Hırsızın hiç mi kabahati yok

Böylece ABD, kurduğu bu tuzakla Putin’i dünyadan izole etmiş...

Yani... Kabahat yine ABD’de...

Tamam da arkadaş insanın aklına o fıkra geliyor ve sormadan edemiyor:

“Hırsızın hiç mi kabahati yok...”

Rusya sivillerin üzerine bomba yağdırıyor. Çoluk çocuk alevler içinde. Şehrin ısıtma sistemlerini vuruyor. Ukrayna halkı metrolarda soğuktan donuyor...

Bir millet ölüyor. Evsiz barksız sürgüne zorlanıyor...

Orada resmen savaş suçu işleniyor...

Ama kabahat ABD’de...

Koskoca bir devlet “gaza gelip” bir başka ülkeye bomba yağdırıyorsa bu nasıl kabul edilir?

YPG/PKK’ya verdiği destekten başlayarak ABD’yi birçok konuda eleştiririm.

Ama bu kadarı da olmaz ki...

Bir vahşet böyle aklanamaz ki...

ABD BAKAN YARDIMCISI NEDEN ANKARA’DA?

TÜRKİYE için iki önemli ülke savaşıyor. Daha doğrusu Rusya saldırıyor, Ukrayna direniyor...

Bir tarafta Rusya...

Turizmden inşaata... Tarımdan nükleer teknolojiye kadar milyarlarca dolarlık ticaret...

Diğer tarafta Ukrayna...

Kiev, Rusya’dan sonra en büyük turizm müşterilerinden biridir. İyi ilişkiler... Motor teknolojisi, dış ticaret, inşaat... Milyarlarca dolarlık potansiyel...

Türkiye başından beri bu iki hassas durumu gözetiyor.

İşte bu hassas duruma bağlı olarak sorabiliriz:

- ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman Ankara’ya neden geldi?

Belli ki Türkiye’nin Montrö uygulamaları ve yaptırımlara olan katkıları 1 numaralı gündem...

Türkiye bu konuda ne yapacak?

Rusya’ya karşı yaptırımlar...

Türkiye bu yaptırımların neresinde duracak?

Montrö uygulaması nasıl olacak?

Bir taraftan Rusya’nın yaptığını eleştireceksin... Kırım’ı ilhakı tanımayacaksın. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunacaksın. Rusya’nın haksızlık ettiğini söyleyeceksin. Ukrayna topraklarından çıkmasını isteyeceksin.

Diğer taraftan Putin’le iyi geçinen ve Türkiye-Rusya ilişkilerini kollayan bir diplomasi yöneteceksin...

Kolay mı bu?

Dünyadan kopmadan ama Rusya’yla da bozuşmadan...

Kuyumcu işi bir terazi gerekir...

Türkiye şu ana kadar bu iki ucu keskin durumu çok iyi götürdü.

Türk Dışişleri çok dengeli bir politika yürütüyor...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iki ülkenin liderleriyle konuşur durumda olması çok değerli bir pozisyondur...

Eğer bir barış olacaksa bunda Türkiye’nin mutlak rolü olacaktır...

İKİ MASUM SORUYA ATİNA’DAN CEVAP

YUNANİSTAN’ın Ankara Büyükelçisi Christodoulos Lazaris’in, bir yazım üzerine gönderdiği cevap şu cümleyle bitiyordu: “Saygın gazetenizin karşı bakış açısını duyurabileceğinden eminim, şimdiden teşekkürlerimi sunarım.”

Diplomasinin “nazik üslubuyla yazılmış” cevaba öncelikle teşekkür ediyorum...

Ve elbette yer veririm...

6 Şubat’ta köşemde şu başlığı atmıştım:

“Gökçeada’da İncil’den dualar okuyan Sayın Bakan ( Yunanistan Dışışleri Bakan Yardımcısı), size çok masum iki sorum var”

Sonra da sormuştum:

“Gökçeada’nın zirvesindeki Aziz Trifonos Kilisesi törenle ibarete açılıyor.

Fener Rum Patriği Bartholomeos orada... Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Katsaniotis orada... Rum cemaati orada...

Sayın Bakan; Türkiye onardığı kilisenin açılışına sizi davet ediyorsa... Buradaki Rum vatandaşlarımıza kimliğiyle var olma hakkı tanıyorsa siz neden aynı şeyi kendi ülkenizdeki Türk ve Müslüman vatandaşlarınız için yapmıyorsunuz?”

Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi Lazaris’in cevabı oldukça uzun...

Ve göndereli de çok oldu. Ama savaş gündemi öylesine yoğun ki...

Büyükelçi “Cevabını dikkate almadım” zannetmesin diye...

Şimdilik bu hatırlatmayı yapıyorum. Önümüzdeki günlerde cevabını uzun uzun yayınlayacağım...