Dolayısıyla yaptığı müdahaleninin ardından Bosnalı futbolcuya çıkan kırmızı kart doğru. Tabii ki bu pozisyonda alışılagelmiş VAR’a bırakma dürtüsü devreye girdi Ali Şansalan tarafından. Bu tutum hakemlerimizde içgüdüsel bir hal almış. Asıl ilginç olan Ali Şansalan’ın bu pozisyonu görüp faul çaldıktan sonra Visca’yı sadece uyarı ile geçiştirmesiydi.
MASUAKU’YA SARI DOĞRU
15. dakikada Masuaku’nun yaptığı müdahalede Trabzon kırmızı kart bekledi ama Beşiktaşlı oyuncunun topuk kısmı zemine basıyor. Bu durum kart uygulamasında bir kriter olduğu için sarı kart doğru. İlk yarının uzatma dakikalarında Savic’in İmmobile ile mücadelesinde; evet Savic’in hafif bir çekmesi var ama aynı zamanda İmmobile de geriye doğru gidiyor. Bu pozisyonda hakemin kararına saygı duyulmalı. Ben de devam kararını destekliyorum.
NE PENALTI NE DE ALDATMA
58. dakikada uzaktan Mendy’nin eline gelen topta Beşiktaşlı futbolcular penaltı bekledi ama el doğal konumda ve kapalı devam kararı doğru. 85. dakikada Masuaku’nun ceza sahası içinde yerde kaldığı pozisyonda ne penaltı var ne de aldatma var. Masuaku rakibine takılıp düşüyor. Ali Şansalan’ın sakatlıktan dolayı oyunu durdurma yeri ve zamanını, bir de Beşiktaş’ın avantajını kesip faule döndüğü pozisyonları izlemesini tavsiye ediyorum.
AFAKi BiLGiLER SON BULMALI
Ayrıca bu beyin sarsıntısı ile ilgili kimin karar verdiğini, oyuncu değişikliği +1 olup olmadığını bildirilmesinin Futbol Disiplin Talimatı’nda detayları ile acilen yer alması gerekir. Bunun akabinde kulüplerin de bilgilendirilmesi gerekir. Çünkü şu anda afaki bilgiler konuşulmakta. Bunlar bitmeli.
Fenerbahçe geçen hafta Rizespor karşısındaki onbiri ile Alanyaspor maçında sahada yer aldı. Üçüncü bölgede başarılı bir pres uygulayan sarı lacivertlilere karşı Alanyaspor’un, beceremediği geriden pas ile çıkma isteği, ev sahibinin ilk 10 dakikada 3 tehlikeli pozisyon yakalamasına sebep oldu. Alanyaspor yapamadığı işi yapmakta ısrar etti. Gol yemek için ısrar etti adeta. Farioli ile başlayan Fatih Tekke ile devam eden geriden pas ile çıkma isteği büyük risk barındırıyor, özellikle ön alan baskısı uygulayan Fenerbahçe gibi takımlara karşı. Fenerbahçe’de Szymanski, Fred ve İsmail dengeli ideale yakın bir orta saha görüntüsü veriyor. Yeni transfer Sofyan Amrabat’ın da eklenmesiyle takımın pres gücü daha da artacak.
ÇAĞLAR GÖZ AÇTIRMADI
Alanyaspor geriden çıkamadığı bazı bölümlerde uzun toplara başvurdu ama bu sefer de Çağlar her defasında Serdar Dursun’a üstünlük kurdu. İlk yarının sonlarında Tadic-Dzeko iş birliği sonucu Dzeko’nun ustalık eseri soğukkanlı bitiriciliği, Fenerbahçe’nin devreyi 1-0 önde kapatmasını sağladı. Bu gol aslında çalışılmış, örneğini geçen haftalarda gördüğümüz kanattan merkeze, merkezden tekrar tek topla kanada ve Dzeko’nun tekrardan ceza sahası içerisinde merkeze Tadic’e göndermesi ve Tadic’in son vuruşu...
HER AN GOL YiYECEKMiŞ GiBi
İkinci yarıya Fenerbahçe, daha durgun bir başlangıç yaptı ve topu Alanyaspor’a bıraktı. Gole ihtiyacı olan Alanyaspor biraz daha ileriye çıkıp kanatları kullanarak dikine çıkışlar ve uzun toplarla tehlike yaratmaya çalıştı. Aslında Fenerbahçe sanki her an gol yiyecekmiş sinyalleri verirken risk almaya başlarken Cordova‘nın kaçırdığı daha doğrusu Livakovic’in kurtardığı pozisyonda skor 1-1’e gelecekken, hemen akabinde Livakovic’in uzun degajında Tadic benzer bir pozisyonda akıl ve profesyonellik kokan vuruşuyla farkı 2’ye çıkardı.
