Ve rahmetli Özal’ın hayaliydi...
“Çağ atlatmak...”
Antalya başta olmak üzere güney sahillerimize öyle bir teşvik sistemi getirdi ki...
Antalya resmen uçtu. Akdeniz’in tatil merkezi haline geldi. Çağ atladı.
Bugün yalnızca Antalya’daki yatak kapasitesi Yunanistan’dan fazla hale geldi.
Son 15 yılda altyapı ve yatak kapasitesi katlanarak arttı.
Şimdi bir atılım daha geliyor.
Önceki gün Külliye’deki 30 Ağustos resepsiyonunda Turizm Bakanı
Ama önce resepsiyondan çıkardığım özet:
1) Türkiye, güneyindeki her türlü ayak oyununa, istenmeyen duruma ve oldubittiye karşı hazır. Ne gerekiyorsa o yapılacak. Bu karar alınmış. O rahatlamayı en üst düzeyde gördüm.
2) Eylül ayıyla birlikte Türkiye yurtdışı yatırımlar dahil tam anlamıyla bir ekonomik atak başlatacak.
3) Kırmızı çizgi ve keskin görünmez çizgi arasındaki farkı da gördüm.
Artık öyle ‘kırmızı çizgi’ falan yok.
Artık çok ‘görünmez ve keskin bir çizgi’ var.
Peki ‘kırmızı çizgi’ ile ‘keskin görünmez çizgi’ arasındaki fark nedir?
Eskiden
Biz gazeteciler de ne yazık ki birinci sayfalarda yer bulamadık.
Oysa o...
Göğsünde ay-yıldız...
Tayvan’daki Dünya Üniversite Oyunları’nda yine parladı.
Dünyanın en iyilerinin yarıştığı yarı maratonda gümüş madalya aldı.
Sevgili Esma Aydemir...
Tam bir başarı öyküsüdür.
Tam iki yıl önce yine bir ağustos ayında şöyle yazmışım:
Tanklar... Zırhlı personel taşıyıcıları... Ağır makineli tüfekler... Roketatarlar...
Peki kim kullanıyor bu silahları?
“Irak ordusu” diyoruz ama...
İçinde PKK/YPG, Haşdi Şabi olduğu günlerdir konuşuluyor.
Telafer’i alan hangi Irak ordusudur? Kimlerden oluşur? Hangi gruplar vardır?
Türkiye defalarca uyardı.
Soru şu:
DAEŞ’le mücadele bitince yani.
Peki buna inanmak mümkün mü?
Önce şu soru var:
DAEŞ’le mücadelenin bittiğini nasıl anlayacağız? Yani yer yer çatışmalar, suikastlar, sabotajlar mutlaka sürecek. Bu durumda silahlar toplanacak mı?
Washington YPG’ye şöyle mi demiş olacak?
“Sen şimdi DAEŞ’le savaş. Benim için öl. Ben sonra senden bu silahları alırım...”
Burada ya YPG’ye ‘aptal muamelesi’ yapılıyor...
Ya da bize
Bir tarafta 24 Eylül’de “bağımsızlık referandumu” yapacağını ilan eden Barzani...
Öteki tarafta Bağdat yönetimi.
Ve bölgede “Kürt kozu”nu oynamak için uğraşan ABD, Rusya ve İsrail.
Ve asıl önemlisi, bölgenin iki güçlü ülkesi, Türkiye ve İran’ın durumu.
Barzani referandumu ertelemek için Bağdat yönetimine bazı şartlar koşmuştu.
Çavuşoğlu işte bu şartların bir orta noktasını bulma çabasıyla Bağdat’taydı.
Çavuşoğlu’nun gezi sırasında verdiği mesajlar değişen üslubu da anlatıyor.
Ki çok doğru bir politikadır.
Bakanlığın araştırma bölümünden.
Konu:
“PKK terör örgütüne katılım ve yıllara göre karşılaştırma.”
Muazzam bir düşüş var.
PKK’nın en çok övündüğü, ‘dağ kadrosu’ resmen erimiş.
Yani o dağlara ‘kar yağmış’.
Grafikte karşılaştırma olarak yıllar ve aylar var.
Ama insan kanunları ‘köpek için’ işlemiyor.
Ortada ölü var.
Ortada bir kalbin sönüşü var.
Ortada gözlerin bu dünyaya kapanışı var.
Ama cinayet yok.
Çünkü cinayet dediğimiz yasa onlar için işlemiyor.
Öldürebilirsiniz. Kafeslere koyabilirsiniz.
Nasılsa konuşamıyorlar ya...