Anne bir sabah bebek sandalyesinin altında bir tutam saç buldu. Bebeğin saçıydı... Alev Hanım, bakıcının çocuğunu dövdüğünden şüphelenmişti.
Babalarına söylediler...
Dede Çelebi Ekim, bir sabah anne-baba gidince evin kapısını dinlemeye başladı.
Çocuğun çığlıklarını duyunca da cep telefonuyla eve girip olanı biteni kaydetti.
Bakıcı Fadime, elinde terlikle 3 yaşındaki çocuğu dövüyordu. Anne-baba perişandı...
Minicik yavruları meğer her gün eziyet görüyormuş...
Hemen polise gidildi. Görüntü kaydı ve tutanaklar, ifadeler...
Dava açıldı...
“Kaşıkçı’yı ikna için bir ekip gitti. Ama bağırmaya başladı. Çıkan arbedede öldü.”
Buna gülecek karga var mı bilmiyorum ama...
Dünyanın ortak sorusu şudur:
“Bir vatandaşını ikna etmek için adli tıp uzmanı niye gönderirsin arkadaş?”
Bendeki çevap şu:
“Adli tıp nedir dünya bilir. Ki ‘Dexter’ dizisi bir adli tıp uzmanının seri katil olarak yakalanmasının imkânsız olduğunu anlatır. Bu da en açık örneğidir.”
Yani...
O adli tıp uzmanının İstanbul’a gelmesi örgütlü devlet cinayetinin en açık delilidir.
Kaşıkçı olayını soruşturan, inceleyen MİT’ten polise, Adli Tıp Kurumu’na kadar herkesi kutluyorum.
- Onların arkasında duran başta Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmak üzere, siyasi iradeyi alkışlıyorum...
Ama sonuçta çok üzgünüm.
Bu pazar, şehrimizde parçalara ayrılmış bir insanın hayaleti dolaşıyor...
Konsolosluktaki o anlar... Zavallı Kaşıkçı’nın katledilmesi... Kılıçla infaz edilmesi...
Parçalara ayrılması...
Bir kâbus gibi üzerime çöküyor...
Acaba diyorum... Bu bir infazsa...
Kendilerince haklıdırlar. Görüşleridir. Saygı duyarım. Önce benim de tepkilerim vardı... Ama sonradan tam tersi noktada yazılar kaleme aldım...
Niye? Çünkü diplomasinin yeraltında önemli gelişmeler oluyordu...
İnce diplomasinin “nakış sesleri” geliyordu... Örneğin önceki hafta...
Sinan Narin’in ABD de şartlı serbest bırakılarak Türkiye’ye dönmesine izin verilmesi... Bunun çok önemli bir gelişme olduğunu söylemiştim.
ABD yönetiminden gelen bir pastı bu...
Ertesi gün Adalet Bakanı Gül, Ankara’nın bu pası aldığını ima eden bir açıklama yaptı.
ABD’nin Ankara’daki Büyükelçiliği’ne saldıranlarla ilgili olarak “yabancı bir devlete hasmane tavır” kovuşturmasına izin verdiğini duyurdu. Elbette bu bir rastlantı değildi.
Diplomatik bir jestti... Ve dün...
Görevden alınan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın önceki gün yaptığı açıklama İçişleri Bakanlığı’nın soruşturması konusunu aşmış, CHP’nin yönetim meselesi haline gelmiştir.
Bu açıklamalar üzerine acaba CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ne yapacak?
Hazinedar açıktan “Partim ve genel başkan arkamda değil” diyor...
Suçluyor...
Kılıçdaroğlu’na “Lütfedip beni başkanlarla yaptığınız toplantıya bile çağırmadınız” diyerek sitem ediyor, açıktan tavır alıyor...
Dahası, kendi dönemindeki bir genel başkan yardımcısını, bazı meclis üyelerini, birlikte çalıştığı bazı isimleri açıktan suçluyor.
Bir başkan yardımcısını oğluna menfaat temin ettiği için görevden aldığını söylüyor.
Meczup, müfteri diyor. Ağır suçlamalar...
“Sayın Yücel...
Sizin bu yaptığınız muazzam bir harekettir. Anadolu’da kızların kaderini değiştirecek, ufuklarını açacak öncü bir harekettir. Kızlarını okula göndermeyen, çocuk gelinlere dönüştüren aileleri eğitmek, ikna etmek büyük bir başarıdır. Bin kere bravo... Sizi bütün kalbimle alkışlıyorum...”
Şimdi hikâyemizi aktarabilirim.
Arda’nın bar kavgası haberleri... Ruhsatsız silahla hastane baskınları arasında...
Dün bir başka haber geçiyor DHA...
Van Muradiye’den iki kızımız...
17 yaşındaki Eda Solmaz...
15 yaşındaki
Şimdi Arda’yı anlatmak istiyorum.
Arda Barcelona’ya transfer olduğunda başta Kuzey olmak üzere akademide ne kadar Japon, Rus, Çinli yabancı çocuk varsa heyecanlandılar.
Çünkü herkesin içinde gizlediği...
Başkasına söylemeye çekindiği...
Yükselen bir yıldız olma hayaliyle gelmişti Arda.
29 Ekim resepsiyonlarında Türk Konsolosluğu Arda’yı başmisafir olarak çağırırdı.
Oğlum da o zaman tanışmış.
Zamanla
Biliyorum...
Müthiş bir mücadele veriyorsunuz.
Biliyoruz...
İçeride, dışarıda ne kadar hain varsa hepsiyle çarpışıyorsunuz.
Başarılı da oluyorsunuz.
Biliyorum, gece-gündüz uyumuyorsunuz.
Ve sizi yürekten destekliyoruz...
Bir de şu emeğimize, alın terimize uzanan ahlaksız dolandırıcılara karşı bir mücadele başlatsanız...