DZEKO MAÇI BiTiRDi
Hemen 2 dakika sonrasında İrfan’ın asistinde din Dzeko’nun golü gelince de maç koptu. Fenerbahçe tıpkı geçen hafta Rize deplasmanında olduğu gibi bir anda parlayıp skoru yakaladı ve 3 puanı hanesine yazdırdı.
Osayi-Samuel ve Ferdi Kadıoğlu’nun takıma kattığı güç Fenerbahçe’nin kanat organizasyonlarında yadsınamaz bir gerçekti. Sakatlanan Osayi-Samuel ve takımdan ayrılan Ferdi’nin yerlerine Mert Müldür ile Jayden Oosterwolde’yi tercih eden Jose Mourinho, forvet tercihini ise Edin Dzeko’dan yana kullanarak, geçen hafta bu oyuncuyla yan yana oynattığı Youssef En-Nesyri’yi yedek oturtu. Fenerbahçe için bir başka gerçek; Fred varsa İsmail Yüksek daha rahat oluyor, Sebastian Szymanski de daha hareketli oynuyor. Fenerbahçe ilk yarıda tempolu oynarken, bunda Fred’in bir sağda, bir solda olmasının büyük payı vardı. Her ne kadar kaleci hatası olsa da Fred’in ceza alanı dışından attığı şutla 1-0 öne geçen Fenerbahçe, golden sonra hücum presi daha etkili yaptı. İsmail-Fred-Szymanski orta sahası oyunda hakimiyet kurdu. Fenerbahçe, İlhan Palut’un Rizespor’a oynattığı derli toplu oyuna müsaade etmedi.
DZEKO’UN GOLÜ ÇOK ŞIKTI
Fenerbahçe ilk yarıda ön alan presini iyi yapmasına karşın üçüncü bölgedeki tercihleri sorun olmaya devam ediyor. İkinci yarıda Fred farkıyla tam bir gol yağmuruna şahit olduk. İlk devrenin durgun ismi Edin Dzeko dar açıdan son derece şık bir vuruşla farkı 2’ye çıkardı. Bu golden sonra Rizespor’un arka tarafta bıraktığı boşlukları çok iyi değerlendiren Fenerbahçe’de Fred’in 2 güzel golünü daha izledik. 66. dakikada Alikulov’un talihsiz biçimde kendi kalesine attığı gol de farkı belirleyen vuruş oldu.
MAÇIN 5-0 BiTMESi HAKEMiN HATALARINI ÖRTER Mi
Hakem Turgut Doman’ın 3. haftada 3. maçıydı. Sanırsın ki harika performans gösteriyor da MHK üst üste 3 hafta görev veriyor. Gerçek şu ki, MHK bazı hakemlere maç vermemek uğruna, kadro sıkışıklığından, performansları hiçe sayarcasına bazı hakemleri üst üste maçlara atıyor. Aynı sıkıntı VAR odasında da yaşanıyor. Doman özellikle ilk yarı çok kötü yönetim gösterdi. Disiplin cezaları saç baş yoldurttu. Anlamsız gösterdiği sarı kartlar ve göstermesi gereken yerlerde göstermemesi, ceza sahasında hemen her şeyi VAR’a bırakması gerçekten inanılmazdı! Maçın 5-0 bitmesi belki kamuoyu önünde ilk yarıdaki kötü yönetimini örtecek ama bu performansıyla MHK ona 4. haftada da görev verecek mi çok merak ediyorum! Oosterwolde’ye yapılan itmede penaltı verse kimse bir şey diyemez ve penaltı düdüğü çalsaydı ben desteklerdim. Fred’e yapılan dikkatsiz hareket de net penaltı. Madem inanmadım ve kendini yere attığını düşündün, o zaman gereğini yapacaktın! İkinci yarının başında Akintola’nın Djiku’ya darbesine de penaltı verilebilirdi. İlk yarının sonlarında Alikulov’un Dzeko’ya yaptığı sarı kartlık hareket de Turgut Doman tarafından tolere edildi. Aslında en komik olanı, skor 5-0 diye ikinci yarıyı sadece 1 dakika uzatmasıydı.
