Paylaş
Attilâ İlhan bu ülkede yüzde 10 oranında hain olduğunu söylemişti, eksik söylemiş; o rakamın birkaç misli kadar da kullanışlı tip var bu ülkede. Kullanılmaya elverişli tipler de iki sınıf; birincileri, birileri adına çalışan tiplerdir. Bunlar kullanıcılar yönleriyle haindir; ikincileri ise serapa kullanılan, gafletten öte ahmak tiplerdir ve mebzul (bol) miktarda vardırlar.
Özendiğimiz ve onlar gibi olmak için can attığımız Batılı ülkelerdeki polisin, kendi vatandaşlarına karşı davranışını görüyoruz. Onların uyguladığı şiddet demokrasi gereği oluyor, bizde ise, bazı siyasetçilerin ya da kimi gazetecilerin içeride olmasını demokrasinin olmayışına bağlıyoruz.
Bu durum şuna benziyor; bu ülkede sağdaki (iktidarda ya da muhalefette fark etmiyor) bir partinin lehinde yazı yazıyorsanız yalaka ve yandaş oluyorsunuz, sözde soldaki partilerden birinin lehine yazı yazdığınızda da özgürlükçü, aydın, ilerici yazar oluyorsunuz.
Kimse muhakeme ederken ve hüküm verirken şunu sormuyor; bu ülkede şu kadar siyasetçi, bu kadar gazeteci ve yazar var, bunların hepsi dışarıda ve işlerinin güçlerinin başındalar.
Bu ülkede hiç kimse, siyasetçi veya gazeteci-yazar olduğundan dolayı içeride değil, suç işledikleri için içerideler. Hiçbir meslek sahibinin olmadığı gibi, siyasetçilerle gazetecilerin de suç işledikleri takdirde, içeri girmeme lüksü yok.
Yine bu ülkede birileri hasbelkader milletvekili oldular ve dokunulmazlıkları var diye kendilerini layüsel (dokunulamaz) zannediyor. Halbuki hukuk önünde hiç kimse dokunulamaz değildir.
Bu absürt düşünceyle yetinseler bir derece; bundan da vahimi, kendilerini dokunulmaz olduğunu ve kendilerinin ise herkese dokunabileceklerini ve hatta ısırıp yumruk atabileceklerini vehmediyorlar.
İşte dünün HDP’li, bugünün ise HDP’nin yedeği olan bir partinin (DBP) milletvekili olan Saliha Aydeniz, PKK’yı desteklemek için katıldığı izinsiz gösteride bir polis memurunu yumrukladı.
Bu milletvekili bozuntusu, bu iğrenç hareketi Amerika’da veya Almanya’da yapabilir mi? Yapmaya kalksa, bu soysuzluğun bedelini o anda canıyla ödettirmezler mi?
Evet, bizde demokrasi, hürriyet, insan hakları yok ve diktatörlük var; var ki polisi ısırabiliyor ve yumruklayabiliyoruz.
Dağın içimizdeki yansıması olan bu tipler milletvekili geçiniyor ve mazbatayı alabilmek için de Meclis kürsüsünde, bu ülkenin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü (!) için çalışacaklarına ‘yemin!’ ediyorlar.
Düpedüz 84 milyonun aklıyla alay ediyorlar.
TBMM derhal görevini yapmalı; bu tiplerin dokunulmazlıkları kaldırılıp milletvekillikleri düşürülmeli ve yargı önüne çıkarılmalılardır.
Mahut tipler belli k, dağa çıkacaklarına yanlış yere, Meclis’e gelmişler. Nitekim bundan önceki bir diğeri de dağdaki sevgilisiyle poz vermiş ve ardından sırra kadem basmıştı.
Bütün bu aşağılık hallerden daha korkuncu ise, muhalefet partilerinin dilsiz şeytan misali sessizliğe gömülmeleridir.
Kör bir inatla Erdoğan düşmanlığı, bunlara varlıklarını inkâr ettiriyor ve kendi ayaklarına sıktırıyor.
Bunlar daha muhalefetteyken böyle, Allah saklasın yarın iktidar olduklarında HDP bunları parmağında oynatmakla kalmayacak, her birisini kendilerine oyuncak yapıp kendileri dağın, dağ ABD’nin, ABD ise şeytanın oyuncağı olarak bu trajedi sahnelenecek.
Bugünden tezi yok, neon gazıyla gökyüzüne ‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!’ yazalım ve onu sürekli okuyup gereğini yapalım!
Aksi halde yarın çok geç olur!
Paylaş