Sayın Başkonsolos bunu da açıklayın

MUSUL Başkonsolosumuz NTV kameralarının karşısında bir kahramanlık menkıbesi yazıyor.

Haberin Devamı

“IŞİD militanları kafasına silahı dayamış ve ona Türkiye aleyhine propaganda yapmasını söylemiş...”
O ise kahramanca direnmiş.
Samimi olarak kutlarım.
Gurur da duyarım.
Tam bir Türk diplomatına yakışacak hareket derim.


* * *


Ama NTV ekranında ona bir soru daha sorulmalıydı.
“O gün Musul’da Türk Hava Yolları, Cemaat okulları akıllıca davranıp personelini tahliye ederken, Başkonsolosluk binamızdaki insanlar niye tahliye edilmedi...”
Soru bu kadar açık ve kısa.
Başkonsolosumuza seslenmek istiyorum.
Kafana dayanmış IŞİD silahından bile korkmayan sen...
Şimdi aynı cesaretle, Türk kamuoyuna şunu da açıklamalısın:
-Konsolosluk binasını neden boşaltmadınız.
-Bu kararı sen kendi başına mı aldın...
-Yoksa emir Ankara’dan mı geldi...
O tarihi muhakeme hatasını kim yaptıysa, hesabını vermelidir.
Bu olay gizli kalamaz.


* * *

Haberin Devamı

Neden mi...
O 49 insan, o çocuklar, o kadınlar, insanlar 101 gün ölüm korkusuyla yaşadı.
Biz millet olarak burada, her gün oradan bir tabut gelecek diye endişeyle bekledik.
Millet olarak hem korktuk, hem gururumuz incindi.
Dönüşleri bizim için harika bir bayram hediyesi oldu.
Ama önce o insanlara, sonra bütün millete bu kâbusu yaşatan kararın nasıl alındığını bilmek istiyoruz.

Bataklığa ‘Bataklık’ demeye başladıysak sıra kurtulmada

AMERİKA Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Kerry’ye Türkiye’nin Ortadoğu politikasını sormuşlar.
Şu cevabı vermiş:
“Now the proof in the pudding.”
“Kanıt muhallebinin içinde...”
Konu Ortadoğu olunca çeviriyi şöyle yapmak daha uygun olur:
“Aşurenin tadını yiyince anlarsın...”
Biz “Bataklık” dediğimiz için Başbakan Davutoğlu, “Hayır orası nezih bir muhit” demeye getirmişti.
Allah aşkına şu nezih muhite bakın.
-Katar bir yandan IŞİD’e silah ve para veriyor, bir yandan Amerika ile birlikte IŞİD mevzilerini vuruyor.
Siz bir şey anladınız mı...
-Türkiye, söz konusu Esad olunca, “Suriye’ye girerim, Şam’a kadar giderim” havasında.
Ama iş, insanların kafasını kesen kanlı bir terör örgütüne gelince, “Ben bu işe bulaşmam” diyor.
Siz bir şey anladınız mı.
-Amerika, IŞİD’i vurmadan önce müttefiki Türkiye’ye değil, düşmanı Suriye’ye haber veriyor.
Yani ‘Esed’e düşman ama “Esad’a dost.
Siz bir şey anladınız mı...
Neyse ki Cumhurbaşkanı dün New York’ta ilk defa “IŞİD bataklığını kurutmaktan” söz etti. Bataklığa bataklık demeye başladıysak, belki artık bu nezih muhitten kurtulmanın yollarını da aramaya başlarız.

Haberin Devamı


Ortadoğu batağından nasıl kurtulamayız


-Dış politikamızı, gençliğimizin Enver Paşa ideallerinden, “Tarihi biz yeni baştan yazıyoruz” megalomonisinden, “Sünni” ve “Müslüman birader” takıntısından kurtarmadıkça, kurtulamayız.
-Sınırımızdaki olaylara bakışımızı, “Esed’i” devirme ihtirasından kurtaramazsak kurtulamayız.
-‘Müslümandan terörist olmaz”, “Sünni Sünni’ye vurmaz” aymazlığından kurtulamazsak, kurtulamayız.
-Bölgenin iki öteki devi Mısır ve İsrail ile ilişkileri düzeltmeden kurtulamayız.
-Ülkemizde gerçek demokratik ve hukiki reformları yapıp, şeffaf, hesap verebebilir laik bir rejim kurmazsak kurtulamayız.
-Yüzümüzü. Gözümüzü, dilimizi, elimizi Ortadoğu bataklığından çekip, Avrupa Birliği’ne döndürmezsek kurtulamayız.

Haberin Devamı

Yani hep Amerika suçlu da bölgenin insanı masum mu


DÜN CNN Türk’te izliyorum.
Konuşan, her şeyin, herkesin ve tabiatıyla Ortadoğu’nun da uzmanı.
ABD ve Arap ülkeleri koalisyonu IŞİD mevzilerini vuruyor ya, anında teşhisi koymuş.
Bütün suç Amerika’da...”
Yahu arkadaş, Kuran ineli 1400 yıl oldu.
1400 yıl sonra dinimizi, inancımızı böyle adi bir terör için kullanan o kara adamlar masum da, sadece Amerika mı suçlu.
Bu bölgedeki Araplar, Iraklılar, Şiiler, Sünniler, Türkmenler hiçbir şey yapmamış, masum masum otururken Amerika mı gelip bu bölgeyi dünyanın en pis bataklığına çevirmiş.

Cem Yılmaz artık halkın içinde dolaşmıyor mu


ÖNCEKİ
akşam Feriye Lokantası’nda Cem Yılmaz’la birlikteydim.
Pepsi Cola yeni filmine sponsor olmuş, onun partisi vardı. Onun en sevdiğim filmlerinden biri ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’tı...
Filmi henüz seyretmedim ama anladığım kadarı ile yeni filmi ‘Pek Yakında’ onun tadında bir film olmuş.
Harika bir sohbet yaptık.
Bir davetli şunu sordu:
“Son zamanlarda pek öyle halkın arasında dolaşmıyorsunuz. Nasıl halkı bu kadar iyi tanıyorsunuz...”
Cevabı şu oldu:
“Benim onları anlamaya çalışmama gerek yok ki, sağ olsun herkes kendi yeterince içini açıyor ve anlatıyor.”
Haklı. Cumhurbaşkanı Erdoğan halktan bu kadar oy alıyor da, mitingler dışında halkın ne kadar içine giriyor ki... Bu çağda halkı anlamak için ille de içine girmek gerekmiyor...

Yazarın Tüm Yazıları