Paylaş
Ayasofya hakkında bilen de konuşuyor, bilmeyen de. Üstelik her konuşan, Ayasofya gerçeğinden ziyade kendi meşrebi ve mezhebi neyi gerektiriyorsa, onları doğru kabul edip öylece dillendiriyor.
Konstantiniyye’nin (İstanbul) fethi öyle sıradan bir olay değildir, zira onun fethiyle bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmıştır.
Peygamber efendimizin müjdesi istikametinde İstanbul İslam orduları tarafından birkaç kez kuşatılmış, lakin fetih Osmanlı hakanı 2. Mehmet’e (Fatih Sultan Mehmet) nasip olmuştur.
Nitekim tazimle huzuruna vardığımız Eyüp Sultan (Eba Eyyeb el Ensari) hazretleri de Peygamberimizin ashabından olup o ilerlemiş yaşına rağmen Peygamber müjdesine nail olabilmek için, Emevi ordusuyla İstanbul kapılarına kadar gelebilmiş ve oracıkta şehadet şerbetini içmişti.
Ayasofya konusu, asla siyaset malzemesi yapılmamalıdır. Zira hem fetih ve hem bağımsızlık, Türk’ün ezel kadar eski, ebed kadar yeni vazgeçilmez davasıdır.
Fethi ‘işgal’ olarak anlayan zihniyete yazıklar olsun! Ki o zihniyet ‘ila-yi kelimetullah’tan (Allah’ın isminin ve dininin yüceltilip yaygınlaştırılması için gösterilen gayret) ne anlar?
Bu seneki fetih kutlamalarında Ayasofya’da Fetih Suresi okunması “Ayasofya yeniden camiye mi dönüştürülüyor?” diye bazılarını rahatsız etmişe benziyor.
Fatih Sultan Mehmet’in ‘kılıç hakkı’ olan Ayasofya, mülk-i şahaneye geçmesiyle birlikte camiye çevrildi ve Sultan, mabedi cami olarak vakfetti. Malum, vakıflar vakıf amacı dışında kullanılamaz.
Cumhuriyet döneminde de mezkûr yer tapuda ‘Ayasofya camii kebiri’ olarak tescillidir.
Ve bu öyle sıradan bir tapu değildir; ebed müddet devletimizin egemenlik tapusudur. O egemenlik de millete ait olduğuna göre, Yunanistan’ın veya diğerlerinin dediği değil, Türk milleti ne diyorsa o olacaktır.
Türk milleti temsilcilerini seçip Ankara’ya gönderdiğine göre, Ankara hükümetinin egemenlik hakkını kullanıp Ayasofya’yı asli hüviyetine çevirmesinden, yani cami olarak açmasından daha tabii ne olabilir?
Bir kısım uğursuz ağızların “Ayasofya müze kalsın ve hatta Sultanahmet Camisi de müze yapılsın”, içimizden gözüken birilerinin de “Ortak sembollerimiz sıkıştığınızda kullanacağınız bir kart değildir” demeleri, kendi cibilliyetlerini ortaya koymaktan başkaca bir mana ifade etmez.
Ayol! Sıkışan, kendine yetmeyen, dışarıya avuç açan, dışarıdan talimat alan sizin gibiler başta olmak üzere, tüm dünyaya meydan okurcasına, yine sizin tabirinizle söyleyelim, ‘rest’ çekip Ayasofya’yı camiye çevrilebilir mi?
Bakınız, Ayasofya ibadete açılacak ve sizler, şer ortaklarınızla birlikte tüm kirli çamaşırlarınızla onun mahzenlerinde yakalanacaksınız!
Aklınızı örten hırsınızı bir anlık kenara koyun ve bir düşünün: Sizler tüm bu yaptıklarınızla tarihe nasıl geçeceksiniz? Nasıl anılacaksınız?
Biz affetsek bile tarih sizleri
affedecek mi?
Paylaş