu ile karantina bölgesindeki sokak hayvanlarının toplatıldığı, özel bir alana alındığı ve karantinanın bitmesiyle de kısırlaştırma ve rehabilite süreçlerinin başlatılacağını duyurdu.
Ancak bölgedeki bazı hayvan severler köpeklerin, yönetmeliğe aykırı şekilde uyuşturucu iğneyle toplandığı bazılarının öldürüldüğü bazılarının da çukurlara atıldığı iddiasında.
Hemen akabinde bir belediye görevlisinin, uyuşturucu iğneyle köpeği vurduktan sonra, boğazını sıkıp, nefessiz bıraktığı iddiasıyla paylaşılan bir video da infial yarattı.
Şanlıurfa’da “neler oluyor?” sorusu ile hem Büyükşehir Belediyesi hem de dernekleri aradım. İşte yanıtı.
GÖRÜNTÜLER ORTADA RESMEN EZİYET VAR
BU SENE METEOROLOJİK AFET YAŞANACAK
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi ve CNN Türk Meteoroloji Danışmanı Prof. Dr. Orhan Şen, “Neden aradığını biliyorum. Bu yaz hep böyle sıcak mı olacak, hiç mi serinlemeyeceğiz diye soracaksın ama sorma! Çünkü sana iyi bir haberim yok! Bu sıcak bitmeyecek. Hatta daha da bastıracak” diye başlıyor lafa. “Yandık” desenize! Daha araya giremeden şöyle devam ediyor Prof. Dr. Şen: “Bu sene meteorolojik afet yaşayacağız.”
Orhan Şen
SICAKLIK REKORU KIRILACAK
Meteoroloji’den gelen bilgiye göre termometre İstanbul’da gölgede 37, İzmir’de 38, Antalya’da 40, Ankara’da ise 35 dereceyi gördü hafta başında. Prof. Dr. Şen’in meteorolojik afetten kastı bu olsa gerek! Yanıtı şu: “Elbette arada dalgalanmalar olacak. Cuma’dan itibaren, hafta sonunu biraz daha rahat geçirdik, mevsim normallerini gördük. Doğu’da da sıcaklık 3-4 derece azaldı. Ancak salıdan itibaren Marmara, Ege, Akdeniz’in batısı ve Doğu Anadolu’da yeniden bastıracak. Termometre 40’ı görecek. Ve maalesef dahası da var. Temmuz ve ağustos bundan daha da sıcak olacak. Rekor kırma ihtimalimiz çok yüksek. Geçtiğimiz yıl İstanbul’da termometre, 1938’deki 40.6 dereceyi geçerek, 41.3’ü göstermişti. Bu, son 85 yılın en sıcak günüydü. Bu yıl 42-43’ü görmesi çok olası. Hazır olun!”
YAZIN YANACAK KIŞIN DONACAĞIZ
Küresel ısınma ve dolayısıyla bu işte insanlığın bir parmağı olduğunu biliyoruz artık.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı son verilere göre 1965-70 yılları arasında yüzde 5.31 olan doğurganlık hızı 2001’de yüzde 2.38, 2023’te ise tarihin en düşük seviyesi, 1.51’e geriledi. Yıllık doğum hızı 958 bin 408’de kaldı. Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda her aileye düşen çocuk sayısı 6-7 iken bu, 1980’lerde 4, 1990’larda 3’e indi. Şimdilerde ise sabit 2 civarında. Haliyle doğurganlığı teşvik etmek için çözüm aranıyor.
Doğum hızı en yavaş olan Bartın, Zonguldak, Karabük gibi illerde pilot çalışmalar başlatılacak. Geç sayılacak bir yaşta, 36’sında doğuran, 2 çocuk istemesine rağmen tekte kalan bir kadın olarak doğurganlık hızını ne artırır diye hem kendime hem de uzmanlara sordum.
