Paylaş
ÖNCEKİ akşam televizyonlarda Kemal Sunal'ın ölüm haberlerinden başka bir şey yoktu.
Sunal'la ilgili haberleri, Sunal'ın filmlerinden karelerle süslemişti haberciler.
Olacak şey değil.
Bu kadar üzüntü verici bir haberi izlerken, bir yandan da hálá kahkahalarla gülebilmek.
Ekran başında yanaklarımdan yaşlar süzülürken, kahkahalar atıyorum.
Bütün haberciler, Sunal'ın ölümünü ihmale bağlamak istediler.
Ambulans vaktinde gelmemiş, ambulansta doktor yokmuş, kalp masajı bilen personel yokmuş, o yokmuş, bu yokmuş...
Ve sonuç, Kemal Sunal bu nedenlerle, ihmalden ölmüş.
Nasıl ölecekti yani?
Bir Türk sanatçısı, Türk halkının ortak paydası olarak elbette öyle ölecekti.
Tam bir Türk vatandaşı gibi.
Kemal Sunal'ın ölümü ihmaldenmiş.
Sanki Türkiye'de her yıl benzer şekilde ölen binlerce Türk vatandaşının ölümü, aşırı ilgiden ve insan hayatına verilen değerdenmiş gibi.
Türk dediğin böyle ölür.
Hafif bir sıyrıkla ambulansa bindirilir, ambulans devrilir ölür.
Bacak kırığıyla otomobilin içine sıkışır, çıkartılırken boynu kırılarak ölür.
Hafif bir kalp spazmı geçirir, bilinçsiz elin yaptığı kalp masajıyla kırılan kaburgası kalbine saplanarak ölür.
Ambulans yetişmez ölür, ambulans yetişir ve üzerinden geçer ölür.
Ambulansa bindirilir, yolda ambulansın kapısından düşer ölür.
Hastanede oksijen yerine azot bağlanır ölür.
Ameliyatta yanlış iğne yapılır ölür.
Ne olacaktı yani, Kemal Sunal bir gün kalp krizi geçirir diye Atatürk Havalimanı'nda yedekte doktor mu tutulacaktı.
Orada yıllardır kimseye bakmayan ve Kemal Sunal'ı bekleyen bir doktor mu var zannediyordu habercilerimiz?
Burası Türkiye beyler.
Burada böyle ölüyoruz yıllardır.
Kemal Sunal, Türk vatandaşının simgesiydi beyazperdede.
Gerçek yaşamda da bu simgeye uygun öldü.
Her Türk vatandaşı gibi.
İhmalden...
Emeğe saygısız kanallara RTÜK ne yapacak?
RTÜK çeşitli televizyonlara, çeşitli gerekçelerle ceza veriyor. Bunlar genelde yayın içeriği ile ilgili cezalar.
Ancak galiba televizyonculukta ve yayıncılıkta yayın içeriği dışında, denetlenmesi gereken daha önemli unsurlar da var.
Yayın kuruluşunun işe bakışındaki ciddiyet...
Ne kastettiğimi anlatayım.
Türkiye'de yayın yapan onlarca televizyon var. Bunlardan bazıları evrensel standartta ve hatta üstünde yayıncılık yapıyor.
Bazıları ise yüz karası.
Bunların başında HBB ve Kanal 6 geliyor.
Bu kuruluşlar yıllardır mali sorunlarla boğuşuyorlar.
Bu televizyonlarda yüzlerce kişi çalışıyor.
Kimi gazeteci, kimi televizyoncu, kimi teknik eleman, kimi idari eleman...
Yüzlerce kişi.
Bu televizyonların çalışanları, aylar yıllardır maaş alamıyorlar.
Diyeceksiniz ki: ‘‘Ayrılsınlar’’.
Demesi kolay.
Önce bir umut ‘‘Maaşlar ödenir, işyerine vefasızlık yapmayalım’’ diye çalışıyorlar.
Sonra içerde biriken alacakları kurtarabilmek için.
Durumu bilen patronlar da bu kişileri sonuna kadar sömürüyorlar.
Başta adını andığım bu iki televizyon olmak üzere, bir sürü böyle yayın kuruluşu var.
Çalışanı perişan.
Alacaklısı bini aşmış.
Ama hálá yayın yapıyor.
Hálá insan emeğini sömürüyor.
Sonuç olarak bu televizyonlar 3984 sayılı yasanın koyduğu kriterlere uyamıyorlar.
RTÜK acaba bunlarla ilgili ne düşünüyor?
Jet-Pa'nın ortakları Maliye'de kayıtlı değil
JET-PA Holding bünyesindeki BAYS'ın sermaye artırımına katılanların isimlerini verip, Maliye'ye, ‘‘Kim bu adamlar. Bu parayı nereden bulmuşlar?’’ diye sormuştum.
Maliye hemen inceledi ve yanıtı yolladı.
Fadıl Akgündüz için yurtdışına çıkış tahdidi konmuş.
Orhan Konak: Bays A.Ş'ye 340 milyar lira sermaye koyan bu adam son 10 yıl içinde çeşitli vergi dairelerine borç takarak izini kaybettirmiş. Son olarak Zincirlikuyu Vergi Dairesi'ne yarım milyar lira borcu var.
Feridun Yılmaz: BAYS'a 360 milyar lirayı veren bu adam vergi mükellefi bile değil. 600 bin doları nereden bulduğu meçhul.
Baha Yılmaz: Vergi mükellefi olup olmadığı bilinmiyor. Çünkü kimlik bilgileri yok. Yani hayali bir şahıs dahi olabilir.
Nurettin Arda: Potansiyel vergi mükellefi. Vergi numarası var ama işi yok.
Sevgili okurlar, Jet-Pa'nın ortakları işte bunlar.
Yüzlerce milyar lirası olan, işsiz güçsüz takımı.
Garibanlardan toplanan paraları sahiplenmiş dağıtıyorlar.
Yazık bunlara para kaptıranlara.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kendi kendimizi soymak için şirket kurmadığımız zaman.
Paylaş