Paylaş
İstenince nasıl da oluyormuş değil mi? Yıllardır duruşmalara gitmeyen, aylardır isyan üzerine isyan çıkaran İBDA-C başı Mirzabeyoğlu nasıl da yola geldi.
Jandarma girdi içeri, aldı Mirzabeyoğlu'nu, oturttu berber koltuğuna.
Ne saç kaldı ne sakal.
Adama demeyeceğim ama biraz bir şeye benzedi.
Sonra da dün hákim karşısındaydı.
Cezaevinin ‘‘Aslan Kral’’ı gitmiş, yerine süklüm püklüm bir kedi yavrusu gelmişti.
Hákim karşısında, ‘‘Ben zaten ifade verecektim’’ diyerek ‘‘İyi halden’’ yırtma çabasına girişti.
Dava, Erdiş'in savunmasını hazırlaması için ertelenmiş.
İşe bakın, adam yıllardır mahkeme karşısına gitmiyor, yıllardır adaleti takmadığını söylüyor, ama adalet onun savunma hakkı için davayı erteliyor.
Demiyorlar ki, ‘‘Yıllardır mahkemeyle alay ettin. Oturup savunmanı hazırlasaydın’’.
İBDA-C'nin başı, yazılı savunmasının cezaevindeki yangında kül olduğunu söylüyor.
Denmiyor ki, ‘‘Alçaklar. Cezaevini yakan siz değil misiniz?’’
Adaletin büyüklüğü belki de bu.
Bence biraz gereksiz bir büyüklük ya neyse.
İşte aylardır cezaevini cehenneme çeviren, Türk adaletini ti'ye alan adamın hali.
İyi de bu devlet aylardır bu işi niye yapmadı.
İstenince oluyormuş.
Yani ille de benim burada Adalet Bakanı'yla papaz olacak kadar bu işin üstüne gitmem mi gerekiyordu, bu rezaletin sona ermesi için!
100 trilyonun faizini kim alıyor?
CEP telefonlarından şikáyet dağlar gibi. 3 milyonluk konuşmaya 15 milyonluk faturalar, on milyonları bulan anlamsız ödeme talepleri gırla.
Görülen o ki, kabahatin bir bölümü GSM operatörlerinde olmakla beraber, büyük bölümü, cep telefonlarından haraç alan devlette.
Bu arada cep telefonu faturalarındaki keyfilik tamamen operatörlerin suçu.
Fatura yağıyor.
Sorunca da, ‘‘Eski fatura. Yollamayı unutmuşuz. Bir önceki faturanız eksik yollanmış’’ gibi abuk sabuk yanıtlar.
Bir bütçe yapmanız, ödemelerinizi ayarlamanız imkánsız. Çünkü her an bir ‘‘cep’’ sürprizi çıkabilir.
Ancak benim merak ettiğim bir başka şey daha var.
Cep telefonunda devletin alacağı vergi ve harçları devlet adına operatörler topluyor.
Yani biz vergiyi ve harcı Turkcell ile Telsim'e ödüyoruz, onlar devlete ödüyorlar.
Acaba bu parayı onlar, devlete ne zaman ödüyorlar?
7 milyon abone deseniz, her birinden 15 milyon lira alınınca hesabım doğruysa 100 trilyon ediyor.
Bu paranın günlük faizi bile dehşetli bir rakam ediyor.
Bu para operatörde ne kadar kalıyor.
Bunun faizini kim yiyor?
Mülkiyeliler'den Ağar'a yanıt
MEHMET Ağar'ın Mülkiyeliler Birliği'ne yönelik çıkışı, Mülkiyeliler Birliği'nin o dönemki başkanı Alpaslan Işıklı'nın beni aramasına neden oldu.
Profesör Doktor Işıklı, Mehmet Ağar'ın, ‘‘Beni okulda istemeyen Mülkiyeliler Birliği, kendi otellerinde Yaşar Kaya'yı ağırlayan da Mülkiyeliler Birliği'dir’’ demişti.
Profesör Işıklı ise, ‘‘Mülkiyeliler Birliği'ne ait bir otel var. Ancak bu oteli biz işletmiyoruz. İşletme, Kazgan A.Ş. adında bir şirket tarafından yapılıyor. Ve o şirket gelen müşteriler arasında, haklı olarak bir ayrım yapmıyor’’ dedi.
Ankara'da onca otel varken, Yaşar Kaya'nın kalmak için Mülkiyeliler Birliği'ni seçmesinin Kaya tarafından yapılmış bir komplo olduğunu iddia eden Prof. Işıklı, dönemin Ankara Valisi'nin de Yaşar Kaya'nın kaldığı yeri Mülkiyeliler misafirhanesi olarak açıklamasının Mülkiye adını yıpratmaktan öte bir işe yaramadığını söyledi.
Profesör Işıklı, kendilerinin de PKK'ya karşı büyük bir mücadele verdiklerini, PKK yandaşlarının gerek birlik gerekse diğer sivil toplum kuruluşlarındaki varlıklarına karşı koyduklarını, bu mücadelenin Susurlukçuların verdiği mücadele gibi PKK'ya güç kazandıran bir mücadele de olmadığını söyledi.
Profesör Alpaslan Işıklı, ‘‘Ağar Mülkiyeliler Birliği'ne gereksiz suçlama yönelteceğine, Yaşar Kaya gibi bir adamın nasıl olup da elini kolunu sallayarak yurtdışına çıktığını anlatsın. Ağar, emniyetle yakın bir kişi olarak bunu araştırsa daha iyi eder’’ dedi.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
30 yıldır terörle uğraşan bir ülke, terörün sosyolojisini araştırmaya yeni başlamadığı zaman.
Paylaş