Paylaş
Ama önce resepsiyondan çıkardığım özet:
1) Türkiye, güneyindeki her türlü ayak oyununa, istenmeyen duruma ve oldubittiye karşı hazır. Ne gerekiyorsa o yapılacak. Bu karar alınmış. O rahatlamayı en üst düzeyde gördüm.
2) Eylül ayıyla birlikte Türkiye yurtdışı yatırımlar dahil tam anlamıyla bir ekonomik atak başlatacak.
3) Kırmızı çizgi ve keskin görünmez çizgi arasındaki farkı da gördüm.
Artık öyle ‘kırmızı çizgi’ falan yok.
Artık çok ‘görünmez ve keskin bir çizgi’ var.
Peki ‘kırmızı çizgi’ ile ‘keskin görünmez çizgi’ arasındaki fark nedir?
Eskiden “Kırmızı çizgilerimiz var” diyen yöneticiler, kendi kamuoyuna mesaj verirdi.
Yani görünürdü.
Oysa şimdi...
‘Görünmez keskin çizgi’ doğrudan devletler arasında bir etki yaratıyor.
Seçmenler görmüyor ama muhatap devletler doğrudan anlıyor.
Bakınız: “Fırat Kalkanı.”
DÜNYA DEVLERİNE KARŞI
Bir ara Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ile sohbet ediyoruz...
Konu ‘yerli ve milli’ olmaya geldi.
İşte o zaman anlattı.
Ülkeyi yazmak istemedim.
Olay şöyle:
Balkanların büyük bir ülkesi askeri bir ihale açıyor.
Teknolojisi ve vuruş gücü yüksek bir savunma sanayi ihalesi.
Bizden de ASELSAN giriyor. Rakipler, ABD ve İsrail firmaları.
Gelen haberler kötü. Türkiye kaybedecek.
O ara Canikli o ülkeye davetli. Ve karar veriyor.
ASELSAN’ın ihaleye giren teknik ekibini de götürüyor.
Ve ülkenin yönetimine öyle bir sunum yapıyorlar ki...
Bütün kararlar değişiyor. Aklıma bir jean reklamı geldi:
“Bu Türkler de çok oluyor ama...”
Üstelik bu defa tekstilde değil... Askeri teknolojide.
Yani bu yerli olma hali, ‘incir ve fındıktan ibaret’ değil. Sonucu ben de merak ediyorum.
İZLENİMLER VE DRONE’DAN YAYIN
Külliye’deki 30 Ağustos resepsiyonuna girer girmez...
Kış Bahçesi’nden Ankara’ya doğru açılan geniş alana bakıyorum.
Davetliler yavaş yavaş geliyor.
Cumhurbaşkanı konuşurken hava kararıyor.
İşte o an gökyüzündeki drone’dan sahneye bir görüntü yansıyor.
Mavi zeminde ışıl ışıl bir mimari... Bayrak kırmızısı, ay-yıldız... Yukarıdan bakınca çok daha iyi anlaşılıyor, Külliye’nin Selçuklu mimarisi.
O sırada AB Bakanı Ömer Çelik’le birlikteyiz. Çelik manzaraya bakıp şöyle diyor: “Külliye’nın ışıl ışıl mimarisi ve ihtişam... Bir de geçmişte sokak arasındaki törenleri düşün...”
Gerçekten de Ankara’daki eski başbakanlık binasında yapılan törenleri hatırladım.
Sıhhiye-Ulus dolmuşları arasında yapılan o törenler...
Yabancı devlet adamları için eski başbakanlık binasının o dökük ve izbe görüntüsünün eşliğinde yapılan karşılama törenleri... Seyyar satıcılar seyrederdi... Meclis’in daracık salonunda yapılan omuz omuza törenler...
Ve dün...
Bu resepsiyonda bir kez daha gördüm ki... Külliye bu açıdan Türkiye için çok büyük bir eksikliği kapatmış.
FOTOĞRAF ÇEKTİRME YARIŞI
Cumhurbaşkanı davetlilerin arasına girdiğinde müthiş bir yarış başladı.
Özellikle gençler fotoğraf çektirmek için yarışıyor.
Erdoğan hiçbirini kırmadı.
Yüzlerce kişiyle sabırla fotoğraf çektirdi. Dikkatimi çeken bir şey de...
Çoğu kişi fotoğrafı garantiye almak için...
Cumhurbaşkanlığı fotoğrafçısını değil, kendi cep telefonlarını tercih etti.
MİT MÜSTEŞARI DEDİĞİN BÖYLE OLUR
Gazetecilerle sohbet etti. Güldü. Soruları, yorumları dinledi.
Kurnazca gelen yorumlara mimikleriyle bile cevap vermedi.
Arada espriler yaptı. Amaaaa... Hiçbir şey söylemedi.
Hakan Fidan’ın hakkını verdim.
ŞİMŞEK’TEN SON DURUM AÇIKLAMASI
Bir ara Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’le karşılaştım.
Biraz da espriyle sordum:
- Ekonomi üzerine çok çeşitli yorumlar var; iyi miyiz, kötü müyüz?
Şimşek de gülerek cevap verdi:
- Cumhurbaşkanımız gerçekleri buradan açıkladı. Bunca ayak oyunu. Bunca çelme. Buna rağmen Türkiye ekonomisi yükseliyor. Büyüme verileri ortada. Bu durumda olan birçok ülkeye bak, ne hale geldi.
BAŞKAN ÖZBEK’LE CİMBOM SOHBETİ
Gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerini izliyoruz.
Kimle mi?
Güneri Cıvaoğlu ile.
Eski günlere gidiyoruz.
Haber atlama-atlatma günlerine...
Bir ara Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’le karşılaşıyoruz.
Koyu bir Cimbom sohbeti.
Güneri Bey “Aman nazar değmesin” diyor.
Ben “Arda ne olacak?” diyorum. İzlenim şu:
“Arda’yı son ana kadar alabilmek için uğraşacaklar. Ancak bir de korku var. Ya kendisini her şeyin üzerine koyar da takımın ahengini bozarsa...”
Bozar mı?
Bu konuda faklı düşünceler var. Başkan Özbek, “İyi bir temizlik yaptık” diyor.
Arda şimdi bu temiz alanı yüceltir mi, yoksa bozar mı?
Bana göre Arda da dersini aldı.
Yüceltir...
Paylaş