NÜFUSU ARTTIRMANIN YOLU KADINI DESTEKLEMEKTEN GEÇİYOR
Kardeşle büyümenin, hele de erkekse, zor olduğu kadar ne müthiş bir şey olduğunu da iyi bilirim. Üç teyzem ve üç halamın da ikişer çocuğu var. Ben de hep 2 çocuk hayali kurmuştum. Ama bilin bakalım ben dahil kuzenlerimin kaç çocuğu var? Bir. Neden? Kuzenlerimle görüşmelerimizden çıkan sonuca göre ilk sebep “ekonomik.” Doğumundan tutun da kıyafete, mamaya, bez parası, oyuncak masrafı, sonradan eklenecek okul/ kurs parasına kadar... Liste uzadıkça çocuk sayısı da bir de kalıyor. İkinci önemli sebep ise siz işe dönünce “çocuğa kimin bakacağı.” Bakıcı ücretleri malum. Büyükler baksın diyorsanız, “ev, ev içinde olmuyor.” İlla bir noktada sıkıntı çıkıyor. Ücretsiz kreş bulmaksa neredeyse imkânsız. Çocuğu “işe, yanımda götüreyim” deseniz... O da zor. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu 30. maddesine göre işverenlerin emzirme odası ve kreş açma zorunluluğu var ama kanunu uygulayan bir elin parmaklarını geçmez. Kısacası tüm bu zorluklar ebeveyn olmak isteyenleri “bir” ile “hiç” arasında seçim yapmaya zorluyor. Gazeteci olmaktan öte bir anne olarak bu işin çözümü ne derseniz de “kadınları, daha geniş bir perspektiften, maddi -manevi desteklemekte” derim.
ÖNCELİK ARTIK BİREYLERİN MUTLULUĞU
Sosyal
BAHANELERİ HEP AYNI: ‘SON KEZ BİR KONUŞALIM’ DERSE GİTMEYİN
Tarihler 1 Ağustos 2023’ü gösteriyordu. Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Akdere köyüne giden yol kenarında, köylüler bir kadının cansız bedenini buldular. İhbar üzerine olay yerine gelen jandarma ve sağlık ekipleri, kadına 4 el ateş edildiği, başından ve göğsünden vurularak öldürüldüğünü tespit etti. O kadının adı Gülten Ataklı idi. Kötü muamele sebebi ile boşanmak istediği ve uzaklaştırma kararı aldırdığı, Samsun Cinayet Büro Amirliğinde görevli polis memuru eşi Mürsel Ataklı’dan kaçmış, annesinin Çorum’daki evine sığınmıştı. Ancak katil eş, 12 yaşındaki oğlunu görme bahanesiyle geldi, konuşmak istediğini söyledi. Eşi ve çocuğunu pikniğe götürdü. Ne olduysa orada oldu!
4 EL ATEŞ ETTİ
İkili piknik alanında tartışmaya başladılar. Çocuğu “su almaya gidiyoruz” bahanesi ile bırakıp, arabaya geçtiler. Tartışma büyüdü. Arabayı ıssız, kimsenin bulamayacağı bir alana süren katil Ataklı, tetiğe ilk orada bastı. İlk kurşun Gülten Ataklı’nın göğsünü sıyırdı. Can havli ile kaçtı araçtan. Sonrasını ağabeyi Hasan Hüseyin Kızılkoca anlatsın: “Kaçarken bir terliği arabada kalmış... Otopside gördük... Ayağı dikenlerle dolu. ‘Yapma’ demek için sanırım elini uzatmış, ki ikinci kurşun elinden girmiş. Üçüncü kurşun şah damarına... Dördüncü kurşun göğsüne sıkılmış. Öldüğünden emin olmak istemiş. Sonra hiçbir şey olamamış gibi çocuğu arabaya alıp, Samsun’a kaçmış.”
Hasan Hüseyin Kızılkoca
EN FAZLA 10-11 YIL YATIP ÇIKACAK AİLE OLARAK PERİŞANIZ
Katil
2022 ocak ve geçtiğimiz aralık ayında TBMM Dijital Mecralar Komisyonunda “güvenlik” ile alakalı soruları cevaplandıran Tiktok yetkilileri, bu konudaki endişeleri minimuma indirmek için düğmeye bastı.
Birkaç yıl önce devreye sokulan ama çoğumuzun bilmediği “aile eşleşmesi” özelliğini tanıtmak için bir basın toplantısı düzenledi. Bu özellikle kendi TikTok hesabınızı çocuğunuzunkine bağlayabilecek, ne izlediğini ve kiminle yazıştığını denetleyebilecek, ekran süresini sınırlayabileceksiniz.
