Paylaş
Azerbaycan henüz çiçeği burnunda bir devletti. Bağımsız devlet olarak, tüm kurum ve kuruluşlarını kuvveden fiile çıkarmaya çalışırken, diğer bir deyişle, ülkesini savunmada bile yeterli donanıma ve eğitimli askere sahip değilken, Rusya destekli Ermenistan’ın saldırısına uğradı. Rusya’nın güdümündeki (aynı safta birlikte savaştığı) Ermenistan, Türk yurdu olan Karabağ’ı işgal etti, binlerce Türk’ü şehit ederek, on binlerce Türk evladını evinden yurdundan kopararak mülteci durumuna düşürdü.
Beş bile değil, yalnızca üç ülke; (ABD, Rusya ve Fransa) dünyadan büyük olduğundan, onlar da sırf Müslüman olduğu için haklının yanında yer almayıp zalimin (kendileri gibi Hıristiyan olan) Ermenistan’ın zulümlerine ortak oldular.
Zira zulme rıza zulümdür.
Azerbaycan otuz yıldır bu acıyla yaşadı. Zalimlerden boş yere adalet beklediklerini ve yapılması gereken tek şeyin, kendi göbeklerini kendilerinin kesmek olduğunu anladılar.
Bu süre esnasında Türkiye ile el ele vererek iki devlet-tek millet olmanın gereğini yaptılar.
Ermenistan ise bu süre zarfında ağababalarının desteğine güvendi ve büyük bir gaflet içinde zulmün payidar olacağını vehmetti. Kendi halkına bile sefalet hayatı yaşattı. Binlerce vatandaşı Türkiye’ye gelip aş ve iş dileniyor.
Soros’a bağlı yeni Ermeni yönetimi, onursuzluklarına bir yenisini eklemek için Azerbaycan’a saldırdı.
Ocağın kızıştığını gören Azerbaycan’a onca yıldır beklediği fırsat doğmuştu.
İşgal altındaki topraklarını kurtarmak için 40 gün boyunca savaştı. Bu müddet esnasında defalarca ateşkes ilan edildi lakin Ermenistan hepsini ihlal etti. Bu yetmezmiş gibi, erkekçe dövüşten kaçarak sivil yerleşim yerlerini füzelerle bombaladı.
Azerbaycan, işgal altındaki topraklarının dörtte birini kurtarmışken, Ermenistan, Rusya’nın da teşvikiyle yenilgiyi kabul ettiğini duyurdu.
İşgal topraklarından çıkmak ve onları Azerbaycan’a teslim etmek şartıyla (belli bir takvime göre) bir anlaşma imzalandı. Ermenistan için hezimet, Azerbaycan için zafer olan bu anlaşmayı üç devlet yetkilisi imzaladı. (Rusya, Azerbaycan, Ermenistan)
Daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan Ermenistan cibilliyetinin gereğini yaptı ve boşaltması gereken Kelbecer rayonunu, evleri ve ormanlarıyla ateşe verdi.
Ermenistan bir yandan bu kepazelikleri sergilerken, diğer yandan da Rusya aracılığıyla şehirleri boşaltmak için ek süre talebinde bulundu. (Biraz daha yıkıp yıkayım demek istiyor herhalde!)
Azerbaycan da kabul etti. Her kaptan içindeki sızıyor ama gelin görün ki dünya efkâr-ı umumiyesi, ne o alçaklıkları ve ne de bu alicenaplığı görüyor.
Dikkat edilirse burada nazım rolü, Rusya ile Türkiye oynuyor. Zira her iki ülke, barış gücü askerlerini Azerbaycan’ın belirleyeceği yerlere konuşlandırmak üzere anlaştı.
Türkiye açısından tarih yeniden yazılıyor. Türk askeri, tıpkı bir asır (102 yıl) öncesinde olduğu gibi yeniden Azerbaycan topraklarına giriyor.
Rusya ise, tam da Ermenistan’ı elinden kaçırmakta olduğu bir anda -ki böylece güney kanadından büsbütün kuşatılmış olacaktı- çok iyi bir manevra ile yeniden eski arka bahçesine kavuştu.
Bundan böyle başta Ermenistan olmak üzere, hiç kimse Azerbaycan’a “Gözünün üstün kaşın var” diye hesap sormayacak, soramayacak.
Zira kapı gibi Türkiye Cumhuriyeti, her şeyi ile Azeri Türk kardeşlerinin yanındadır ve olmaya devam edecektir.
Paylaş