Misal, Yakup Sağlam...
Hem kendini ve kentini yaşayan bir Hürriyet Ankara okuru, hem Burada Okur Yazar’ın en sıkı müdavimi, hem de Ankara Motosikletli Kuryeler Derneği’nin kurucu başkanı.
Yakup Sağlam, ayarsız fıskiyelerin en çok da motosiklet sürücülerine kâbus olduğuna dikkat çekerek, iletisinde -özetiyle- şunları kaydetmiş:
MOTOSİKLETLİLERİN KORKULU RÜYASI
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin acilen bazı önlemler alması gerektiğine dikkat çeken okurumuzun iletisi -özetiyle- şöyle:
YAZI, ÇÖP YAKMA, GÜRÜLTÜ...
“Tarihi Ankara Kalesi’nin surlarına, tarihi evlerin duvarlarına yazı yazıyorlar. Tarihi sokaklarda ve herkesin gözü önünde çöp yakıyorlar. Gürültü çıkaranı, hakaretler edeni ve daha birçok nahoş görüntü de cabası.
Hafta sonu ve bayram tamam, ama hafta içi için duyurular maalesef yetersiz kaldı.
Yani birçok vatandaş bu durumdan habersizdi.
Otobüslerde yoğunluk ve çile artıp, üzerine bir de koronavirüs riski eklenince...
Vatandaşlar “dokuz gün boyunca dokuz doğurarak” ANKARAY ve metronun yolunu gözledi.
*
Okurumuz Ayhan Gözüküçük, işte onlardan biri.
EGO Genel Müdürlüğü’nün aldığı bu kararla özel sektörde çalışan vatandaşları göz ardı ettiğini savunan okurumuz, “Özel sektörde çalışanlar insan değil mi?” eleştirisinde bulunmuş ve şöyle devam etmiş:
Okurumuz Halil Şimşek, şöyle bir kıyas yapmıştı:
* Melih Gökçek: Ankara Kalesi’nin etrafındaki gecekonduları yıkıyor, Ulus’ta meydan çalışması yapıyordu.
* Mansur Yavaş: Ulus’taki meydan çalışmasını devam ettirmiyor, Ankara Kalesi çevresinde hiçbir çalışma yapmıyor.
*
Misal.
Son altı ayda Zir Vadisi yolunda meydana gelen bazı kazaları Google şu başlıklarla hatırlattı:
28 Kasım 2020: Yola dökülen yağ, çöp kamyonunu devirdi.
11 Aralık 2020: İki çöp kamyonu kafa kafaya çarpıştı.
10 Şubat 2021: TIR ve çöp kamyonu kafa kafaya çarpıştı.
İşte böyle.
Yapılar da insanlar gibidir.
Anılarla doludur, fakat anlat(a)madıkça içine kapanır.
Hatırla(n)mak ister.
Okurumuz Sevim Türkyılmaz, belki de herkesin unuttuğu bir günde bu bağ evini hatırladı ve hatırlattı.
Hırsızların dadandığı, kimsesizlerin yatıp kalktığı, tinercilerin de ateş yakıp yangın çıkardığı bu yapıyla hiçbir maddi bağı yoktu.
Ancak tüm dertleriyle dertlendiği bağ evi için “Peki daha ne kadar dayanabilecek?” endişesini taşıyan Sevim Türkyılmaz’ın tek bir talebi vardı.
Cumhuriyet dönemi milletvekillerinden Şakir Kınacı’nın aslında bu kente miras bıraktığı tarihi bağ evinin bu içler hacısı haline, okurumuz Sevim Türkyılmaz’dan gelen bir ileti üzerine iki hafta önce(5 Nisan’da) dikkat çekmiştim.
Hürriyet Ankara, “Tarihi yapılar böyle mi korunmalı!” başlığıyla birinci sayfadan manşetine taşımıştı.
*
Bir hafta sonra(11 Nisan’da), tarihi bağ evi ile ilgili çok önemli bir ileti daha aldım.
Bu defaki ileti, merhum Şakir Kınacı’nın kendi adını taşıyan torunu A. Şakir Kınacı’ya ait.
Sebebini ise “gayriresmî şekilde günübirlik kiralanan evler” olarak göstermiş.
Apartman sakinlerinin bu durumdan ciddi şekilde rahatsız olduklarına, apartman yöneticileri ile mahalle muhtarlarının ise çaresiz kaldıklarına dikkat çeken okurumuz, iletisine şöyle devam etmiş:
EMLAKÇI, ‘AİLE’ DİYE VERİYOR
“Gayriresmî şekilde yapılan günübirlik kiralamalar yüzünden fuhuş evleri ortaya çıktı. Emlakçı, ‘aile’ diye evi kiraya veriyor, eve yerleşen kiracı daha sonra kirada oturduğu evi günlük kiralamaya başlıyor. Tabii tüm bunlardan apartman sakinlerinin şikâyetleri üzerine en son ev sahibinin haberi oluyor, ama bir şey yapamıyor. Yasayla ve caydırıcı yaptırımlarla artık bunun önüne geçilmeli.”
LÜTFEN ARTIK BU KENTTE SOKAK HAYVANLARI SORUNU ÇÖZÜLSÜN
Okurumuz E.D., Çankaya’nın Oran Mahallesi için, “Sokak köpekleri konusu çok büyük bir sorun” demiş.