Süper Kupa’daki 5-0’lık Galatasaray zaferi ve ardından gelen ligdeki Samsunspor galibiyetiyle coşan taraftarlar, takımlarını seyretmek için tribünleri tamamen doldurmuştu. Sahaya çıkan 11’in sürpriz ismi, Arthur Masuaku’nun yerine sol bekte görev yapan yeni transfer Emirhan Topçu idi. Antalyaspor, İmmobile ve Gedson Fernandes’in üst üste hataları sonucunda henüz 23. saniyede golü bularak maça adeta 1-0 önde başladı. Geçen sezonki Beşiktaş ile şimdiki arasındaki fark da bu golden sonra ortaya çıktı. Geriye düşen siyah beyazlılarda, ne sahadaki oyuncularda ne de tribündeki taraftarlarda en ufak bir endişe yoktu.
DEMORALiZE OLMADILAR
· GiOVANNi van Bronckhorst’un öğrencileri hiç demoralize olmadan, son derece iştahlı ve arzulu bir şekilde rakibin üzerine gidip 13. dakikada Ciro İmmobile ile eşitliği yakaladı. Fernando Santos’tan sonra Beşiktaş’ın bu tarz oyununu taraftarlar gerçekten çok özlemiş. 23. dakikada Semih’in sol kanattan adeta söke söke götürüp İmmobile’ye servis yaptığı gol, hazırlanış ve bitiriş açısından çok güzeldi. Sezon boyunca bu sekansı çok izleyeceğimizi şimdiden söyleyebilirim.
SEMiH-iMMOBiLE YILIN iKiLiSi
· SEMiH’in bu performansı ve istikrarı İmmobile gibi kaliteli ve tecrübeli bir santrforu gol kralı yapar. Beşiktaş maç boyu disiplinli ve bilinçli biçimde mücadele etti. Sanki Kartal’ın bir kanadı İmmobile, diğer kanadı Semih, gagası da Rafa Silva idi. Antalyaspor’un 51. dakikada bir kez daha Samudio ile fileleri havalandırması siyah beyazlıların gidişatını yine bozmadı.
RAFA, BASiT AMA ETKiLi
· YiNE olabilecek en iyi reaksiyonu verip, 56. dakikada üçüncü golü bulurken, altında Rafa Silva’nın imzası vardı. Rafa Silva basit ama etkili oynuyor, zoru kolaşlaştırıyor. Beşiktaş bu sezon Semih Kılıçsoy, Ciro İmmobile ve Rafa Silva ile çok farklı. Rakiplerinin üstüne sis misali çökebilecek klasa ve güce sahip. Son bir not olarak şunu da ekleyelim; Beşiktaş’ın bu sezon ev sahibi olduğu maçlarda bol gol izlenir.
Galatasaray kulüp içi yaşanan sorunlarla birlikte ‘son şampiyon’ unvanıyla Hatayspor ile sezonun açılış maçına çıktı. Maç öncesi Zaha’nın kadroya alınmaması, Kerem Aktürkoğlu hakkında ortaya atılan iddialar, İcardi’nin ihtar çekmesi ve kulüpteki köstebek söylentileri kafalarda soru işaretleri bıraktı. Süper Kupa’yı ve dünkü maçı ele alırsak, Galatasaray’ın mental eksiklik yaşadığını gördük.
iLK YARININ YILDIZI TORREiRA
Karşılaşmaya geçen sezon kendi evinde oynadığı maçları hatırlatan bir şekilde başlayan Galatasaray’ın bu üstünlüğünde, Hatayspor’un kendi yarı alanından çıkarken kaptırdığı toplar önemli rol oynadı. Galatasaray geçen sezon kendi evinde bu tür baskı kurduğu maçlarda hemen golü bulan bir takımdı. Golü attığı an rakibinin direncini kırardı. Dün bu süre uzayınca kırılganlık yaşadı. İlk yarıda Galatasaray adına sahanın en iyisi Torreira idi. İkinci yarı öyle bir başladı ki, Galatasaray önce Davinson, sonra Barış ile yüzde yüzlük gol pozisyonlarını kaçırdı. Kaçan bu fırsatların ardından gösterdikleri reaksiyon mental anlamda geçen sezon ile bu sezonki Galatasaray arasındaki farkın göstergesiydi. Golü ararken doğal olarak Hatay’ın istediği pozisyonları verdiler. Bunlardan birinde Abdülkerim ağır kalarak rakibini kaçırınca Hatay golü buldu.
