Paylaş
Sadece bizde değil, tüm dünyada sosyal medya kelimenin tam anlamıyla gayya kuyusunu andırıyor. Öyle ki aşağıdaki mahallede söylenen yalana, yukarıdaki mahallede kendi de inanıyor haline geldik.
Ayrıca yalnızca sıradan insanların değil, mevki makam sahibi üst düzey yöneticilerin bile kullanmak zorunda hissettikleri sosyal medya, sahte hesaplar ve bilinçli bir şekilde üretilen yalan haberler yüzünden içinden çıkılmaz bir hal aldı.
İnternetin sağlamış olduğu bilgiye hızlı ve kolay erişim, bilgi kirliliğini de aynı hızla beraberinde getirdi.Bu yüzden sahte hesaplarının ardına saklanan şizofren tipler, istedikleri kişi veya kurumları hedefe koyup fütursuzca kişiliklere, şeref ve haysiyetlere kıymakta, itibar katli yapmaktalar.
Yığınla bu denli yalan yanlış iftiralarla insanlar yanlış bilgilendirilip yönlendiriliyor.
Eğitim, sağlık, spor, ekonomi vb hemen her konuda uzman olmayan kişilerce, kulaktan dolma bilgiler hızla yayılıyor.
Kendini bilmez veya bunun tam aksi, bilinçli olarak, kirli amaçlara hizmet edenlerce, sosyal medyada siber zorbalık, nefret ve ötekileştirme, hedef gösterme ve linç girişimleri gırla gidiyor.
Daha vahimi ise tüm bu yalan ve iftiralar birilerinin işlerine geliyor, ideolojilerine hizmet ediyor diye nice makam sahipleri de bilerek veya bilmeyerek bu maşaların oyununa alet oluyor. Onun yalanını doğru kabul edip kendi imzasıyla yayıyor.
Bozacının şahidi şıracı oluyorlar ama ne gam!
Bir kısım aklı evveller de o olmayan akılları sıra habercilik konusunda ders vermeye yelteniyor ve işte habercilik, araştırmacı gazetecilik bu diyerek kıpkırmızı yalanlara bir kuyruk da kendileri ekliyorlar.
İnsanda birazcık onur, ar olsa, gecesini gündüze katmış şu Sağlık Bakanı’nın gayretlerini görür ve hakkını teslim eder. Bunu görmedikleri gibi insafsızca, vicdansızca bakana iftira atıyorlar. Önce İsveç’ten özel ambulansla getirtilen hastanın bakanın akrabası ve köylüsü olduğunu yazıp yaydılar.
Bakan Bey, “Nasıl olur? Ben Konyalıyım, getirilen kişi ise Batmanlı, tanımam etmem” demek zorunda kaldı.
Bu yalanın özrü dilenmeden yenileri tedavüle sokuluyor. Bu kez İngiltere’ye gönderilen sağlık malzemelerinin kullanılamaz olduğu yalanını yayıyorlar.
İngiliz elçi yalanlayıp Türkiye’ye teşekkür ediyor lakin mahut kişilerin yüzleri bile kızarmıyor.
Bu iftiraları yapanlar yalnızca sıradan insanlar olsa bir derece, siyasi parti grup başkanvekilinden eski Merkez Bankası Başkanı’na, yazarından çizerine kadar her meslek ve meşrepten yığınla insan var.
Önüne gelen ‘fake’ (sahte) hesap açıyor ve sürekli haysiyet cellatlığı yapıyor.
İnternet ortamını çöplük olmaktan kurtarmanın tek çıkar yolu verilen kanun metninde belirtilmiş. Teklifin içeriğini açıklayan MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, kanunda öngörülen hususları şöyle sıraladı:“Türkiye’den günlük erişimi 500 binden fazla olan, yurtiçi ve yurtdışı merkezli sosyal ağ sağlayıcılarına Türkiye’de temsilcilik açma ve temsilcilik bulundurma zorunluluğu getirilmekte, sunmuş oldukları hizmetten yararlanmak isteyenlerden Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası isteme zorunluluğu getirilerek Türkiye’de sahte hesap açılmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan kimlik numaralarının Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında korunması öngörülürken, yaptırımlara uymayan sosyal ağ sağlayıcılarına ağır idari para cezaları uygulanması da teklifimizde yer almaktadır.”
MHP’nin bu teklifinin kanunlaşması için AK Parti milletvekillerin de desteklemesi gerekiyor.
Paylaş