AKP İstanbul İl Başkanı’nın sözlerini manşetten okuyunca şaşırdım desem yalan söylemiş olurum.
Mehmet Müezzinoğlu,‘Bakanların çoğu Başbakan’a ayak uyduramıyor. Oysa görevini yapamayan istifa etse saygınlığı artar. Şu anda görevden alayım desen belli dengeler var. Zamanlama önemli. Takdir Başbakan’ın ama bence eylül ayında kabine değişikliği olabilir’ diyor.
Beni şaşırtmayan cümleler işte bunlar. Çünkü AKP içinde önemli, saygın isimlerden benzer ‘eleştiriler’ kulağıma epeydir geliyor.
Bazı sohbetlerde ‘Hükümet Başbakan’ın ve birkaç bakanın sırtında yürüyor. Çoğu hálá koltuğuna alışamadı’ sözlerini duyuyorum. Başka bir gün, ‘Kabine dışındakiler kabine içindekilerin çoğundan daha çalışkan. Bu böyle gitmez’ cümleleri kulağıma geliyor.
Bunları dile getirenlerin hepsi de AKP açısından önemli isimler.
Müezzinoğlu’nun bunları gazete manşetine taşınacak kadar açık ve net şekilde söylemesi de ilginç. Yukarda aktardığım fikirlerin sahiplerinin çalışan bakanlarla ilgili verdikleri isimlerin hepsi aynı değil.
Bazı isimler ortak. Dışişleri Bakanı Gül, Maliye Bakanı Unakıtan, Milli Eğitim Bakanı Çelik gibi.
Kimileri bu listeye Mehmet Ali Şahin’i, Binali Yıldırım’ı, Cemil Çiçek’i, Abdüllatif Şener’i ve Erkan Mumcu’yu da dahil ediyorlar. Sonuçta AKP içinde bazı bakanlardan rahatsızlık duyulduğu bir gerçek.
Bunun nedeni bazen gerçekten koltuğu dolduramamak, bazen de örgüt baskısına boyun eğmemek olabiliyor.
Sonuçta kabinede bir revizyon olasılığını kimse reddetmiyor. Ancak zaman konusu çok net değil. Kimileri ‘Hele bir aralık gelsin. AB meselesi hallolmuş,Başbakan’ın eli iyice güçlenmiş olsun’ diyor, kimeleri ise ‘Eylül ekimde bazıları gider’ diye konuşuyor.
Tabii yine de en önemli unsur parti içi dengeler. Hiç iş yapmasa da koltuğu koruyacak olanlar var, çok iş yapmasına rağmen koltuğu kaybedecek olan da.
Aziz Yıldırım’ın sevmediklerine hep nazar değiyor
CUMARTESİ günü Vatan Gazetesi’nin spor sayfasını görünce gözlerime inanamadım.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım iyiden iyiye ‘ileri gitmişti’.
Aziz Yıldırım, TSYD Başkanı Onur Belge’yi aramış ve spor yazarı Feridun Niğdelioğlu için ‘O gazetecinin kulağını çek. Yoksa ona öyle bir şey yaparım ki, diğerlerine de örnek olur. Kimse öyle düşündüğünü yazamaz’ demişti. Yıldırım’ın bu sözleri TSYD Yönetim Kurulu tarafından resmi bir yazıyla açıklanmıştı.
İşin ilginci adı geçen spor yazarı Feridun Niğdelioğlu, geçen yıl kimliği belirsiz kişilerce fena halde dövülmüştü. Geçen yıl dövülen tek Fenerbahçeli yazar Feridun Niğdelioğlu değildi. Başkana muhalif görüşleriyle tanınan Engin Verel bacağından vurulmuş, Abdullah Çevrim de dövülmüştü.
Ancak daha sonra Verel ve Çevrim Fenerbahçe Başkanı tarafından ‘danışman’ yapılmış ve ‘Bu işin Başkan’la ilgisi yok’ demişlerdi ya neyse...
