ASLA almayacaklar, belki alırlar, yok yok bunlar bizimle oyun oynuyor, zaten böyle gireceksek hiç girmeyelim, bizi kullanıyorlar ve daha niceleri...
Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Avrupa Birliği lafı geçince herhangi bir şekilde fikir beyan etmeyen yok. Ama unuttuğumuz bir şey var; fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmak lazım.
Her gün on binlerce kişinin geçtiği Tunalı Hilmi’nin tam ortasında, mağazaların arasında, dükkanla ofis karışımı bir mekan var. Tabelasında, AB’nin mavi zemin üzerine sarı yıldızlardan oluşan bayrağının yanında Avrupa Birliği Bilgi Merkezi yazıyor. Ve bu merkezin tek amacı, Avrupa Birliği ile ilgili aklınıza gelen her tür soruya cevap bulabilmek. Direktörlüğünü gazeteci Nazlan Ertan’ın yaptığı, mümkün olduğu kadar bürokratik görüntüden uzak tutulmaya çalışılarak dekore edilmiş bu merkezde üç AB uzmanı görev yapıyor. Amaç, aşırı derecede yaşanan bilgi kirliliğini bir ölçüde olsun giderebilmek. AB ile ilgili tanıtıcı yayınların tamamına ücretsiz olarak ulaşmak mümkün. Ayrıca halkın kullanımına açık bilgisayarlar da mevcut.
Bu merkezden en çok faydalananların başında kadınlar geliyor. AB ile birlikte ne tür yeni haklara kavuşacaklarını merak ediyorlar. Onları gençler izliyor. Burs ve eğitim konusunda AB ülkelerinden nasıl faydalanabileceklerini öğrenmek istiyorlar. Günlük politik olaylardan, yaşadığımız su sıkıntısına kadar her tür soru, merkezde çalışan AB uzmanları tarafından bir şekilde cevaplandırılıyor.
Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Ankara’da yaklaşık bir yıldır hizmet veriyor. Bugüne kadar üç bin civarında kişi ziyaret etmiş. Gündemimizi bu kadar çok meşgul eden bir konuda bana bu rakam biraz az gibi geldi. Eğer girmek için can attığımız, siyasi ve ekonomik her türlü fedakarlığa katlandığımız şu Avrupa Birliği, benim hayatıma acaba ne katabilir diye düşünüyorsanız, korkmayın bir girin bu merkeze. Aklınıza gelenleri sorun. Bir kaybınız olmaz. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği bir ütopya bile olsa biz zaten Avrupa Birliği’ne üye olabilme ihtimalimizi seviyoruz.
Yerli Kenzo
KENZO, dünyaca ünlü bir Japon modacı. En önemli özelliklerinden birisi, Japonların kültürel motiflerini kreasyonlarına taşıyor olması. Ahmet Özceyhan, Ankaralı bir modacı. Tasarımlarında Türk motif ve çizgilerini ön plana çıkartıyor. Ankara’daki yabancı diplomat eşleri tarafından da büyük ilgi görüyor. Aralarında ABD Sefiresi Margo Squire, İngiltere Sefiresi Caroline Baird, İspanyol Sefiresi Yolanda Garci Del Nero, Hindistan Sefiresi Chitra Narayanan ve bir önceki Yunanistan Sefiresi Athena Yennimata’nın da bulunduğu çok sayıda diplomatın gardırobunda, Özceyhan’ın kreasyonları yer alıyor. Ankara’da "Sefirelerin modacısı" olarak tanınıyor. Özceyhan, 50 yıla yaklaşan meslek yaşamını büyük bölümünü, geleneksel Türk motif ve çizgilerini çağdaş bir sentezle sunmak için harcamış. Sivas’tan bir kapı işlemesi, Mardin’den bir taş işçiliği, Topkapı Sarayı’ndan bir lale deseni ya da Konya’dan bir duvar süsünü, altın ve gümüş sırmayla kumaşların üzerine işliyor. Mesleğinin olgunluk zamanını yaşadığı bu dönemde, yarım asra yakın bir süredir harcadığı emeğin karşılığını alıyor. Bizim kültürümüz, motiflerimiz ve çizgilerimiz de, yabancı sefirelerin üzerinde bütün dünyaya tanıtılmış oluyor.