Hadi bulvar ve caddeler Büyükşehir’de...
Eyvallah.
Ama ya sokaklar!
İşte bu konu, -hem de yıllardır- vatandaş için tam bi muamma.
Gerçi sebebi belli:
‘5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve yönetmelik...’
Özeti şöyle:
Araçlarını, Enerji Bakanlığı önündeki bu otoparka bırakarak şehir merkezine metro ile giden Balgat sakinleri durumdan şikâyetçi. Otoparkın kapatılması sonrası, artık mecburen aracımızla devam ediyoruz. Hem metroyu kullanamıyoruz hem de şehir merkezinin yoğun trafiğine biz de katılmak zorunda kalıyoruz.
H. Nafi İPEK
BASAMAKLAR ENGEL DOLU
* Ankaralının önüne çıkan bariyerlerden biri de Keçiören’den... Okur E.Ç.’nin, Keçiören Belediyesi’ni eleştirdiği iletisi şöyle:
“Keçiören Belediyesi’nin sorumluluğundaki Şehit İbrahim Bektaş Parkı bakımsızlıktan dökülüyor. Parkın merdivenleri kırık, dökük. Bankları ve lambaları da öyle. Yaşlılar, bakımsız haldeki merdivenlerden çıkmakta güçlük çekiyor. Asıl sorun, parkın üst tarafındaki yol genişletme çalışması sırasında kaldırılan merdivenlerin yerine, halen yenisi yapılmadı. Bir de beton bariyer var ki, tam bir survivor...
Bi araştırma yapılsa...
Ankaralının google’da en çok aradığı kelimelerden biridir:
Otopark.
En nihayetinde, ‘otopark meselesi’ kentin sabıkalı sorunu.
Değnekçisi, otoparkçısı...
* Asıl problem, yaya kaldırımlarında taş plaka kullanılması.
* Pahalı bir alternatif. Oysa ki asfalt betonun (yani bildiğimiz asfalt kaplama) maliyeti, taş kaplamanın yaklaşık üçte biri.
* Yaya kaldırımında yapılması mecburi olan bütün tamir ve tadilatlar hem çok kolay, hem çok ucuz, hem de çabuk yapılabiliyor.
* Kışın, taş kaplamanın derzlerinden sızan sular taş plakaların altına girerek donuyor ve taşlar yerinden oynuyor.
* Buzlar eridiği zaman da aralardan sızan su, yolda yürüyenin üzerine sıçrıyor.
* Taşlar, sadece altına giren suyun donması veya kötü işçilik sebebi yerlerinden kalkmıyor. Ankara’nın kronik trafik problemlerinden olan yaya kaldırımlarına park eden araçlar nedeni ile yerlerinden oynuyor ya da kırılıp parçalanıyor.
AMERİKA VE AVRUPA ÖRNEĞİ
Mesela...
Öğrenciyken, ‘Üfff… yine o sinir şey mi?’ denilen...
‘İşçi ve havuz problemi.’
Üstten dolan, alttan boşalan havuzu doldurmaya...
İşçileri çalıştırıp sonuca varmaya çalışırsın.
Yıllar sonra bi bakarsın...
Matematik için ‘işçi ve havuz problemi’ ne ise...
Ertesi gün gazetelerde manşetler:
‘Asansör ... kişiye tabut oldu.’
Çok gördük, çok okuduk.
Her defasında sorumlu belliydi:
DENETİMSİZLİK.
Ayrıca bir başka okur Onur Nazlıaka da 297 no’lu Abidinpaşa-Batıkent hattında çalışan özel halk otobüsünün biletçi masasına yapıştırılan ‘Pasonu göster’ yazısından duyduğu rahatsızlığı aktarmıştı.
Bu yazıyla ilgili, halk otobüsü işletmeçisi olduğunu kaydeden Serbay Çakırlı’nın iletisi -yanıtı- ise şöyle:
KISTASIMIZ YOLCU MEMNUNİYETİ
“Günümüz iktidarının ücretsiz taşıma politikalarını, belediyelerin sübvanse edebilecek güçleri var. Üstelik yakıt masraflarını ÖTV’den arındırılmış ve vergisiz olarak giderebilirken, biz halk otobüsü olarak bununla nasıl baş edebiliriz. Bizim en önemli kıstasımız yolcu memnuniyeti... Personellerimize sürekli ricacı üslup ile yolculara yaklaşmalarını öğretmeye veya anlatmaya çalışıyoruz.
O YAZI KESİNLİKLE KALDIRILACAK
‘Bozuk yoksa azar var’ olayını kesinlikle kabul etmiyorum. Zira araçlarımızın -yani 200 araçlık filomuzda- her gün en az 100 TL değerinde bozuk para bulundurulur. ‘Pasonu göster’ yazısı hakkında okur okumaz gerekli yerlere bildirimleri yaptım, ivedilikle bu ayıp giderilecek. Ancak biliyorsunuzdur ki bu yazılarımız belirli yerlerde yazdırılıyor, yanlış anlama veya yanlışlıktan doğmuş bir şey olduğunu ümit ediyorum. Şundan emin olun ki o yazı kesinlikle kaldırılacak.”
‘Ankarakart, paralı otobüslerde ne zaman geçecek?’
Yanıt...
Yok.
Biraz zaman, joker filan...
Sizlere ömür.
*