Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, fazla dile getirilmese de toplum sağlığına olan etkileri ile daha çok dikkati ve farkındalığı gerektiriyor. Cinsel olarak aktif dönemdeki kadınları ve erkekleri etkileyebilen bu hastalıklar ten teması, cinsel ilişki, yetersiz sterilizasyon gibi farklı yollarla bulaşabiliyor. Neyse ki önlenmeleri büyük ölçüde mümkün; bu yazımda sizlere cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaş yollarından ve bu hastalıklardan korunmak için atılması gereken önemli adımlardan bahsedeceğim.
Cinsel İlişki Tek Bulaşma Yolu Değildir!
Hem erkekleri hem de kadınları etkileyen cinsel yolla bulaşan hastalıklar temel olarak korunmasız cinsel ilişki ve ten teması ile bulaşıyor. Bu nedenle tek eşlilik de bu hastalıklardan korunmanın en önemli yolu olarak değerlendiriliyor. Fakat bulaşma sürecini salt cinsel temasa indirgemek doğru bir yaklaşım değil. Nitekim gerekli tedbirlerin alınmadığı, sterilizasyonun yeterince sağlanmadığı kozmetik bakım işlemleri veya kan transfüzyonu yolu ile de bu hastalıkların bulaşabildiklerini biliyoruz. Dolayısıyla cinsel yolla bulaşan hastalıkları salt cinsel ilişkiye indirgemek yanlış olduğu kadar aile birliğine zarar verme potansiyeli yaratan bir yaklaşım haline de dönüşebiliyor.
Belirtiler ve Belirtilerin Şiddeti Değişkenlik Gösteriyor
Erken Boşalma Fizyolojik Nedenlerden Kaynaklanabilir
Çok uzun zaman boyunca erken boşalma problemi yalnızca psikolojik nedenler ile ilişkilendirildi. Bu ilişkilendirme o denli derinleşti ki bu cinsel işlev bozukluğunun salt psikolojik nedenlerle ortaya çıkabildiği inancı yaygınlaştı. Zaman geçti, tıbbi teknolojiler gelişti, tıbbi bilgiler evrildi; tüm bu süreç sonunda da “evet, erken boşalma ve sertleşme problemi gibi cinsel işlev bozuklukları fizyolojik nedenlerle de ortaya çıkabilir” söylemi tıbbi otoritelerce kabul edildi. Bu oldukça önemli bir gelişmeydi, tedavi seçeneklerini de bireylerin yaşadıkları cinsel işlev bozuklukları doğrultusunda çeşitlendirdi.
Konumuz erken boşalma olduğu için, erken boşalma tedavisi sürecindeki tedavi yöntemlerine değinmemde fayda var. Erken boşalma psikolojik ve/veya fizyolojik nedenlerle ortaya çıkabilir. Tedavi kapsamında ilaç tedavisi tercih edilebilmekte, yaşam tarzı değişikliklerinin ya da egzersiz ve boşalma alışkanlık değişimi gibi yöntemlerin denenmesi önerilebilmektedir. Tüm bu yöntemler hasta özelinde oldukça etkili olabilir, ancak hızlı sonuç vermeleri ve etkilerinin uzun süreceğini iddia etmek çok mümkün değildir. Bu nedenle son yıllarda erken boşalma tedavisi kapsamında penis başına dolgu uygulaması ön plana çıkmıştır. Aşırı penis hassasiyeti nedeniyle erken boşalma sorunu yaşayan erkekler için çok başarılı sonuçlar sunan bu tedavi yöntemini gelin, birlikte inceleyelim.
Erken Boşalma Tedavisinde Penis Başına Dolgu Uygulaması Güvenli mi?
Ama dikkat! Duruma bağlı olarak ortaya çıkan veya kronik hale gelmemiş sertleşme sorunu yaşayan her erkekte, bu cinsel işlev bozukluğunun kalıcı nitelik taşıdığını veya taşıyacağını söylemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Önemli olan durumu tanımlayabilmek, nedenlerini doğru belirlemek ve harekete geçmektir. Gelin birlikte geçici ve dönemsel olarak rastladığımız sertleşme sorununun derinliklerine inelim.
