Paylaş
Muhalefet öyle işkembe-i kübradan sallamaz, milletin hayrına yapılan işlere kara çalmaz, hizmetlere mani olmaz, iftira atmaz, hakaret etmez, hemen herkesin görmekte olduğu şeyleri inkâr etmez.
Bunları yaparsa, kendi inandırıcılığını ve ciddiyetini ve halkın ona olan güvenini kaybeder, daha açık ifadesiyle lafı yalama yapar.
Bizdeki muhalefet, İttihat ve Terakki’den tevarüsle yıkıcı, karalayıcı, imha edici, inkârcı, mani olucu ve hepsinden önemlisi ayrıştırıcı bir geleneğe sahiptir. Bu durum, o gün bugündür öyle gelmiş böyle gitmektedir.
Dolayısıyla iktidarı yıpratıcı, silkeleyici ve hatta düşürücü yani sonuç alıcı muhalefet yapılmamış olur.
Bu yüzden olsa gerektir ki muhalefet, kendi içinde debelenip duruyor. Kabuğunu kırıp asla dışarıya nüfuz edemiyor.
Bakınız: AK Parti 18 yıldır iktidarda, CHP onca seçimi kaybetmesine rağmen hâlâ yüzde 20’ler bandında. Bu 18 sene esnasında sen nasıl bir muhalefet yaptın da iktidarı silkeleyemedin ve hâlâ iktidar ümidi olamadın, demezler mi insana? Muhalefet sorumsuz davranıp iktidarı haksız yere karaladığında, iktidarın yanlış yaptığında yaptığı haklı eleştiri bile havada kalıyor.
Hep yalan söyleyenin doğru sözüne de itibar edilmeyeceği gibi. Muhalefet yapmak, iktidar olma kadar ciddi ve sorumluluk gerektiren bir iştir ama...
Ülkenin hayati çıkarlarının söz konusu olduğu milli konularda, değil muhalefet, yalpa yapmak bile halkın nefretini celp eder.
Almanya’ya gidip “Türkiye’ye gitmeyin, orada can güvenliği yok!” demek muhalefet ağzı olabilir mi? Olursa, bu kimin işine yarar?
Muhalefet yapmak ülkenin batması için dua etmek midir?
Ama gelin görün ki yandaşlığın daniskasını yapan bir kısım yazar-çizer takımı, muhalefet yapmak adına arzi ve semavi musibetlerden, felaketlerden bile medet ummaktadır.
Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi “vatan yansa, ateşinde ısınacak kadar gözleri kararmış bu güruhun” muhalefetine rağmen bunca hizmetler başarılabilmiş.
“PYD-YPG (PKK) terör örgütü değildir”, “PYD-YPG bize saldırmaz”, “Suriye’de ne işimiz var?”, “Suriye’ye madem girdiniz, orada kalın, daha ileri gitmeyin!”, “S-400’leri niye aldık? Irak, İran mı bize saldıracak? Yunanistan’la mı kavga edeceğiz?”, “Doğu Akdeniz’de, Libya’da ne işimiz var?” deyip ardından,“Herkes Doğu Akdeniz’de, bir Türkiye yok!”, “Şehir hastaneleri israftır, ne lüzumu var?” deyip ardından, “Bu hastanelere kim karşı olabilir, hastaneye laf mı söylenir, hastane gibi güzel bir hizmet olur mu?”, “Şehir hastanesi dediğin ne ki? İşte bizim belediye başkanımız Adana’da 1000 yataklı bir hastane kurdu, hem de kırk beş gün içinde”, “Görüyorsunuz, bir belediye başkanının yaptığını, devasa Cumhurbaşkanlığı yapamıyor, beceriksizlik bu kadar olur, yaptıklarını da yüzüne gözüne bulaştırıyorlar!”, “Türkiye, Irak ve Suriye’deki terör örgütlerine silah yardımı yapıyor. IŞİD militanları Türkiye üzerinden Irak’a ve Suriye’ye gönderiliyor. Yurtdışında yaralanan IŞİD militanları, Türkiye’de tedavi ettirilip tekrar geri gönderiliyor”, “MİT TIR’larıyla terör örgütlerine silah gönderiliyordu”... Ve hepsine tüy diken şu cümle: “Sözde Cumhurbaşkanı!”
Bunları söyleyen bir muhalefet lideri, inandırıcı olabilir mi? Olmadığı, olamadığı, yüzde 20’ler bandında patinaj yapmaktan belli değil mi?
O yüzde yirmilik kesim de bu lafları eden liderlerine değil, liderlerine rağmen kişilikleriyle bütünleşmiş partilerine, CHP’ye oy veriyor.
Ebedi muhalefette kalabilmek için muhalefet yapmak ancak bu kadar olur!
Paylaş