Fatih Altaylı: Türkiye'den def etme kampanyası






Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

YENİ bir kampanya başlatmak istiyorum. Türkiye'ye yakışmayan kişi ve kuruluşların Türkiye'den atılmasını, uzaklaştırılmasını ve bu kişilerin ve şirketlerin yöneticilerinin Türk vatandaşlığından çıkarılmasını istiyorum.

Türkiye'ye yakışmayan bu kişi ve kuruluşlar hepimizin moralini bozuyor.

Ve işte Türkiye'den atılmasını istediğim liste başı kişi ve kuruluşlar:

1. VESTEL:

Hemen bu ülkeden def edilmeli. Arsızca teknolojiye yatırım yapıyorlar. Sony'nin, Panasonic'in yıllardır yapmaya çalıştığını yaparak hafızalı televizyonu gerçekleştiriyorlar. Yakında dünyaya patent satacaklar. Yuh olsun. Olacak iş mi? Oysa bize başkasının geliştirdiği teknolojiyi bedelini ödemeden çalıp kullanmak ve ele güne rezil olmak yakışırdı.

Bir de utanmadan dünyanın teknoloji merkezi sayılan Silikon Vadisi'nde araştırma geliştirme için şirket kurmuşlar. Terbiyesizler. Kim bilir önümüzdeki günlerde daha ne başarılı işler yaparlar.

2. Fatih Terim

Tam bir utanmazlık örneği bu Fatih Terim. Sen kalk bir Türk takımını Avrupa Şampiyonu yap. Tam layığını bulmuş ve şampiyon yaptığı takımdan uzaklaştırılmıştı ki, gitti İtalya'da, futbolun merkezinde iş buldu. Ama Allah'tan oradan da kovuldu diye seviniyorduk ki, bu sefer dünyanın en büyük kulüplerinden birinin başına geçti.

Arsız adam ne olacak!

Haddini bilmez Adanalı.

Bizim gibi Türk vatandaşları bu adamla aynı pasaportu taşımaya utanmalıyız.

Hemen vatandaşlıktan atıla. Sınıra fotoğrafı konula. İçeri alınmaya.

3. Hidayet Türkoğlu

Bu adam tam utanmaz. Bir de soyadına ‘‘Türk’’ oğlu demiş. Sen kim ‘‘Türk’’ oğlu olmak kim? Senin ne işin var bakiim enbieylerde öyle. Boyun uzadı diye adam mı oldun! Kimlik bunalımı yaşayan uzun çocuk. Neyine yetmedi senin buradaki takımlar. Hem enbieye git. Hem de en iyi 5 çaylaktan biri ol. Ruki mi ne diyorlarmış. Tez atıla vatandaşlıktan. Sınıra alçak kapı konula ki, içeri giremiye.

4. İbrahim Kutluay

Al sana bi uzun daha. Senin ne işin len Yunan gavurunun memleketinde. Vatan haini midir nedir bu? Kesin öyledir. Bir de Yunanlılar çok seviyorlarmış. Ulan Yunan'ın sevdiği Türk'ten hayır mı gelir! Yetmiyor bir de Avrupa'dan bir araba kulüp peşinde. Hem de AB vatandaşı statüsü kazanmış bu hınzır. Atın vatandaşlıktan kalsın oralarda.

5. Okan ve Emre

Evet değerli okurlar. Bu saydıklarımı hemen bu ülkeden atalım.

Bize yakışmıyorlar.

Ve moralimizi bozuyorlar.

Çünkü onlar olmasa biz ‘‘Vallahi biz muhteşemiz ama bu Batılılar bize karşı. Yoksa biz neler yaparız. Kıymetimizi bilmiyorlar’’ diye mutlu mutlu yaşıyor olacaktık.

Onlar bizim asabımızı, moralimizi, dengemizi bozdular.

Def edelim gitsinler.

NOT: Listeye adaylarınızı bekliyorum.

İlk feribot Rahşan Ecevit olsun

İSTANBUL Deniz Otobüsleri İşletmesi'nin Genel Müdürü Şeref Dikyar geçtiğimiz günlerde Radyo D'de Bilgin Gökberk'in programına konuk oldu.

İstanbullulara son derece çağdaş bir ulaşım hizmeti veren İDO'yu anlatırken, Bilgin bilet fiyatlarının yüksekliğinden şikáyet etti.

Daha sonrasını Dikyar anlattı, ben kulaklarıma inanamadım. Daha sonra Dikyar'ı aradım ve konuştuk.

İstanbul Deniz Otobüsleri'nin en büyük derdi ‘‘akaryakıt fiyatı’’.

Daha doğrusu akaryakıttan alınan yüksek oranlı vergi ve Akaryakıt İstikrar Fonu. İstanbul Deniz Otobüsleri'nin hükümetten bir ricası var.

‘‘Bize vergisiz ve fonsuz akaryakıt satılsın’’ diyorlar.

Bunun karşılığında bilet fiyatlarında yüzde 30, hatta yüzde 40'a yakın indirim yapabileceklerini söyledi Genel Müdür Dikyar.

Bununla ilgili olarak Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu söz vermiş ancak Türkiye'nin yoğun gündeminde ‘‘Herhalde sıra gelmedi’’ diye düşünüyor.

Oysa İstanbul Deniz Otobüsleri büyük hizmet veriyor.

Kent trafiğini rahatlatıyor.

Yalova ve Bandırma'ya yaptığı seferlerle çok yoğun olan bu güzergáhtaki trafiği azaltıyor.

Yol yorgunluğundan doğan kaza riskini azaltıyor. Can kaybını engelliyor.

Benzin harcamasını düşürüyor.

Araçların ve yolların yıpranmasını azaltarak milli serveti koruyor.

Yani anlayacağınız ‘‘faideli bir iş’’. Şeref Dikyar'ın hükümetten tek isteği bu.

Daha sonra aynı meseleyi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüştüm.

O da söz verdi.

‘‘Fatih Bey, hangi hükümet bizim İDO'ya transit akaryakıt alma iznini verirse, o hükümetin başkanının adını ilk alacağımız feribota vereceğim.

Bülent Bey şu kararı alsın, ilk gelecek feribotun adını ‘Bülent Ecevit' koyacağım.

Bu bize değil. İstanbulluya yapılmış bir iyilik olacak’’ dedi.

Hadi Bülent Bey. Bence teknelere kadın ismi yakışır. Rahşan Ecevit feribotunu suda nazlı nazlı salınırken görebiliyorum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Biz bize benzemediğimiz zaman.

Yazarın Tüm Yazıları