Sertleşme Problemini Tanımalıyız
Sertleşme problemi söz konusu olduğunda kronikleşmiş ve tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunundan bahsederiz.Ardında fizyolojik ve/veya psikolojik çeşitli etkenler olabilir. Kronikleşen sertleşme sorunu tedavisinde, günümüzde gelişmiş yöntemlere sahibiz ve uyguladığımız tedavilerle ilerlemiş sertleşme problemi yaşayan hastalarımızda dahi çok başarılı sonuçlar alabiliyoruz.
Bilinmesi gereken sertleşme probleminin durumsal ya da geçici olarak da karşımıza çıkabildiği ve tıbbi tedavi süreçlerine başvurulmadan yaşam tarzının değiştirilmesi sonucu düzelebileceğidir. Nitekim bizler, üroloji ve androloji uzmanları olarak, herhangi bir cinsel işlev bozukluğunun varlığından bahsedebilmek için süreklilik şartını ararız. Sertleşme problemi ise belli standartlara hapsedilemeyecek şekilde geçici ya da durumsal olarak da gözlenebilir.
Bu yazımda hem varikosel hastalığı hakkında genel bir bilgi aktaracağım hem de genç erkeklerde varikosel tedavisi ve önemine değineceğim. Öncelikle “varikosel nedir?” gelin kısaca hatırlayalım.
Varikosel Nedir?
Testislerin içerisinde bulunduğu skrotum adlı torbadaki toplardamarların varisleşmesi varikosel olarak adlandırılıyor. Testis toplardamarları genişleyip varisleştiğinde testislerden ideal oranda kan boşaltılamıyor, kirli kan tersine aktığı için hem testisler zararlı maddelere maruz kalıyor hem de ısınıyor. Testislerin ısınması ve daha çok zararlı maddeye maruz kalması sperm kalitesini azaltırken testislerin fonksiyonlarına zarar verebiliyor. Sonuç ise ne yazık ki erkek kaynaklı kısırlık olarak karşımıza çıkabiliyor.
Varikosel her zaman şikayet yaratan bir sağlık sorunu değil; ilerlediğinde varisleşen toplardamarlar skrotumda belirginleştiğinde bariz bir işaret ortaya çıkarıyor. Bazı erkeklerde şiddetli testis ve kasık ağrısı da yaratabiliyor. Bu belirtilerin olmaması varikosel yokluğunun kesin bir göstergesi olarak yorumlanmamalı, infertil erkeklerde varikosel görülme oranı %40 civarında; bu azımsanamayacak denli yüksek bir oran.
Varikosel teşhisi koyduğumuz tüm erkeklerde tedavi seçeneklerini değerlendirmemiz gerekmiyor. Bu kapsamda hastalarımızın bebek sahibi olmayı isteyip istemedikleri, hayat kalitesini azaltan şikayetler yaşayıp yaşamadıkları, yaşları, genel sağlık durumları ve eşleri ile ilgili unsurları göz önünde bulunduruyoruz. Ancak söz konusu ergenlik dönemindeki bir hasta olduğu zaman gerek sürece yaklaşımımız gerekse tedavi planlamamız daha farklı olabiliyor.
Ergenlik Döneminde Varikosel
Ergenlik dönemi boyunca testiküler hacim 2 ml’den 16 ml’ye çıkar. Sol testisin sağ testisten 2 ml düşük hacme sahip olması genç erkekler söz konusu olduğunda ciddi bir sorun olarak kabul edilir. Bu görüşün bilimsel dayanakları da bulunmaktadır; ergenlik döneminde varikoselin testis gelişimi ve fonksiyonu üzerinde önemli etkileri olduğuna dair klinik çalışmalar mevcuttur. Tek taraflı varikosel oluşumunun testislerin her ikisinin birden ısısını yükseltebileceği ve sıcaklık artışı nedeniyle testis fonksiyonlarının kalıcı olarak bozulabilmesi söz konusu olabiliyor. Temel amacımız üremenin korunması olduğu için adolesanlarda varikosel tedavisini mümkün olduğunca erken dönemde; testis fonksiyonları henüz kalıcı olarak etkilenmeden gerçekleştirme taraftarıyız.
