30 Kasım günü yapılacak nüfus sayımında vatandaşlara ilginç bir soru sorulacak.‘‘Hane halkı içinde özürlü kişi var mı?’’Bir nüfus sayımında böyle bir soru ilk defa soruluyor. Hem psikologlar, hem sosyologlar açısından çok önemli bir inceleme konusuyla karşı karşıyayız.Sonucu merakla bekliyorum. BAKAN'IN MEKTUBUAcaba kimler özürlü çocuklarını saklayacak, kimler bu soruya hiç çekinmeden doğru cevap verecek.Bir insanın çocuğu için özürlü diyebilmesi veya özürlü çocuğunu bu etiket altında devletin resmi kayıtlarına geçirmesi kolay bir iş değil.Ama mutlaka yapılması gereken bir şey.Önümde bir mektup duruyor.Mektubu, Devlet Bakanı Hasan Gemici yazmış.Gemici, ‘‘Türkiye'de özürlü nüfus ve özür gruplarına yönelik sağlıklı bir oran ne yazık ki elimizde bulunmamaktadır. Kamuoyuna yansıyan kimi rakamlar ise tahminin ötesine geçememektedir’’ diyor.Oysa bu insanlara yönelik politikaların belirlenmesi, onların rehabilitasyonu için kesin rakamlara ve bilgilere ihtiyaç var.Bakan bu tespitlerden sonra bir endişesini dile getiriyor:‘‘Bugüne değin edindiğimiz gözlemlerimiz, özürlülüğün açıkça ifade edilmediği, hatta kimi ailelerin özürlü bireylerin varlığını sakladıkları yönündedir.’’Demek ki bakanlık, ailelerin özürlü çocuklarını sakladıkları, onları deşifre etmekten çekindikleri kanaatine sahip.Hasan Gemici, bu konuda hepimizden yardım istiyor.SABANCILAR'IN CESARETİBu mektup beni bundan iki üç yıl öncesine götürdü.Sakıp ve Türkan Sabancı'nın bir fotoğrafı gözümün önünde yeniden canlandı.Ailenin özürlü oğlu ilk defa bu fotoğrafta yer alıyordu. Oğulları ile birlikte bir toplantıya katılmışlar ve orada fotoğrafları çekilmişti. Sabancılar'ın bu tavrı çok hoşuma gitmişti. Ama ne de olsa, bu konuda hepimizin kafasında itiraf edemediğimiz bir sansür vardı.Bu fotoğrafı kullanıp kullanmama konusunda karar veremedim.‘‘Acaba aile rahatsız olur mu’’ diye düşündüm.Sonra, ‘‘En iyisi kendilerine sormak’’ diye düşündüm. SABANCI'YA ÖNERİSabancılar hiç tereddüt etmeden, ‘‘Elbette kullanabilirsiniz. O bizim oğlumuz’’ dediler.Ertesi gün bu fotoğrafı Hürriyet'in birinci sayfasından kullandık. Daha sonra oğulları ile birlikte sık sık fotoğrafları yayınlandı.Bu fotoğrafları ne zaman görsem, aynı derecede etkileniyorum. Sabancılar daha sonra, özürlü çocuklar için gelişmiş ülkelerde bile eşi az görünen okullar yaptırdılar.Oğullarını kamu önüne bu kadar rahatlıkla çıkarabilen bir aile, herhalde nüfus sayımında da bu gerçeği kayda geçirmekten çekinmeyecektir.O nedenle, Bakan'ın mektubunu alınca, aklıma şöyle bir fikir geldi.Acaba bakanlık, nüfus sayımından önce birkaç televizyon ve gazete ilanına Sabancılar'ı çıkararak, bir çağrı yaptıramaz mı?Sakıp Bey ve Türkan Hanım özürlü çocukları bulunan vatandaşlara bir çağrı yaparak, nüfus sayımında bu gerçeği saklamamaları için kampanya yapamaz mı?Tabii bu arada bakanlığın yapması gereken bir şey var. Vatandaşlara ‘‘Özürlü’’ kavramı hakkında bilgi vermek. Kim özürlüdür? Beş duyusu çalışan, ayakta durabilen, sokağa tek başına çıkabilen herkes normal midir? O nedenle 30 Kasım'dan önce insanlara bu konuda aydınlatıcı bilgiler vermek gerekiyor.BAKAN'I KUTLUYORUMDevlet Bakanı Hasan Gemici'yi, bu konuyu gündeme getirdiği için kutluyorum. Bu sayımda özürlü insanların gerçek durumunun belirlenmesine hepimizin katkıda bulunması gerekiyor.