Askerinizin lojistiğini keseriz

Bu defa çok daha keskin...

Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden gidiyor...

Yani iktidarıyla muhalefetiyle siyaset üstü bir uyarı bu.

Bu uyarıyı iletmek için AKP, CHP ve MHP’den oluşan bir heyet ABD’ye gidiyor.

Heyetin görüşme trafiği müthiş... ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Pentagon’a kadar uzanan bir dizi görüşme...

KABUL ETMEYİN

İlk görüşme de Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns’le...

Dün heyetin başkanı olarak Egemen Bağış’a soruyorum:

- Oraya gitmenizin bir etkisi olacak mı? Ne söyleyeceksiniz?

Bağış, üç önemli madde sayıyor:

- Bu yasayı kabul etmeyin. Eğer kabul ederseniz, hiç istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız. Örneğin Irak’taki askerlerinizin lojistik desteğinin büyük bölümünü Türkiye’den sağlıyorsunuz. Bunu kesmek zorunda kalırız.

- Türkiye enerji kaynaklarının zenginleştirilmesi ve aktarım hatlarının çoğaltılmasında merkez durumundadır. Bunu hiç unutmayın.

- Bölgede demokrasinin tek ilham kaynağı Türkiye’dir. Eğer yasayı kabul ederseniz, Türk kamuoyundan gelen baskı çok sert olur. Burası bir emirlik ya da diktatörlük değil. Bu baskıya hiçbir hükümet dayanamaz.

MERSİN’İ UNUTUN

Evet, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çok önemsediği heyetin başkanı olarak Egemen Bağış bu mesajların sertlik derecesinin çok yüksek olacağını söylüyor.

Açık olan bir şey var...

O da şu:

- Türkiye çok önemli bir kozu devreye sokuyor. ABD’nin Irak’taki askerlerinin lojistik desteğinin kesilmesi çok ciddi bir uyarı. Aynı şekilde o askerlerin geriye dönüşü de Türkiye üzerinden Mersin Limanı’yla olacak. Bunun da kesileceği hatırlatılıyor.

ASKER DE UYARMIŞTI

Olayın bir başka boyutu daha var. TSK, ABD’nin Kuzey Irak’ta PKK’ya "göz yumması" nedeniyle çok tepkili. Kısa süre önce hem Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt hem de Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ ABD’ye çok sert uyarılar yapmıştı.

Yani ABD’ye karşı zaten bir "olumsuz yapı" var. Bu da alınacak kararların sertliğini artırıyor...

Bağış'ın sormadığı soru

ABD’ye gidip Türkiye için lobi yapar mıydınız?

BU hafta ikinci konu da aynı olaydan geliyor. Yani ABD’ye gidecek TBMM heyetinden..

Soru şu:

- ABD’deki sözde Ermeni soykırım yasa tasarısının yasalaşmaması için TBMM’yi temsilen üç partiden milletvekili gidiyor. AKP, CHP ve MHP...

- Neden DTP yok...

Öyle ya; TBMM’de 4 partinin grubu bulunuyor. Ama heyette üç parti var...

Bunu da Egemen Bağış’a sordum:

Teknik bir cevap verdi:

- Temsil oranına göre heyet 8 kişi olursa ancak DTP’ye bir üye düşüyormuş...

Bu beni tatmin etmedi.

Eğer parlamento temsil ediliyorsa DTP’nin de olması gerekir. Bağış, "Belki sorabilirdik" dedi...

İşte ben de onu merak ediyorum:

- Eğer bu görev için heyete çağrılsalardı, DTP sözde Ermeni soykırım yasa tasarısının durdurulması için ABD’de lobi yapar mıydı?

SAMİMİYET FİLTRESİ

Ben ABD’de PKK temsilcisi durumundaki bazı isimlerin sözde Ermeni soykırımı tasarısı için ortak lobi alanları oluşturduğunu biliyorum.