Ergenlik döneminde varikosel tedavisi planlamasını hastanın kapsamlı muayenesi ve değerlendirilmesi sonucu gerçekleştiriyoruz. Hormon ve sperm testleri, hastalık öyküsü, muayene bulguları ve skrotal renkli doppler ultrasonografi sonuçlarını değerlendiriyoruz. Bazı durumlarda izlem tedavisi önerebilirken bazı durumlarda mikrocerrahi varikosel ameliyatı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Erken müdahale ile testis gelişimindeki sorunları tersine çevirebiliyor ve gelecek yıllarda erkek kısırlığı oluşumunu önleyebiliyoruz.
Cinsel İsteksizlik (Libido Düşüklüğü) Nedir?
Cinsel isteksizlik en basit şekilde cinsel düşüncelerin ve cinsel ilişki isteğinin azalması şeklinde tanımlanabilir. Öncelikli olarak bilinmesi gereken her erkeğin cinsel isteğinin diğer bir deyişle libidosunun aynı seviyede olmayacağıdır. Bu açıdan yaklaştığımızda cinsel isteğin öznel bir nitelik taşıdığını söyleyebilirim. Cinsel istek azaldığında erkeklerin hem cinsel ilişki isteklerinde düşüş yaşanır hem de cinsel uyarılma süreçleri zorlaşır. Bu durumun ardında çeşitli nedenler olabilir. Kimi zaman çalışma yaşamında karşılaşılan yoğun bir stres, kimi zaman aşırı bir yorgunluk hissedilmesi, kimi zaman ise hormon seviyelerindeki farklılaşma ya da sağlık sorunları erkeklerin olduğu kadar kadınların da cinsel yaşamını etkileyebilir. Bu nedenle düşük libidoya yol açabilecek potansiyel nedenlerin bilinmesi önemlidir.
Libido Neden Düşer?
Erkeklik hormonu seviyesindeki azalma, kullanılan ilaçlar, huzursuz bacak sendromu, depresyon, kronik hastalıklar, uyku bozuklukları, yaşın ilerlemesi, öz güven eksikliği ve stres gibi unsurlar ile cinsel istek azalması arasında doğrusal bir bağ vardır.
Erkeklik Hormonu Azalması
Erkeklik hormonu erkeklerin vücudunda kas gelişiminden sperm üretimine birçok süreçte görev yapan erkeklik hormonudur. Yaşla birlikte erkeklik hormonu seviyesinde azalma meydana gelebilse de kronik rahatsızlıklar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, sigara kullanımı, testislere alınan darbeler gibi çeşitli durumlarda da erkeklik hormonu azalarak cinsel isteksizliğe neden olabilir. Aniden gerçekleşen cinsel isteksizlik durumunda hormon testlerinin yapılmasında ve erkeklik hormonu seviyesinde bir azalma gözlemlenmesi halinde de nedenlerinin belirlenip tedavi süreçlerine başvurulmasında fayda olacaktır.
Kullanılan İlaçlar
Kullanılan bazı ilaçların erkeklik hormonu salınımını düşürerek cinsel isteksizliğe yol açabileceği bilinmektedir. Prostat kanseri tedavisi kapsamında kullanılan hormon ilaçları, anabolik steroidler, bazı antideprasanlar, kortikosteroidler düşük libidoya yol açabilen ilaç grupları arasındadır.
Vazektomi Nedir? Nasıl Yapılır?
En güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden biri olan vazektomi, spermleri testislerden penisteki idrar çıkış kanalına taşımakla görevli ana sperm iletim yolunun kesilmesi, bağlanması veya yakılması gibi farklı tekniklerle gerçekleştirilebilen bir cerrahidir. Bu şekilde sperm hücrelerinin meni ile buluşması bloke edilerek meni içerisinde sperm hücresinin kalmaması sağlanır ve yumurtanın döllenme ihtimali engellenerek gebelik oluşumu olasılığı %99.9’un üzerinde önlenebilir. Her ne kadar vazektomi ile spermlerin meniyle buluşması engellense de meninin sperm hücrelerinden tamamen arındırılması adına operasyondan sonra 10 – 20 kez mastürbasyon yapılması önerilir. Vazektomiden yaklaşık 1 ay sonra gerçekleştirilen ve art arda tekrarlanan spermiyogram testi ile menide sperm hücresinin var olup olmadığı belirlenmelidir.
