Paylaş
TRT'nin Kavaklıdere'deki binasına neredeyse 10 yıldır ilk defa giriyorum Oysa öğretim üyeliği yıllarımda bu binaya çok sık giderdim.
TRT, üç dört gün içinde bu binadan taşınıyormuş.
1960'lı yıllarda Mithatpaşa Caddesi'ndeki TRT binası, 1970'li yıllarda ise Kavaklıdere'deki bu bina, Türk siyasi ve sosyal hayatında önemli rol oynadı.
* * *
Bina oldukça eskimiş.
Ama daha kapıda tanıdık simalara rastlıyoruz.
Kim ne derse desin, devletin çalışanlarına verdiği kendine özgü bir terbiye var.
Biraz sonra Başbakan Bülent Ecevit geliyor.
Başbakan daha gelişinde öteki başbakanlardan farkını gösteriyor.
Yanında birkaç koruması dışında sadece Devlet Bakanı Fikret Ünlü var.
Makyaj yapılırken biraz sohbet ediyoruz.
‘‘18 Nisan seçiminden beri ilk defa bugün canlı yayına çıkıyorum’’ diyor.
Öğle saatlerinde İsmet Solak'ın NTV'deki programına konuk olmuş.
Akşam da TRT'de Kurtul Altuğ, Güneri Cıvaoğlu ve benim sorularıma cevap veriyor.
Başbakan'a, aklımıza gelen her soruyu soruyoruz.
Mesela eşi Rahşan Ecevit'in MHP'yi eleştiren demecini önceden görmüş müydü?
‘‘Evet gördüm’’ diyor.
Zaten kendi demeçlerini de önceden Rahşan Ecevit'e okurmuş.
* * *
Benim çok merak ettiğim bir konuyu aydınlatmasını istiyorum. Meclis'in açılış gecesi Merve Kavakçı salona girdiğinde tarihi bir konuşma yapmıştı.
Bu kısa konuşmayı elindeki káğıttan okumuştu. O metni orada mı yazmıştı, yoksa önceden mi hazırlamıştı?
‘‘Bu soruyu iyi ki sordunuz. İlginç bir öyküsü var’’ diye başlıyor.
Yemin için isim okunurken, sıra İstanbul milletvekillerine gelmeden önce su içmek için kulise çıkmış.
Orada Fazilet Partisi Milletvekili Nazlı Ilıcak yanına yaklaşıp, Merve Kavakçı'nın biraz sonra Meclis'e geleceğini söylemiş.
Ecevit, ‘‘Merve Hanım'ın geleceğini orada Nazlı Hanım'dan öğrendim. Hemen yukarı odama çıkıp o metni orada yazdım’’ diyor.
Kurulacak hükümetin yapısı üzerinde ilginç bazı bilgiler veriyor.
Mesela, iki başbakan yardımcılığı olacakmış.
Bunlardan biri DSP'li, öteki MHP'li olacakmış. Ben altını çizerek, ‘‘ANAP'lı bir başbakan yardımcısı olmayacak mı’’ diye soruyorum.
‘‘Hayır olmayacak’’ diyor.
Ancak bu sözlerin dün ANAP saflarında bir rahatsızlık yarattığını öğreniyorum. Bu arada DSP çevrelerinden, ‘‘ANAP'lı bir üçüncü başbakan yardımcısının da kabinede yer alacağı’’ bilgisi geliyor.
* * *
Ecevit bu program boyunca gerek Bahçeli, gerek Yılmaz için son derece dikkatli ve saygılı bir üslup kullanıyor.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin güven verici bir kişilik sergilediğini söylüyor.
ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın, Yüce Divan'a gidişi için, ‘‘Çok cesur bir karar aldı. Ama ben kendisinin rahatlıkla aklanacağına inanıyorum’’ diyor.
Koalisyon için ayrıntılı görüşmeler başlamadan önce, ortaklarında hassasiyet yaratacak en küçük bir söz söylememeye özen gösteriyor.
Program sonunda ekran karardığında, ‘‘Sizin her istediğiniz cevabı veremediğim için üzgünüm. Ama günün hassasiyetini dikkate almak zorundayım’’ diyor.
ÖYMEN'LE SOHBET
Dün sabah ise CHP'nin yeni Genel Başkanı Altan Öymen'le, Meclis lojmanlarındaki konutunda sohbet ediyoruz.
Lojmanların çevre düzenlemesi çok güzel. Etraf yemyeşil. İnsana huzur veriyor.
Ama binalar ve içleri çok bakımsız kalmış.
Öymen, mesleğimizin duayenlerinden birisi. Onunla CHP'nin genel başkanı olarak konuşmak insana tuhaf geliyor.
Ancak kanımca çok, ama çok önemli bir noktayı yakalamış.
‘‘Ben 1950 yılında CHP'ye yine böyle tarihi bir seçim hezimetinden sonra üye olmuştum’’ diyor.
Ondan üç yıl sonra da Ecevit, belki aynı motiflerle CHP'ye üye olmuş.
Bugün her ikisi de genel başkan.
Demek ki partilerin dibe vurduğu anlar, yeni bir yükselişin miladı olabiliyor.
CHP şimdi işte bunu gerçekleştirmeli.
Paylaş