MENTAL ONARIM ŞART
Galatasaray acilen ihtiyacı olan transferleri yapmak zorunda ve bunun üzerine kesinlikle en önemli yapması gereken şey mental onarım. Takımda düşüş var. En büyük düşüş de İcardi, Barış, Abdülkerim ve Ziyech’te. Hatay ilk yarıda yaptığı hataların benzerini tekrarlayınca Galatasaray penaltı kazandı ve İcardi ile beraberlik golünü attı. Galatasaray bu golden sonra geçen sezonki kimliğine kavuştu ve büyük takım reaksiyonu göstererek Batshuayi ile galibiyet golünü buldu.
HAKEM DOMAN iYi MAÇ YÖNETTi
Galatasaray-Hatay maçının hakemi Turgut Doman iyi bir yönetim gösterdi. Tartışmalı pozisyonlar şöyle:
8. dakikada Ziyech’in kaçırdığı golden önce Torreira’nın Massanga’ya faulü vardı; gol olmaması şansıydı. Hatayspor’un golünden önceki penaltı pozisyonunda avantajı oynatması doğruydu.
Nihayet vaktinde oynanan bir Süper Kupa maçı... Geçmiş sezonun son maçı yeni transferlerle oynandı. Yeni sezon adına takımların bir nevi görücüye çıktığı Olimpiyat Stadı’ndaki Süper Kupa maçı Süper Lig şampiyonu Galatasaray ile Türkiye Kupası şampiyonu Beşiktaş’ı karşı karşıya getirdi. Galatasaray oturmuş bir kadro ile, Beşiktaş üç yeni transferiyle maça başladı. İmmobile bu oyuncular arasında en çok merak edileniydi.
Maç Nelsson’un hediyesi, İmmobile‘nin ‘ben geldim’ demesiyle başladı. 21. saniyede gelen gol sadece iki takımın stratejisini değil maçın hikayesini bile değiştirecek bir sekanstı. İlk maç, ilk gol, 20. saniye ve Galatasaray’a karşı...
İlk yarıda her iki takımın özellikle defans hatlarının hazır olmadığını gördük. Galatasaray’da Nelsson, Beşiktaş’ta da Gedson ilk yarı itibariyle en kötüleriydi. Golden sonra oyun Beşiktaş’ın istediği gibi oynanmaya başladı. Gol için üstüne gelen Galatasaray’ın bıraktığı boş alanlara uzun toplar atarak Semih ve İmmobile’ye imkan sağlamaya çalıştı. Beşiktaş ilk yarı itibari ile iki sene önceki Jorge Jesus taktiğini kullanarak defansı öne doğru çıkartıp çizgi defans yaptı. Bu da Galatasaray adına atılan iki golün ofsaytla neticelenmesine sebep oldu. Galatasaray defansı zaman zaman özgüven ile küçük görmeyi karıştırırcasına defans hatalarına imza attı. Sarı kırmızılılar cepten yiyen bir görüntüdeydi. Beşiktaş ise daha istekli ve motiveydi.
BEŞiKTAŞ’IN YENiLERi iYiYDi
İkinci yarı biraz daha hareketli ve pozisyonu başladı. Bu dakikalarda golün geleceği belliydi. Ya Galatasaray’dan ya da Beşiktaş’tan... Kaçan pozisyonlar bunun göstergesiydi. Önce Beşiktaş sonra Galatasaray kaçırdı ve sonra siyah beyazlılar ikinci golü buldu Svensson ile. Beşiktaş’ta Paulista göz doldurdu. Rafa ve İmbomile de isabetli transferler olmuş. Beşiktaş hazır gözüktü. G.Saray ihtiyacı olduğu transferleri acilen yapmalı. İlk golde hata yapan ve kırmızı gören Nelsson belki de son maçını oynamış olabilir.
SANSASYONEL SKOR
Sezon öncesi bu maç Galatasaray’da sıkıntıları görme açısından iyi oldu. Beşiktaş daha doğru, efektif ve istekli oynadı. Galatasaray, bıraktığı yerden geriye gitmiş. Hele son dakikalarda Beşiktaş adeta Galatasaray’ın kontağını kapattı, immobilizer misali ve sansasyonel bir skorla ‘kupa beyi benim’ dedi.
SKOR, HATALARINI ÖRTBAS EDER AMA KARAOĞLAN’I YANILTIR
Sahada darp edildi, travmayı tam olarak atlatamadan lig maçlarında düdük çaldı. Bunu kendi de istedi, gereksiz biçimde. Gerek derbilerde gerekse diğer lig maçlarında kötüden öte performans sergiledi. EURO 2024’ün grup aşamasında 2, son 16 turunda da İngiltere-Slovakya maçında görevlendirildi. Grup aşamalarında rahattı, “Bu bile başarı” dedi ama Türkiye’ye gönderilmeyip son 16’da maç alınca bu sefer neden çeyrek ya da yarı final olmasın diyerek bu müsabakaya çıktı.