Vazektomi oldukça güvenli bir operasyondur ve yaklaşık 30 dakikada tamamlanır. Ek bir cerrahi ile kombine edilmeyecekse klinik ortamında lokal anestezi ile gerçekleştirilir.
Peki vazektomi sonrası sertleşme sorunu gündeme gelir mi?
Vazektomi Sonrası Erektil Disfonksiyon Oluşur mu?
Vazektomi olmayı düşünen erkeklerin en çok merak ettiği sorulardan biri de operasyon sonrası sertleşme fonksiyonlarına zarar gelip gelmeyeceğidir. İyi haber şu; vazektomi sırasında sertleşmede görev yapan hiçbir organ ya da süreçte değişim yaşanmaz. Değişen yalnızca spermlerin yoludur.
Vazektomi sonrası sertleşme problemi görülme riski yok denecek kadar azdır. Fizyolojik olarak vas deferans ve sertleşme süreci arasında bir bağ olmasa da vazektomi sonrası nadiren de olsa ortaya çıkabilen sertleşme probleminin psikolojik faktörlere bağlandığı ifade edilebilir.
Vazektomi ile sertleşme sorunu arasında doğrusal bir bağlantı olmadığı gibi 1800’lü yıllardan bu yana, giderek daha gelişmiş tıbbi tekniklerle gerçekleştirilen vazektomi ile cinsel performans, erkeklik hormonu seviyesi ve ejakülat volümü arasında da bir ilişki bulunmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Vazektomi yaptıran erkekler de cinsel açıdan tatmin olabilirler, cinsel istekleri operasyon öncesi dönemle aynıdır ve boşalma süreçlerinde de bir değişim yoktur. Üstelik vazektomi sonrası cinsel performansın artması da mümkündür. Gebelik riskinin neredeyse hiç bulunmaması erkeklerin daha rahat ve özgür olmasına yol açabilmektedir.
Ejakülasyon Bozukluğu Nedir?
Ejakülasyon bozukluğu; cinsel uyarılma sonrası meninin partner tatmininden önce ya da çok sonra vücut dışarısına atılması veya meninin vücut dışarısına kısmen çıkması ya da hiç çıkmaması ile karakterize cinsel işlev bozukluklarını kapsayan çatı bir tanımdır.
Erken boşalma, geç boşalma ve geriye boşalma olarak sınıflandırılan ejakülasyon bozuklukları cinsel yaşamı etkileyebildiği gibi kısırlık oluşumuna da yol açabilir. Doğuştan ya da sonradan edinilebilen ejakülasyon bozuklukları fizyolojik ve psikolojik nedenlerle ortaya çıkabildiğinden mutlaka üroloji ve androloji uzmanlarına muayene olunması gerekir.
Ejakülasyon Bozuklukları Nelerdir?
Az önce de ifade ettiğim gibi ejakülasyon bozuklukları; erken boşalma, geç boşalma ve geriye boşalma gibi farklı sorunları içerir. Gelin birlikte, tüm bu boşalma sorunlarının detaylarını inceleyelim.
Erken Boşalma Problemi
Giderek artan oranda karşılaştığımız erken boşalma, dünya genelinde hem en sık görülen cinsel işlev bozukluğu hem de en sık rastlanan ejakülasyon bozukluğudur. Erkekler üzerinde olduğu kadar kadınlar üzerinde de olumsuz yansımaları olan bu cinsel işlev bozukluğu erkeğin cinsel ilişkiye henüz girmeden ya da girdikten hemen sonra, genellikle orgazm olmadan, kontrolsüz bir şekilde boşalması ile karakterizedir. Performans kaygısı, hormon düzensizlikleri, hatalı sünnet cerrahisi, ilişkide yaşanan problemler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, erkek üreme sistemindeki iltihaplar ve penis aşırı duyarlılığı gibi farklı nedenlerle oluşabilen erken boşalma tedavisinde birçok alternatif yöntemimiz bulunuyor. Son yıllarda penis başına dolgu uygulaması ile penis hassasiyeti nedeniyle erken boşalma sorunu yaşayan hastalarımıza hızlı ve efektif bir çözüm sunabiliyoruz.
