SON beş yıldır Ankara eğlence ve sosyal hayatında yaşanan değişim, her geçen gün daha da belirginleşiyor. AKP’nin iktidarda olduğu dönemin ürünü olan bu değişimden en son nasibini alanlar ise spor kulüplerinin lokalleri.
İçişleri Bakanlığı, bir yönetmelik değişikliği yaptı ve "Mart ayı sonundan itibaren spor kulüplerinin sosyal amaçlı tesisleriyle lokallerinde alkollü içki kullanamazsınız" dedi. Haber, Ankara sosyal hayatında önemli yer tutan spor kulübü sosyal tesislerine bomba gibi düştü. Şok etkisi yarattı. Gerekçe, spor ve alkolün birlikte olamayacağı.
Bu karardan Ankara eğlence ve sosyal hayatında önemli rol oynayan pek çok mekan etkilenecek. İlk akla gelenler, özellikle gençlerin rağbet ettiği, yaz sezonunda oldukça hareketli geçiren Gençlerbirliği Tesisleri içindeki Avenue, Ankara cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin vazgeçilmez mekanı Atlıspor Kulübü, 19 Mayıs içindeki Ankara Tenis Kulübü.
Spor kulübü lokalleri meyhane değildir. Lokallere genel kurul üyeleri, kulüp yöneticileri ve o kulübün sempatizanları gider. Oraya gitmenin amacı hem sosyal bir ortamı paylaşmak, hem de lokale, dolayısıyla da kulübe gelir sağlamaktır. Sporcular orada alkol tüketemezler. Hele hele kendi yöneticilerinin olduğu bir ortamda bunu düşünmeye bile cüret edemezler. Zaten alkol alacak sporcuyu da, kulüp içinde alkolü yasaklayarak engelleyemezsiniz. Üstelik böyle yerlerde alkollü içki tüketimine yasak getirmek, dillerden düşürülmeyen Avrupa Birliği normlarına da son derece aykırıdır. Ankara Başkent olduktan sonra yaklaşık 80 yıl boyunca batı kültürünün ön planda olduğu bir yapılanmayla gelişti. Ama bu kararla, toplumun birçok kesiminde olduğu gibi, Ankara eğlence ve gece hayatında da yaşanan endişelerin, korkuların hiç de yersiz olmadığı bir kez daha kanıtlandı. Umarım sağduyu hakim olur ve bu karar yeniden gözden geçirilir.
Yeşilçam’ı seviyorsanız, bu siteye tıklayın
EĞER Türk Sineması’ndan bir parça hoşlanıyorsanız, televizyonda zap yaparken, defalarca izlediğiniz bir Türk filmi gördüğünüz zaman hala bir an durup ona takılıyorsanız o zaman mutlaka www.yesilcam.gen.tr adlı internet sitesine bir göz atın. Türk sineması üzerine hazırlanmış en detaylı çalışmayı bu sitede bulabilirsiniz. Benim bu siteyi bu köşeye taşımamın sebebi ise, bu müthiş çalışmayı yapan kişinin bir Ankaralı olması; Erhan Işık.
Yaklaşık 10 yıl önce tanıdığım bilgisayar teknisyeni Erhan Işık, tam anlamıyla bir sinema tutkunu. Hatta onunki tutkudan da öte. Hayatının son 25 yılını sinemaya, dolayısıyla da Yeşilçam’a adamış. Bütün bu birikimlerini de şimdi www.yesilcam.gen.tr adlı sitesinden, sinema tutkunlarıyla paylaşıyor. 1914 yılında çekilen Türk sinema tarihinin ilk filmi Ayastefanos’daki Rus Abidesinin Yıkılışı’ndan bu güne kadar çekilen yaklaşık 7 bin film, yapımcılar, yönetmenler, oyuncular, hatta figüranlara kadar ne ararsanız var. Hem de her türlü ayrıntısına varıncaya kadar. Siteyi gezmek hem çok eğlenceli, hem de çok bilgilendirici.
Erhan Işık’ın asıl ideali ise 1950’den önce çekilmiş ve kaybolmuş Türk filmlerini bulup gün ışığına çıkarmak. Bütün Anadolu’yu karış karış gezip, filmlerin kaybolmuş kopyalarını bulmak. Ve bunların sonunda da yurt dışında örnekleri bulunan bir dijital sinema kütüphanesini Ankara’ya kazandırabilmek. Ben ondaki bu azim ve inançla bunu başarabileceğini düşünüyorum. Tabii bakanlık ve üniversiteler, şimdiye kadar vermedikleri desteği esirgemeye devam etmezlerse.
Patroniçe memur aşkı bitti
PET Holding’in patronu Güntekin Köksal’ın kızı Zeynep’le, Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal’ın, devlet hastanesinde doktorluk yapan oğlu Murat arasındaki aşk, "Kızıl milyardere memur damat" başlığıyla haber olmuştu. Zeynep Köksal, güzelliğiyle olduğu kadar varisi olduğu servetiyle de Ankara’nın dikkat çeken bekarları arasındaydı. Ancak yaklaşık iki ay önce başlayan bu aşk, ne yazık ki çok uzun ömürlü olmadı. Zeynep Köksal ve Murat Haberal’ın ilişkileri henüz olgunlaşma aşamasındayken sonlandı. Bu durum en çok da kızının mürüvvetini görmeyi bekleyen Zeynep Hanım’ın annesi Pınar Köksal’ı üzmüş.