Paylaş
Nevi şahsına münhasır menfaat grubu
Susurluk skandalı sonrasında devletin bir soruşturma başlattığını, ancak bu soruşturmadan ortaya somut hiçbir şey çıkmadığını hepimiz biliyoruz.
Buna tepki gösteren halkın bir dönem meydanları doldurduğunu da hatırlıyoruz.
Susurluk'u çözme yeminiyle işe başlayan Başbakan Mesut Yılmaz, göreve geldikten bir süre sonra konuyla ilgili olarak soruşturmayı yürüten bütün birimlerden bilgi istedi.
Ve Başbakanlık Müsteşarı tarafından hazırlanan bilgi notu Mesut Yılmaz'a iletildi.
Bu notta aynen şöyle yazıyordu:
‘‘Görünen o ki, Susurluk Soruşturması'nın doğru yönde yapılmayıp sürüncemede bırakılması nevi şahsına münhasır bir menfaat grubu yaratmış olup, bu soruşturmanın çeşitli evrelerinde görev almış bazı kamu görevlilerinin kimi şahıs ve olayları perdeleme vaadi veya ön plana çıkarma tehdidi ile kişisel çıkar sağlamaya yöneldikleri duyumları gelmeye başlamıştır.’’
Bu şu demek:
Soruşturmayı yürüten kimi kişiler, soruşturmayı saptırarak gerçek suçluları gizlemek için avanta istemişler. Avanta vermeyenleri de suçlu olarak ilan edeceklerini söyleyip korkutarak avanta toplamışlar.
Kelimesi kelimesine aynısını yazdığım bu notu gören Sayın Başbakan, hemen konuyu görüşmek üzere bir toplantı yapmış.
Toplantıda Başbakan, bilgi notunda bahsedilen ‘‘nevi şahsına münhasır menfaat grubu’’nun kimler olduğunu sormuş.
Başbakan'a sözlü olarak iletilen bu isimlerin arasında ve ilk sırada kimin olduğunu herhalde tahmin ediyorsunuz:
Akman Akyürek...
Nasıl hâkim ama...
Çüşşşş
FİRMALAR ve halkla ilişkiler şirketleri giderek işin pisliğini çıkarıyorlar.
Yanılmıyorsam geçen yıl iki kiloluk bir tahta üzerinde davetiye alınca, öfkelenip yazmıştım.
Bu sefer gelen davetiye iyice rezalet...
Bir kuş...
Bakın öyküsünü anlatayım.
Bir sivri akıllı, açılışını yapacağı bilmem nesi için kafes içinde posta güvercini yollamış.
Ve şöyle demiş:
‘‘Eğer gelecekseniz bu güvercini salın. Kuş bize dönünce katılacağınızı anlarız...’’
Gelmeyeceksem ne yapayım peki?
Kuşu kesip yiyeyim mi, yoksa evde mi saklayayım?
Olayın daha vahim tarafı da var.
Ben İstanbul dışında olduğum için iki gün gazetedeki büroma uğrayamadım.
Bu arada zavallı güvercin, aç bilaç kafeste beklemiş.
Tam rezalet...
Kuşu hemen saldım gitti.
Fakat eğer gönderene dönerse sakın sevinmesinler.
Bu kadar ilkel insanların açtığı bir yere hayatta gitmem.
Yılbaşı geliyor, dikkat
YILBAŞI geliyor ya, çılgınlığın eli kulağındadır.
Biz gazetecileri hoş tutmak isteyen kimi dostlarımız, yine sepet sepet hediye yollayacaklar.
Odalarımız girilmez hale gelecek.
Gazetelerin önüne kamyonlar dolusu hediye yığılacak.
Bir gün için trilyonlar sokağa atılacak.
Sanki bu ülkenin çok parası varmış gibi.
Oysa o hediyelere harcanan paralarla kim bilir kaç kişiye istihdam yaratacak üretim tesisleri kurulur Allah bilir.
Sevgili dostlarım ve bizi dost yerine koyanlar.
Allah aşkına bu yıl bu işleri yapmayın.
Çok şükür kazandığımız parayla her şeyi satın alacak gücümüz var.
Bizi anlamsız armağanlara boğmayın.
Bunlara harcadığınız parayla, işinizi büyütün.
Yok illa birine hediye yollayacağım diyorsanız, gidin Güneydoğu'da okullara verin.
Çocuk yurtlarına verin, Acil İhtiyaç Vakfı'na verin.
Ne olur, gazeteleri süpermarkete çevirmeyin...
Sekreter zaten Meclis'teymiş
SEKRETERİNİ, Milli Saraylar Daire Başkanlığı'ndan Meclis kadrosuna aldırdığını yazdığım Bakan Şükrü Sina Gürel aradı.
Sekreterinin kendisinden önce geçici kadro ve sınavla Meclis'e alındığını, kendisiyle birlikte çalışmaya başladıktan sonra değerli bir eleman olduğu için beraberinde bakanlığa götürdüğünü ve kadrosunun da kalıcı kadroya çevrilmesi için kendisinin olur verdiğini söyledi Gürel.
Bu kadronun Milli Saraylar bünyesi içinde olmasının kendisini de şaşırttığını belirten Gürel, ‘‘Hangi kadroda olduğunu bilmiyordum. Milli Saraylar'da süslemeci görünmesi gerçekten hata. Ama benim hatam değil’’ dedi.
Cevap hakkına saygıdan ötürü duyurulur.
NE ZAMAN
ADAM OLURUZ
Kendi hatamızı başkalarında aramadığımız zaman.
Paylaş