Geç Boşalma Problemi
Online alışverişin sunduğu gizlilik ve pratiklik ne yazık ki dünya genelinde sertleşme sorunu yaşayan ve bu sorunu utanılacak bir durum olarak nitelendiren erkeklerin tedavi olmak yerine sağlıksız alternatifler arayışına girmelerine neden oluyor. Bazı ilaçların reçetesiz satılması erkeklerin bu ilaçlara erişiminin kolaylaşmasını sağlarken bu tercih ne yazık ki ne sorunun kalıcı çözümüne fayda sunuyor ne de sağlık için güvenli olarak nitelendirilebiliyor. Bu yazımın konusu da milyonlarca erkeğin sağlığını tehdit edebilen bu ilaçlar! Dikkatli okumalar dilerim…
Sertleşme Probleminde Tedavi, Kişiye Özel Planlanır
Gerek web sitemde gerekse sosyal medya hesaplarımda sık sık değinmeye çalıştığım bir konu var. Her zaman sertleşme sorununun ardında farklı mekanizmalar bulunduğunun ve sertleşme sorununun kaynağı doğrultusunda çeşitli tedavi süreçlerinin uygulanması gerektiğinin altını çiziyorum. Evet, sertleşme problemi tedavi edilebilir ancak önemli olan tedavi sürecinin hasta özelinde planlanmasıdır.
Dilerseniz sertleşme sorununu kısaca ele alalım. Sertleşme sorunu en basit şekilde penisin cinsel ilişki için yeterince sertleşememesi ya da cinsel ilişki sonuna dek sertliğini koruyamaması ile karakterize bir cinsel işlev bozukluğudur. Bu tanım dahilinde sertleşme problemi varlığından bahsedebilmemiz için ya penis kanlanmasında sorun olduğunu ya da penis kanlansa da bu kanın cinsel ilişki bitmeden vücuda geri döndüğünü ifade edebilirim. Her iki durumda da evet, başrolde damar sorunları vardır. Fakat bu damar sorunlarının türü farklı olduğu için tedavi süreçleri de aynı olmayacaktır.
Penis kanlanmıyorsa ilaç, P-Shot, şok dalga tedavisi ve SVF kök hücre tedavisi gibi alternatiflerimiz mevcut. Sorun toplardamarlarda olduğunda ise, yani penis ilişki bitmeden sertliğini kaybediyorsa venöz kaçak operasyonuna diğer bir deyişle venöz yetmezlik cerrahisine başvuruyoruz. Çok ilerlemiş ve diğer tedavi süreçlerinin etkisiz olacağı hastalarda ise, penil protez uygulayabiliyoruz.
Tüm bunlar bir yana sertleşme sorunu tedavisi planlanırken bu cinsel işlev bozukluğuna yol açan temel organik nedene ek olarak problemin ilerleme seyrini ve hastalarımızın genel sağlık durumunu da dikkate almamız gerekiyor.
Reçetesiz İlaçlar Tehlike Barındırıyor
Reçetesiz olarak online satışı yapılan sertleşme problemi ilaçları ile ilgili ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) raporunda çarpıcı bilgiler bulunuyor. Sertleşme probleminin giderilmesi için satışa sunulan her 17 ilaç veya takviyenin 11’inde, kullanılan içeriklerin listelenmediği ifade ediliyor. Bu veri de bizleri online olarak satın alabilecek içeriklerin zararlı maddeler barındırabileceği sonucuna götürüyor. Nitekim kan basıncında ani artış, sırt ağrısı, kas ağrısı ve görüş sorunları ile karşılaşan birçok kişinin olduğunu biliyoruz. Reçetesiz ilaçların yol açabileceği tehlikeleri bir yana bırakırsak, ilaçlar güvenli olsa dahi o ilaçları kullanan her hastada aynı sonuçlar alınamaz. Bu nedenle ilaç önerisi de diğer tedaviler de kişi özelinde planlanmalıdır. Sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin yapması gereken en güvenli ve hatta tek şey sertleşme problemlerinin nedenlerinin belirlenmesi için üroloji uzmanına başvurmak ve kendilerine özel tedavi süreçlerinin planlanmasını sağlamaktır.