Siteminize itirazım var Paşam

EGE Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon, tanımaktan şeref duyduğum komutanlardan biridir. Modern Türk Ordusu'nun modern komuta kademesini temsil eder.

90'lı yıllarda Genelkurmay'da iken kendisiyle zaman zaman konuşurdum.

Dediğim gibi, Batı'ya dönük Türk Ordusu'nun yüzü Batı'ya daha da dönük komutanlarından biridir.

* * *

Ama bu konuda kendisiyle aynı fikirde değilim.

Hurşit Paşa, Sezen Aksu'ya Efes Konseri'ni vermek için niye 30 Ağustos'u seçtiğini soruyor.

Bu sözleri önce şöyle algılamak istedim:

‘‘Sezen Aksu bu konseri niye 30 Ağustos'ta yaptı. O gece bizim resepsiyonlarımız var. O yüzden biz gidemedik.’’

Ama bu benim algılamak istediğim sözlerdi.

Tolon Paşa'nın kastettiği bambaşka bir şeydi.

O, Sezen Aksu'ya Rumca, Ermenice, Kürtçe şarkıları söylemek için neden 30 Ağustos'u seçtiğini soruyordu.

Yani sözlerinde sitemi aşan bir eleştiri vardı.

İşte ben bu siteme hiç katılmıyorum.

Bakın neden?..

* * *

Telefonum daha önceki gece yarısından itibaren çalmaya başladı.

İlk arayan, konseri izlemek üzere İzmir'e gönderdiğimiz arkadaşımız Şermin Sarıbaş'tı.

Şermin, heyecandan ağlıyor ve aynen şunu söylüyordu:

‘‘Ertuğrul Bey, ben hayatım boyunca Türklüğümle bu kadar gurur duyduğum bir anı az yaşadım.’’

Bu sözler abartılı mıydı derken arkası gelmeye başladı.

Hemen herkes aynı heyecanı, aynı duyguları paylaşıyordu.

Ben ne yazık ki konsere gidemedim.

Cuma akşamı müşterilerinin yüzde 80'ine yakınını yabancıların oluşturduğu bir tatil köyündeydim.

Orada 30 Ağustos Zafer Bayramı için özel bir program düzenlenmişti.

Dev ekranlarda Kurtuluş Savaşı üzerine İngilizce ve Fransızca bilgiler veriliyor, Büyük Zafer'i simgeleyen gösteriler yapılıyordu.

Programın sonunda havai fişekler atılmaya başladığı zaman aynı anda, 10'uncu Yıl Marşı çalmaya başladı.

‘‘Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan’’ nakaratı müthiş bir titreşimle önümdeki Ege Denizi'ne doğru yayılıyordu.

Zafer Bayramı kutlanıyordu, ama gece boyunca tek bir defa ‘‘düşman’’ kelimesi telaffuz edilmedi.

Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'nı verdiği ülkelerin ve halkların adı bir kere dahi geçmedi.

Ama patlayan fişekler, ortalığı inleten 10'uncu Yıl Marşı bana aynen Amerikalıların ‘‘4 Temmuz’’ veya Fransızların ‘‘14 Temmuz’’ bayramlarını kutlamalarını hatırlattı.

Dikkat ettim, tatil köyünde kalan bütün turistler programı sonuna kadar büyük bir keyifle izlediler.

Gece oradan çıkıp kaldığım tekneye doğru giderken, başka tatil köylerinden de aynı nakaratlar yükseliyordu:

‘‘Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan...’’

Deniz sakindi, hilali biraz geçmiş yarım aya yaklaşmış o güzel ışıklı top, Torba Körfezi'nin üzerinde içimi aydınlatıyordu.

Sadece beni değil bütün Türkiye'yi...

* * *

Hurşit Paşa
soruyor:

‘‘Neden 30 Ağustos Zafer Bayramı gecesi?’’

Dün sabah erken saatlerde Sezen'i arayıp önce kutladım.

Bana iletilen duyguları bir postacı gibi kendisine ilettim.

Sonra Tolon Paşa'nın sitemkár sorusunu ben de ona sordum:

‘‘Neden 30 Ağustos?..’’

Sezen,
çok basit bir cevap verdi:

‘‘Kültür Bakanlığı bize bu günü verdi. Ama bugünün benim için özel bir anlamı da var. Çünkü annem ve babamın evlilik yıldönümü.’’

Biraz düşündü ve devam etti:

‘‘Ama 30 Ağustos olsa ne olur?’’

Evet, olsa ne olur?..

Bence çok iyi oldu.

Böyle bir konseri bugün yapmayacaktık da ne zaman yapacaktık.

Şöyle Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin şehitliklerinde kısa bir gezi yapalım.

Mesela Bakü Şehitliği'ne.

O sade şehitlikte ismi yazılan, gencecik yaşta toprağa düşmüş insanların doğum yerlerine bir bakalım.

Pervari, Diyarbakır, Tunceli, Siirt, Bitlis, Muş...

Bosna'daki, Filistin'deki, Çanakkale'deki şehitliklerde yan yana yatan insanların adreslerine bir göz atalım.

Büyük Taarruz'un başladığı o andan itibaren toprağa düşenlerin nüfus kayıtlarını bir inceleyelim.

Kim nerede, ne şehitler vermiş, kim oğlunu babasını, kardeşini dayısını oralarda bırakmış...

* * *

Önceki akşam konserin yapıldığı Efes, Kurtuluş Savaşı'nda ilk kurşunun atıldığı İzmir'e 80 kilometre mesafede.

İlk kurşunun gittiği hedef bugün artık düşman değil.

Ama o ilk kurşunu, sonraki kurşunları atan, aynı siperlerde yan yana çarpışan, şehit düşen insanların düşman olmaları mümkün mü?

Sezen'in konseri bana bir kere daha şunu öğretti:

Toplumların büyük dönüşüm anlarında, büyük kararları aldığı ve uygulamaya koyduğu o tarihi dönemlerde, büyük düşünmeye ve büyük cesarete ihtiyaçları var.

İşte öyle anlarda elinizden bir şey gelmiyorsa yapabileceğiniz bir şey vardır:

‘‘Öyle anlarda şarkı söylemeli avaz avaz...’’

İşte bu yüzden samimi olduğuna inandığım siteminize itirazım var Paşam...
Yazarın Tüm Yazıları