BU yolun adı eskiden Londra asfaltı idi. İstanbul’dan çıkıp Londra’ya uzanan karayolumuz olduğu için bu ad verilmiş. Sonra adı değişti, ama hálá bizim Avrupa’ya uzanan yolumuz o.
Çanakkale’ye giderken ben de bu yolu kullanıyorum. İki yıl önce, AKP’nin duble yollar projesi kapsamında genişletme çalışmaları, kazılar başladı. Sevindik. Çanakkale-İstanbul arası mesafenin kısalacağını ummuştuk.
Önceki gün Doğan Yayın Holding’in "Anadolu’daki Avrupa" konulu toplantılarının 15’incisinin düzenlendiği Çanakkale’ye gitmek üzere yola çıktığımda hayal kırıklığına uğradım.
Toplantı çok iyi geçti, konuşmalar ufuk açıcı, katılım ve ilgi çok yüksekti. Toplantıdan çıkardığım sonuçları başka bir yazıda ele alacağım.
Bugün gidiş ve dönüşten söz edeceğim.
Çünkü Avrupa’ya en yakın kentimiz olan Çanakkale, ulaşılması en güç kentidir Türkiye’nin. Karayolu dışında başka seçeneğiniz yoktur.
TEM’in Kınalı çıkışından Malkara’ya kadar yani 200 küsur kilometrelik karayolu bırakın duble olmayı, güvenli tek yol olmaktan bile çıktı.
İnşaat yer yer yarım kaldı. Bittiği sanılan yerlerde ise can güvenliği tamamen sürücünün yeteneğine bırakılmış.
Müthiş çukurlar, çift yönün nerede bitip nerede başladığı anlaşılmayan düzenlemeler, daha doğrusu düzensizlikler, iki yol arasında bir metreyi aşkın ve üzerinde hiçbir işaretin bulunmadığı yükseklik farklılıkları.
Avrupa’ya açılan yol kendi kaderine terkedilmiş halde.
* * *
AVRUPA ile kara ticaretini taşıyan bu yol, önümüzdeki ay Paskalya nedeniyle İstanbul’a gelecek olan Yunan turist akınını karşılayan yol da aynı zamanda.
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Başbakan Erdoğan dahil geçen yıl bir çok kişiye Çanakkale’nin sadece geçilemez değil, ama artık ulaşılamayan bir kent haline geldiğini söyleyip yardım istemiştim. Aldığım yanıt bu duble yol ile sorunun çözüleceği idi.
Bandırma-Çanakkale arası da aynı durumda. Gönen-Çanakkale yolu yarım kaldı.
Kimdir bu işin sahibi, denetleyeni, Cuma günü Çanakkale için yıllardan beri alışan iki meslektaş dostum Uğur Dündar ve Olay Gazetesi sahibi Aynur Narler ile konuyu açtığımız Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Gönen- Çanakkale arasındaki yolun durumunu yanımızda telefonla soruşturdu.
Maalesef yanıt olumsuzdu. Tahsisat yokmuş. Tahsisat yok, Çanakkale’ye yol yine yok.
* * *
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 17 Mart’ta Çanakkale’yi uluslararası deniz taşımacılığına bağlayan ilk limanı, Kepez’in açılışında "Çanakkale’nin geleceğinin parlak olduğunu" söyledi. Ben de buna yürekten inanıyorum.
Ondan önce uygarlığa ilham kaynağı olan Troya savaşlarının geçtiği coğrafya da burası.
Çanakkale Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Tezcan, DYH’nin toplantısında yaptığı konuşmada, ulaşım sorununun bir an önce çözümlenmesini istedi. Çanakkale’nin geleceğinin parlak olması için bu şart.
Sadece kara yolu değil. Çanakkale’de kentin içinde küçük bir havaalanı var. Ama uçuş yapılmıyor. Çanakkale’ye özel uçağınız yoksa hava yolu ile gidemezsiniz. Konuştuğum iş adamları mutlaka yeni bir havaalanı projesinin yapılmasını ve kentin zengin çevresiyle birlikte hava ulaşımına açılmasını istiyorlar.
Ayrıca deniz taşımacılığının modernleştirilmesi de şart. İş adamları Ayvalık, Assos, Çanakkale, Bozcaada, Gökçeada ve Eceabat, Gelibolu ile İstanbul ve İzmir’i de kapsayan bir projeyi geliştirmeye çalışıyorlar. Kuzey Ege’deki Yunan adalarının da bu güzergáh içine alınmasını tasarlıyorlar. Böylece Kuzey Ege hem bir alış veriş hem de bir barış denizi haline gelecek.
Çanakkaleli iş adamlarının projeleri Kuzey Ege ile sınırlı değil. Ticaret Odası Başkanı İlhami Tezcan, İtalya’nın Brindisi limanından Çanakkale’ye feribot seferleri konusunda Trieste Ticaret Odası ile ilke anlaşmasına vardıklarını açıkladı. Çanakkaleli kendini dünyaya açmaya çalışıyor.
Çanakkale, Türkiye’nin vitrini. Bunun önemini kavramadıkça Çanakkale’nin ulaşılmazlığından kimse rahatsızlık duymayacak.