Bu yüzden bu soruyu bir "samimiyet filtresi" olarak DTP’nin önüne koyuyorum...

Eğer Türkiye’nin partisiyseniz. Eğer Türkiye diyorsanız. Bu soruya bir cevap vermelisiniz...

Bu vatanı, bu bayrağı ve bu milleti seviyorsanız, size yöneltilen bütün suçlamaları biraz olsun dindirebilmek için bu soruya bir cevap vermelisiniz. Hatta o heyete gönüllü olarak katılmalısınız.

Bu sorunun cevabı çok önemli.

Bir ses bekliyorum...

Devlet Bey’in aramasını bekliyorum

DÜN öğle saatlerinde Koray Aydın’a sordum:- Devlet Bey arayıp geçmiş olsun dedi mi?

- Arayacağı bilgisi geldi. Ama şu ana kadar aramadı...

Peki yargılanma sırasında hiç aradı mı?

- Allah’ı var hep aradı...

Koray Aydın, Bayındırlık Bakanı olarak Ecevit Hükümeti’nin çok önemli bir ismiydi. Koalisyonun yürümesinde, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’la birlikte çok çalıştı. Ama Bahçeli hiç sormadan seçim kararını alınca ipler koptu... Koray Aydın 217 yılla yargılandığı mahkemeden aklanarak çıktı. Peki şimdi ne olacak?

Koray Aydın çok kesin konuşuyor:

- Yapılması gerekenleri gidip Devlet Bey’le konuşacağız. Ben aramasını bekliyorum...

Devlet Bahçeli, insan ilişkilerine çok dikkat eden bir siyasetçidir. Bir dönem en yakın çalışma arkadaşı olan Koray Aydın’a "geçmiş olsun telefonu"nu geciktirmesinin bir anlamı olmalı...

Kapılar aralanıyor

IRAK bir devlet midir?Evet... Celal Talabani o devletin başkanı mıdır? Evet..

Peki neden Türkiye bugüne kadar Talabani’yi davet etmedi ya da devlet düzeyinde bir görüşme gerçekleştiremedi?

Çünkü Talabani’nin "PKK’ya destek verdiği", Türkiye’ye karşı tavır aldığı düşüncesi yaygındı... Oysa Talabani varlığını devlet başkanı olarak meşrulaştırma çabası içindeydi.

Irak’ın üçe bölünme planlarının gerçekleştirilme aşamasına geçildiği bir dönemde Talabani ülke bütünlüğü için ne yapacak? Elinden bir şey gelir mi?

Ve bunu Türkiye’siz yapabilir mi?

Hayır... O zaman bir ilişki başlamalı... Gördüğüm kadarıyla şimdi o kapı aralanıyor. Olması gereken gerçekleşiyor.

Talabani Irak Devlet Başkanı olarak Türkiye’ye gelecek...

Bu bölgedeki yeni dönem için çok önemli bir "kapı"nın aralanmasıdır. Türkiye, "tanımıyorum" diyerek, "başını kuma gömerek" bu bölgenin büyük devleti olamaz. Kuzey Irak yalnızca askeri bir sorun değildir. Hatta önce diplomatik bir sorundur. Bu yüzden Talabani’yle hatta Barzani’yle yeni bir sayfa açılması gerektiğine inanıyorum...

Zabıta tekmesi

Hürriyet.com.tr’de bir fotoğraf yayınlandı. Erzurum’da üniversite önünde seyyar satıcıyı tekmeleyen zabıtanın fotoğrafıydı bu...

Altına şunu yazdık:

O genç okuyamadığı üniversitenin önünde seyyar satıcılık yapıyor. Zaten kader vurmuş. Bir tekme de devlet atarsa ne olacak o çocuk?

Binlerce yorum geldi. Tepki çığ gibi büyüdü.

Herkes Erzurum Belediye Başkanı’nın ne yapacağını bekliyor...