Aziz Yıldırım geçen yıl aralarında benim de bulunduğum kalabalık bir grubu da alenen tehdit etmiş, bu tehditler basına yansıyınca önce inkár etme yolunu seçmiş, sonra da bunun bir şaka olduğunu söylemişti. Ama ben bunun bir şaka olmadığından emindim. Çünkü Ali Sami Yen’de bana saldıranların sabıka kayıtlarını mahkemede görmüştüm. Ve bu kişilerin şeref tribününe girmelerini sağlayan biletlerin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a verildiğini dönemin Gençlik ve Spor İl Müdürü Vedat Bayram bana söylemişti. Ayrıca Yıldırım’ın bu kişilerle birlikte stada girdiğini gösteren bant kayıtları da elimde mevcuttu.
Son olarak cumartesi günü Fenerbahçe yönetiminin statta büyü yaptırdığını ortaya çıkarıp yönetimi gülünç duruma düşüren Star Spor Servisi’nin iki elemanı dövüldü.
Güngören Stadı’nda çıkan olaylarda sadece iki gazeteci ve şansa bakın ki iki Star muhabiri yaralandı. Birinin parmağı feci şekilde kırıldı. Silahların patladığı kavgada iki muhabiri Allah korudu.
Bunca olay tesadüf olamaz değil mi? Yıldırım’ın çevresi ve davranış biçimi Fenerbahçe gibi bir kulübün başkanına yakışır nitelikte değil.
Ne yazık ki, spor basınının bir bölümü Aziz Yıldırım karşısında ‘zavallılaşınca’, Yıldırım dozu artırdı.
Sedat Peker’in giderek kulüpte daha etkin olmaya başladığı konuşulur oldu. Sağa sola tehditlerin dozu da, gerçekleşme oranları da artmaya başladı. Tanıdığım Feridun Niğdelioğlu, dört dörtlük bir Fenebahçe muhabiridir. Ve dört dörtlük de bir adamdır. Aziz Yıldırım’ın adamı değildir. Ondan hediye alanlardan hiç olmamıştır. Tam aksine Fenerbahçe’deki çarpık olayları, mafyalaşmayı yazan, iyi bir gazetecidir.
TSYD Başkanı Onur Belge’ye gelince. Şimdiye dek kendisine bir kötülük yapmayacağımdan emin olduğu için sadece bana karşı bir tavır aldı.
Eğer onur sadece adında yoksa, Fenerbahçe Başkanı’na karşı, kendi başkanı olduğu camianın haklarını arar ve yargı yoluna başvurur.
Çünkü Aziz Yıldırım’a birileri ‘Dur’ demek zorunda. Hem Fenerbahçe’nin, hem de iş dünyasında saygın bir yere sahip olan ailesinin itibarını zedeliyor.
Atatürk rozetleri
1. Ordu Komutanlığı’nın devir teslim töreninde Fenerbahçe Yönetim Kurulu Başkan dahil neredeyse tam kadro oradaydı. Beşiktaş’tan da Başkan Yıldırım Demirören gelmişti. Galatasaray yönetiminden ise hiç kimseyi göremedim.
Sıkı Fenerbahçeli Ali Koç’la sohbet ederken yakasında sarı lacivertli bir Atatürk rozeti gözüme çarptı. ‘Sizlere inat aynısının sarı kırmızılı olanını yaptıracağım’ dedim.
‘Geç kaldın. Yıldırım yaptırmış bile’ diyerek Yıldırım Demirören’e seslendi. Demirören’in yakasında aynı rozetin siyah beyazlısı vardı.
Doğrusu çok hoşuma gitti.
Atatürk ne bir kulübün, ne de bir partinin malıydı. Atatürk sevgisi ne bir partinin oy oranı ile ne de bir takımın taraftar sayısı ile sınırlanabilirdi.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İnternet siteleri işsiz gazetecilerin şantajla geçim kaynağı haline gelmediği zaman.