Peki nasıl? Toplantıda bir kritik soru da ben sordum: “TikTok kapatılacak mı?”
LAF VAR İCRAAT YOK, VERDİKLERİ SÖZLERİ TUTSUNLAR
Laz
Zira son 20 yılda ulaştığı seviye muazzam. 2003 yılında 10.4 milyon olan yolcu sayısını 8 katına; 83.4 milyona çıkaran THY, bugün dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden biri. Hem de havacılıkta Boeing, Airbus gibi geniş gövdeli uçaklarda yaşanan üretim ve kalite sıkıntılarından kaynaklı kapasite kesmek zorunda kalınmasına rağmen.
İstanbul-Madrid arası ilk uçuş 1984’te, 40 yıl önce başladı. THY, bugün Madrid dışında; Barcelona, Malaga, Bilbao ve Valensiya’ya da uçuyor.
Bu büyümenin nasıl olduğuna gelince... THY rotasını Türkiye’nin tanıtımı ve de Avrupa’dan daha fazla turist gelme potansiyeli olan şehirlere çevirmiş durumda. Madrid onlardan biri.
THY, Türkiye- Madrid seferlerinin başlamasının 40. yılı şerefine 130’dan fazla acente ve kuruluşların katıldığı bir “Türkiye gecesi” düzenledi. Hem de ne gece! Hedef, hali hazırda 350 bin olan İspanyol turist sayısını kademeli olarak 1 milyona çıkarmak! Oradaydım.
TÜRK DİZİLERİ ‘YUMUŞAK’ GÜCÜMÜZ
Maddi getirisi sebebiyle sponsorluklar bakımından da bu böyle. Ama şunu çok net söyleyebilirim ki Türkiye aynı zamanda son 20 yıldır iyi bir voleybol ülkesi de. Kulüpler bazında Avrupa’nın en domine ülkelerinden olduğumuz gibi Filenin Sultanları sadece geçen yıl 3 kupa alarak, bu görüşü daha da perçinledi. Uzun bir aradan sonra millilerimiz bu seneki ilk sınavını ise Milletler Ligi’nde verdi. Japonya ve İtalya yenilgileri ile üzdüler ancak son maçta Fransa’ya set vermediler. Her maçı en az 13 bin seyirci ile oynadılar. Salondaki coşku müthişti. Takımımızın ana sponsoru Vodafone ise 5G teknolojisi ile oluşturulan; servis, smaç hızı gibi istatistiklerle maçlara farklı bir enerji kattı. Oradaydım! Bu vesile ile Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin ile buluştuk, voleybolun daha da gelişmesi için neler yapılabiliri konuştuk.
KADIN SPORCULARIMIZIN VERDİĞİ İLHAMI TOPLUMA ULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ
Rakam telaffuz edilmiyor ancak Vodafone’un geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye Voleybol Federasyonu ile imzaladığı isim anlaşması dünyada kadın voleyboluna yapılan en büyük destek olma özelliğine sahip. Bu motivasyonun altında ise voleybolcularımızın elde ettikleri başarılarla toplumsal cinsiyet yargılarını kırmayı başarması var. Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, diyor ki:
“Amacımız sadece ülkemizin ekonomik gelişimine değil sosyal gelişimine de değer katmak. İnanıyoruz ki daha iyi bir gelecek ancak toplumsal cinsiyet eşitliği ile mümkün. Kadınların geride bırakılmadığı, daha çok söz sahibi olduğu, her alanda seslerini duyurabildikleri, daha eşit imkânlara sahip oldukları bir dünya hedefliyoruz. Bu noktada kadın millilerimiz başarıları ile hepimize ilham veriyor. Başarıları da daha geniş kitlelerce bilinmeyi hak ediyor. Dolayısıyla kadın sporcularımızın yaydığı ilhamın toplumun her kesimine ulaşması, yeni sporcular yetiştirilmesi ve altyapının zenginleştirilmesine katkıda bulunmaya çalışıyoruz.”
ŞAHİN GÖZÜ DEVREDE
Bu hedef doğrultusunda BTK’dan alınan özel izinle Milletler Ligi Antalya etabında 5G altyapısı devreye sokuldu. Uluslararası rallinin global çaptaki yayıncılara