Hepimiz o çocuğu yazacağız...Ağlayacağız... Suçlayacağız...Sonra bakın ne olacak

Haberin Devamı

SONRA Birleşmiş Milletler’den Ban Ki-mun gelip Suriyeli mülteci kamplarını ziyaret edecek.
Sonra CNN muhabiri dramatik bir haber yapıp, Christiane Amanpour’un Ban Ki-mun’la röportajını yayınlayacak. Sonra ‘Aman pur’ makyajını savaş dekoruna göre yapıp madeni bir sesle “Nasıl oluyor? Arap baharı... Özgürlük sonbaharı...” gibi laflar edecek.
Sonra Ban Ki-mun, Antarktika’da gördüğü eriyen buzul manzarasından sonra ettiği isyan gibi, entelektüel çerçeveli gözlüklerini düzelterek “ey insanlık” diyecek.
Sonra sürekli onun yanında gezen gazeteciler, “Flaş... Flaş... Duydunuz mu, insanlık ölüyormuş!” manşetiyle haberler geçecek.
Sonra Angelina Jolie Mardin’e gelip Mardin valisi eşliğinde oradaki mülteci kampını gezecek.
Jolie’nin ‘imaj ajansı’ “Lütfen konuşurken çok fazla gülmeyin, babasını kaybetmiş Tom Rider ifadesini takının” diyecek.
O sırada Mardinli kara gözlü, dünya güzeli bir çocuk Jolie’yle fotoğraf çektirecek. Sonra Merkel Brüksel’de olağanüstü bir toplantı isteyecek.
Öteki ilgililer gelecek.
Sonra ABD ordusu bir açıklama yapacak:“İnsansız uçaklarımız insanları vurabiliyor. Ama Vietnam’dan Küba’ya, Afganistan’dan Irak’a kadar vur vur bitmiyor.”
Sonra Putin haber gönderecek:
“Ben Esad’la konuşurum, İyi çocuktur. Beni dinler” diyecek.
Sonra Putin Deniz Kuvvetleri komutanına talimat verecek:
“Suriye’nin bize sağladığı deniz üssüne iki denizaltı daha gönderin. Esad gitmeden Akdeniz’e iyice yerleşelim” diyecek.
O sırada, petrol tröstleri birliği bir açıklama yapacak:
“Mısır’da muazzam miktarda doğalgaz bulundu. Sisi önemlidir.” Ve devamla:
“Irak’a ve Libya’ya demokrasi getiriyoruz. Karşılığında yeterince petrol alıyoruz. Suudi Arabistan bir kalemde 35 milyar dolarlık silah aldığı için, şimdilik yeterince demokrat buluyoruz. Yeni kral kadınlara araba kullanma hakkı tanırsa demokrasi adına mutlu oluruz.”
Sonra Antalya’da G-20 toplantısı hazırlıkları yoğunlaşacak.
Sonra Suriyeli bebeğin o melek hali Bodrum kıyılarına vurduğu için Antalya’daki ‘Gelişmiş Ülkeler 20’ toplantısına katılan anlı şanlı isimler, falezlerde plajlara inebilecek.
Sonra güvenlik G-20 liderlerine rapor verecek:
“Antalya’da plajlarda selfie yapabilirsiniz. Çünkü bebek cesedi vurma ihtimali yoktur.”
Sonra biz gazeteciler biraz daha yazacağız... Ağlayacağız... İsyan edeceğiz.
Sonra gazete merkezlerimize 4 şehit haberi gelecek.
Sonra kendi derdimize düşeceğiz.
Hakkâri’deki mülteci kampını haber yaparken, aniden manşetler ‘Hakkâri’de 4 şehit’ haline dönüşecek. Sonra birer ‘ölüm yorgunu’ olarak, gazetelerimizde hangi ölümü büyüteceğimizi şaşıracağız.
Sonra bir sabah, ‘Schindler’in Listesi’ filminde, Nazi zulmüyle öldürülen küçük kız çocuğunun siyah-beyaz görüntüdeki o kırmızı paltosu gibi...
Bodrum kıyılarına vuran o meleği, kırmızı kazağıyla birlikte unutup gideceğiz. Ölüm yorgunu hafızamız, sürekli başka ölümlerle silinip gidecek...
Sonra...
Sonra ben o meleğin yaşayan ve mülteci halini Yunanistan’ın Leros Adası’nda görmüştüm.
Ellerinde küçücük kartonlarla annelerinin arkasında kafile halinde yürüyorlardı. O küçük kartonların üzerinde gece kimsenin görmek istemediği birer melek halinde uyuyorlardı...
Ölmemişlerdi...
Ancak ölünce görülebilen birer melek halinde uyuyorlardı...
Hâlâ uyuyorlar..
Sonra biz gazeteciler merak edeceğiz: “O bebeğin cenazesini kim kaldıracak?”
Sonra ben diyeceğim ki:
“Merak ve endişe etmeyin, meleklerin cenaze törenlerine ihtiyacı yoktur...
O zaten bütün insanlığın cenazesini kaldırmaktadır...”

Yazarın Tüm Yazıları