HER KOŞULDA MUTLAKA HAKEMiNiN YANINDA
Halil Umut Meler, EURO 2024’te, arkasında güçlü bir kurum (UEFA) olmasının yanı sıra, itiraz edenin olmadığı, hangi kararı verirse versin kabul edildiği bir ortamda maç yönetmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyor. UEFA gibi hakemini koruyup kollayan bir kurumun şartlar ne olursa olsun yanında olacağını bilerek sahaya çıkması, ‘Meler Türkiye Ligi’nde ve UEFA maçlarında neden bu kadar farklı?’ sorusunun cevaplarından birincisi ve en önemlisi. UEFA, hakemine laf söyletmez ve talimatları kesindir.
EURO 2024’teki tartışmalı pozisyonlarda 3-5 oyuncunun birden hakemin üzerine koşup itiraz etmemesi ve verdiği her karara saygı göstermeleri hakemlerin rahat ve özgüvenli maç yönetmelerini sağlıyor.
MAÇA HIZLI BAŞLADI SONRA BiRDEN DURDU
İngiltere-Slovakya maçının ilk 16 dakikasında 4 sarı kart gösteren Halil Umut Meler, bu sayede oyunun kontrolünü ele alacağını düşündü fakat müsabakanın sonlarına doğru baktı ki, her sarı kartlık pozisyona kart çıkarsa kart enflasyonu yaşanacak; müsabakanın sonuna kadar bazı pozisyonlarda kartları es geçti.
Slovakya’nın attığı golde futbolcunun düşmemeyi tercih etmesi ve Meler’in avantaj göstermesi, maç karnesine önemli bir puan katkısı yaptı.
O POZiSYONDA GOL OLSAYDI BAŞINA ÇORAP ÖRECEKTi
A Milli Takımımız’ın EURO 2024 son 16 turunda Avusturya ile oynayacağı maça atanan Artur Soares Dias, bugüne kadar kulüplerimizin ve milli takımlarımızın yönettiği karşılaşmaların tamamını kaybetmemizden dolayı şimdiden ‘uğursuz hakem’ ilan edildi bile!
DiAS EURO 2024’TEKi iKiNCi MAÇINDA 5 SARI ÇIKARTTI
Ben de açık söyleyeyim; bu hakemden tedirginlik duyuyorum. Şampiyonada daha önce Polonya-Hollanda (1-2) ve Danimarka-İngiltere (1-1) maçlarını yöneten Dias, oynatmayı seven ve sarı kart çıkarmaktan sakınmayan bir hakem görünümünde. Bu tip turnuvaların ilk maçlarında futbolcular daha temkinli oynadığı için kart sayıları daha minimal olur. Fakat grupların son maçlarında ve sonraki eleme turlarında kart enflasyonu yaşanır. Mesela Dias, EURO 2024’teki ikinci maçında 5 sarı kart gösterdi.
YETKiLiLERiN, MiLLi TAKIM’A UYARI YAPTIĞINI UMUYORUM
Geride bıraktığımız sezon itibariyle Süper Lig’in sonlarına doğru VAR hakemi desteği verilmesi için Portekiz Futbol Federasyonu ile anlaşan MHK, en azından bu hakemin nasıl bir yönetim tarzı olduğunu inceleyip milli takım yetkililerine bilgi vermiştir diye düşünüyorum. Tabii MHK Başkanı ve üyeleri Almanya’ya turistik gezi için gitmediyse!
MELER SLOVENYA’NIN MAÇINA ATANIR DiYE ÇOK KORKTUM
EURO 2024’te hakemliğe dair yaşananlar, detaylar, püf noktaları ve gözden kaçanlar ile ilgili ‘ortaya karışık’ bir yazı yazayım dedim... Şampiyonadaki tek hakemimiz Halil Umut Meler’den başlayarak ekibi başarılı işler çıkardı. Meler bu turnuvada Slovakya’nın daha önce Belçika’yı 1-0 yendiği karşılaşmada da düdük çalmıştı. EURO 2024’ün başından beri en çok korktuğum, Meler’in Slovenya maçına verilecek olma ihtimaliydi, neyse ki olmadı. Malum UEFA Başkanı Alexander Ceferin bir Sloven ve onun ülkesinin maçını yönetirken yaşanabilecek bir tartışmalı durum Meler’in başına dert açabilirdi.
ABARTMADAN, HAKKI NEYSE ONU VERELiM