Dış politikanın da hesabı sorulmalı

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

25 Haziran 1992'yi dün gibi hatırlıyorum. Tarihi bir buluşmaydı. Karadeniz ve çevresinde aynı havayı soluyan ülkeler, yıllar süren tecrit kabuklarından başlarını çıkartıp, o gece Çırağan Sarayı'nın muhteşem bahçesinde komşularıyla bölgesel işbirliğine kadeh kaldırıyorlardı...

Beş buçuk yıl önce Türkiye'nin geliştirip örgütlediği bir proje olan Karadeniz Ekonomik İşbirliği, önümüzdeki ay Ukrayna'da yapılacak Liderler Zirvesi'nde statü değiştirerek uluslararası örgüt olacak.

KEİB, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü AGİT gibi, uluslararası örgütler arasında yerini alacak ve ismini KEİT olarak değiştirecek.

Etkinliği artacak.

İtalya, Avusturya ve Japonya'dan sonra şimdi de Fransa ve Almanya gözlemci statüsüyle örgüte katılmak istediklerini açıkladılar.

Türkiye'nin ektiği tohum yeşeriyor ama maalesef, Türkiye ektiğini biçemiyor.

Neden?

Meclis'e kadar uzanan yolsuzluklar, politikacıların vizyonlarını körelten iç politika çekişmeleri yüzünden Türkiye, fikir babası olduğu örgütteki etkinliğini yitiriyor.

* * *

LÜKSEMBURG Zirvesi sonuçlarından sonra ‘‘Türkiye'nin Avrupa'ya mecbur olmadığını’’ söylerken ve ‘‘bölgesel güç merkezli dış politika’’ ya ağırlık verileceği anlaşılırken Türkiye'nin Karadeniz Ekonomik İşbirliği içindeki durumu hiç de iç açıcı değil.

Türk parlamenterler son bir yıldır Meclis'teki güvenoylamaları ya da lider kollamaları yüzünden KEİB toplantılarına katılamıyorlar.

Hele son üç aydır Türkiye'nin bu toplantılara kimi göndereceği bile belli değil. Çünkü dokuz kişilik parlamento heyeti hâlâ belirlenemedi.

Oysa Yunanlı parlamenterler hiçbir toplantıyı kaçırmıyorlar.

Ruslar da düzenli olarak toplantılara geliyorlar.

Bu nedenle şimdi Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi'nde Başkanlık Divanı yardımcılıkları Yunanistan, Rusya, Ermenistan ve Gürcistan arasında paylaşılıyor.

Komisyon başkanlıkları da aynı durumda. Ticaret ve Sanayi gibi iki ana komisyonun başkanlıkları Yunanlılarda.

Türkiye'de olan Ekonomi Komisyonu Başkanlığı da Yunanlılara geçti.

Yunanistan, Selanik'te kurulacak olan banka için üye ülkelerin yatırması gerektiği parayı bulamayan Ermenistan'ın (ve büyük bir olasılıkla Arnavutluğun da) paralarını ödeyerek, prestijini arttırdı.

Geçmişte KEİB üyesi birçok ülke Türkiye'yi pasifize etmeye yönelik girişimlere karşı çıkarken artık durum değişti.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği'nde Yunanistan ve Rusya ağırlık kazandı.

Sonuçta ne oldu?

Beşbuçuk yıl önce Türkiye'nin başı çektiği hareket içinde bugün ‘‘Türkiye'siz de Karadeniz Ekonomik İşbirliği olabilir’’ düşüncesi yaygınlaştı.

* * *

BÖLGESEL işbirliklerinin önem kazandığı ancak bunlar içinde etki alanı çekişmelerinin de vargücüyle sürdüğü günümüzde, Karadeniz Ekonomik İşbirliği'nde gelinen nokta ne yazık ki böyle.

Ve yine ne yazık ki hükümetin açıkladığı dış politika önceliklerinde Karadeniz Ekonomik İşbirliği yoktu.

Çetelerin ve yolsuzlukların sorumlularını arıyoruz.

Ya Türkiye'nin dışarıda kaçırdığı fırsatlar?

Bunların hesabını kim verecek?

Ama önce bunun farkına varıp da hesabını kim soracak?



Yazarın Tüm Yazıları