Paylaş
Kongre binasına saldıran vandallar ortalığı kırıp dökerken, bir saldırgan doğruca Demokrat Temsilciler Meclisi’nin başkanı Nancy Pelosi’nin ofisine giriyor...
Ve işte dünya ajanslarına bu fotoğraf geçiyor.
Durdum, uzun uzun bu fotoğrafa baktım.
Her noktasını inceledim. O magandanın gözlerine baktım.
Postallarını masaya uzatmış...
Hoyrat, külhan, ukala bir bakış...
Ve “Beni çekin” diyen bir şımarıklık..
Hepimize küfreder gibi poz veren bir maganda.
Elbette biz daha beterini gördük.
15 Temmuz gecesi TBMM’yi bombalayan alçakları gördük.
Tam içimden bu cümleler geçiyordu ki...
Gözüm o magandanın hemen yanında devrilmiş Amerikan bayrağına takıldı...
Dünyanın süper gücünün bayrağı... Kırık dökük...
Ve hemen üzerinde çerçevede bir fotoğraf...
Merak ettim...
Demokrat Temsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi, odasının duvarlarına acaba kimin fotoğraflarını asmıştı?
Az ileride duvardaki rafta duran büstler kimindi?
Fotoğrafı büyüttüm.
Çerçeve içindeki yazı okunmuyordu.
Ama biraz daha büyütünce yazının hemen üzerindeki fotoğraf belirginleşmeye başladı.
Bu bir yürüyüş ve gösteri sahnesiydi.
Çerçevede siyah-beyaz bir kare... Kol kola girmiş yürüyenler...
Kimdi bunlar. En ön sıradaki kimdi?
Fotoğrafın benzerini Google’da tarayınca, o kadercil ve trajik rastlantı da ortaya çıktı.
Evet arkadaşlar...
İşte o külhan duruşlu magandanın şiddet ve şımarıklıkla kırıp döktüğü odada devrilen, Martin Luther King ve arkadaşlarının fotoğrafıydı.
Dünyanın en önemli insan hakları savaşçıları... Şiddet olmadan protesto hakkının kullanılabileceğini dünyaya anlatan o demokrasi kahramanları...
ABD tarihinde insan hakları ve eşitlik için verilen şiddet dışı mücadelenin bayrağı olmuş Luther King...
Demokratların Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin odasında...
Etrafı kırıp dökmüş bir vandal...
Devrilmiş ABD bayrağının yanında...
Postalını masaya uzatmış poz verirken...
Farkında olmadan belki de dünya demokrasi tarihinin en ilginç ve en trajik fotoğrafını çektiriyordu...
Bir tarafta faşist magandanın gösterdiği şiddet. Saygısızlık. Hoyratlık. Şımarıklık. Pespayelik...
Ve hemen yanında kırıp döktüğü o fotoğraf... Takım elbiseli, kravatlı... Barış ve demokrasi için yürüyen insanlar...
Dünya protesto tarihine “şiddet karşıtı gösterilerle” geçen Martin Luther King...
Yurttaşlık hakları mücadelesinin öncü isimlerden John Lewis ve arkadaşları...
1960’lardaki özgürlük arayışlarının...
2021’de bir fotoğraf çerçevesinden devrilip düştüğü şu pespayeliğe bakar mısınız?
BÜYÜK YÜRÜYÜŞ
- Martin Luther King’in başkent Washington’da düzenlenen ve 250 bin kişinin katıldığı “İş ve Özgürlük İçin Washington’a Yürüyüş” yılları... King’in “Bir hayalim var” adlı tarihi konuşması...
Sonradan Nobel ödülü alan Luther King...
Ne garip bir rastlantı değil mi... Ve dahası...
1 hafta sonra, yani doğum günü olan 15 Ocak’ta Martin Luther King Günü kutlanacak...
Evet uzun süre baktım o fotoğrafa...
Şiddet yapmadan gösteri yapma hakkını dünyaya anlatan adamların kırılıp döküldüğü yer...
ABD demokrasi tarihinde gösteri yürüyüşlerinin anayasasını yazan adamlar...
Luther King’in ölümünden sonra bile verdiği en trajik mesajdır bu...
ABD’deki bu olaylara uzaktan ve sinsice gülümsemek yerine...
İnsanlık olarak bu fotoğrafa iyi bakmamız lazım...
BİR DE ŞU HALİNE BAKIN NEREDE O KÜLHANLIK
- O maganda ertesi gün yakalandı. Adı Richard Barnett. Polisin karşısındaki haline bakın... Yüzündeki o iğrenç kahkaha gitmiş ama göz çukurlarının derinlerinde hâlâ o faşist, ukala ve paranoyak öfke görülüyor...
Kamyonetinden de 15 civarında molotofkokteyli çıkmış. Uzun namlulu bir de silah...
Trump’ın geldiği noktayı görünce...
İnsan “Dünya ucuz kurtulmuş” demeden edemiyor
‘NÜKLEER ÇANTAYI ELİNDEN ALIN’
- ABD başkanlarının yanında dünyaya nükleer füze yağdırabilecekleri bir çanta dolaşır...
Bu askeri personel, takma adı “nükleer futbol topu” (nuclear football) olan bir omuz çantası taşır. İçinde ‘bisküvi’ olarak tanımlanan, 3 inç (7.3 santimetre) ile 5 inç (13 santimetre) boyutlarında bir dijital yazılım vardır.
Trump’ın bu çılgın girişimi işte bu çantayı gündeme getirdi.
Ve Demokrat Temsilciler Meclisi’nin başkanı Pelosi o kaygıyla hemen genelkurmay başkanı Mark Milley’i arıyor ve özetle şöyle diyor:
“Sayın genelkurmay başkanı olayları gördünüz. Başkanın durumu ortada. Tehlikeli bir haldedir. Kendisinin bir askeri çatışma başlatması ya da nükleer saldırı emri vermesinin engellenmesi gerekir. Bir dengesiz saldırıdan demokrasimizi ve dünyayı korumak için elimizden geleni yapmalıyız...”
Genelkurmay başkanı Milley’in sözcüsü tarafından da doğrulanan bu görüşmenin içeriğini öğrenince kanım dondu...
Dünya barışının, insanlığın geleceğinin, gezegenimizin varlığının, nükleer gücü elinde bulunduran birkaç devlet başkanının akıl sağlığına bağlanmış olması nasıl bir uygarlık anlayışıdır?
Trump’ın bu çılgınlığı insanlığın geleceği ve gezegenin yönetimi açısından çok ciddi bir tartışma başlatmıştır...
Bir işe yaramayan BM’yle daha nereye kadar?
Paylaş