Paylaş
Bu hayale göre; 2023 seçimleri sonucunda cumhurbaşkanını çıkardılar, bu yetmedi, TBMM’nin de 5’te üçünü yani 400 milletvekilini çıkararak Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğu elde ettiler. Dereyi görmeden paçayı sıyırıp anayasa taslaklarını millete sundular.
Sözde yapmak istedikleri; dünyada eşi benzeri olmayan, kerametleri kendilerinden menkul olan ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ miş. O kadar çok ebenin olduğu yerde, çocuğun sakat doğacağı belliydi.
Doğrusu bu denli kötürüm olabileceğini biz bile düşünemezdik.
Sisteme (gerçekte sistemsizliğe, kaosa) bakar mısınız; halkın oylarıyla seçilen cumhurbaşkanı sembolik yetki kullanabilecek. İnsanlık tarihi boyunca, böyle bir yönetim şekli görülmedi, görülmez de. Zira mevzubahis olan demokrasi ise, halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanları sembolik yetki kullanamazlar.
Bu durum, her şeyden önce halka, halkın iradesine saygısızlıktır, hakarettir.
Bu millet, demokrasi tarihi boyunca ikili, üçlü koalisyonlardan neler çektiğini bilmiyor mu? Utanmadan kalkmış, altılı, yedili koalisyonları (kaosu-kargaşayı) millete dayatmaya çalışıyorlar.
‘Yedi başlı ejderha’nın olduğu yerde huzurdan, yönetimde istikrardan, kalkınmadan bahsedilebilir mi?
Kaotik malum masanın yaptığı anayasanın tipik özelliği, vesayeti yeniden hortlatacak maddeleri ihtiva etmesi ve halka ve halkın seçtiğine güvensizlik duyulmasıdır.
Mahut taslağa göre; cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilecek lakin ondaki ‘başkomutanlık’ sıfatı geri alınacaktır. Dolayısıyla böyle bir cumhurbaşkanı ne yurtdışına asker göndermeye ve ne de ‘Türk Silahlı Kuvvetlerini kullanmaya’ yetkili olacak.
Bakınız, dünkü vesayet kafası ne ise, bugünkü de aynıdır. Dün, 61 Anayasası yapılırken, cumhurbaşkanını halka seçtirebilir miyiz diye tartışılmış; İnönü: ‘Cumhurbaşkanını halka seçtirelim de, Atatürk’ün makamına ters bir insanı mı oturtalım?’ diyerek, kestirip atmıştı.
Demek ki, bu kafaya göre, cumhurbaşkanlığı makamı, birileri tarafından birilerinin oturtulması gereken bir yer. Öyle halkın seçmesiyle doldurulacak bir makam değil!
Bugün ise, Sayın Erdoğan’ın halka verdiği bu yetkiyi, geri almaktan korkuyorlar ama onun yetkilerini budayarak halktan intikam almaya çalışıyorlar.
Bir kere milletin seçtiğini yetkisiz kılmak veya ona, sembolik yetkiler vermek, millete güvenmemenin ve milletle alay etmenin ta kendisidir.
Ve bu durumun, demokrasiyle (halkın idaresiyle) uzaktan ve yakından bir ilgisi yoktur ve olamaz.
Malum kafa, sittin senedir, vesayetle bu milletin ensesinde boza pişirdi; sürekli milletin seçtiklerini istiskal etti. Ya görevden aldı, ya siyasetten uzaklaştırdı ya da darağaçlarında sallandırdı.
Bu kafa, seneler senesi dipçikle sindirdiği bu milletin boyun eğmesinden, ses çıkarmamasından cesaret aldı.
Ama bu milletin sabır taşı çatladı; 15 Temmuz 2016 şahlanışı ile ‘Yeter!’ diyerek vesayeti ayaklarının altına aldı.
Artık yedi başlı ejderha da gelse onu ayaklar altından çekip çıkaramaz!
Paylaş