Paylaş
Türkiye'nin hangi siyasi iklimden kurtulduğunu hatırlayalım.
Hangi badireyi atlattığını bir kere daha düşünelim.
Şeriatla süngü arasında sıkıştırıldığı o siyasi coğrafyada dolaşalım.
* * *
Hemen mi unuttuk?
Kimdi Türkiye'yi o badireden çekip alan hareketi gerçekleştirenler?
DYP'den istifa eden sağduyulu insanlar değil mi?
Bir Yalım Erez'in, bir Hasan Denizkurdu'nun, bir Bahattin Yücel'in, Yaman Törüner'in, Tekin Enerem'in ve öteki insanların yaptığı hizmeti bu kadar çabuk mu unutacaktık?
Ben unutmadım.
Milletin unuttuğunu da sanmıyorum.
Unutan sadece partiler.
Hafızası kısa olanlar onlar. Veya hafızası teamüden köreltilenler.
* * *
Şu Türk siyasetine bakın.
Hasan Denizkurdu gibi bir insan listelerde yok.
Ama elinde silah güpegündüz televizyon basan kişi listede.
Bahattin Yücel gibi fevkalade başarılı bir turizm bakanı liste dışı.
Ama hakkındaki dört suçlamadan dolayı dokunulmazlığı kaldırılan, Pişkin Ömer adıyla maruf Ömer Bilgin adlı zat listede.
Refahyol'u Meclis'te yıkan hareketin başını çeken Yalım Erez liste dışı.
Ama ordunun içine istihbaratçı sokan zat listede.
Jet-Pa adlı şirketin, ‘‘Parayı bastım, listeye adamlarımı soktum’’ diyecek kadar kendinden geçmiş sahibinin, ‘‘tayin ettiği’’ kişiler listelerde.
Ama bu ülkeyi demokrasi dışı zorlamalara sokmadan rayına oturtan insanlar siyaset dışı.
Sağda durum böyle.
* * *
Solda daha mı farklı?
Bir CHP'nin Ercan Karakaş gibi bir siyasetçiye hiç mi ihtiyacı yok?
Bırakın CHP'yi Türkiye'nin böyle medeni, başarılı, üzerine toz konmamış siyasetçileri dışarda bırakma lüksü var mı?
Cevap hazır.
‘‘Siz önseçim istemediniz mi?’’
Evet istedik.
Ama, Ercan Karakaş gibi, Aydın Güven Gürkan gibi siyasetçiler için kullanabileceğiniz üç beş kontenjan yok muydu?
Vardı. Olabilirdi.
Evet, Türk siyaseti ne yazık ki böylesine biçare bir zihniyetle maluldür.
Ve bizler önümüze konulan bu mönüyle yetinmek zorundayızdır.
Çünkü mostrası bozuk bu siyasette bizler misafirizdir ve misafirler de umduklarını değil, bulduklarını yerler.
Lider ihtirası her şeyin önüne geçer, kendi menfaati söz konusu olduğu zaman, inanılmaz bir siyasi egoizm bütün iyi niyetlerin üzerine kábus gibi çöker.
* * *
İşte Necmettin Erbakan örneği.
Sırf maraza çıkarmak için listelere zorla türbanlı aday sokarak, aklınca kendi bulunmayacağı bir Meclis'i daha şimdiden kavgaya mahkûm eden bir zihniyet.
Siyaset yasağı olduğunu bile bile, Konya'dan bağımsız aday olarak, temelini kendi elleriyle attığı partinin üç beş milletvekiline mal olmayı planlayacak kadar bencilleşmiş bir şahsiyet.
‘‘Emanetçi’’ olarak gördüğü kişinin iyi niyeti toplumda prim yapmaya başlayınca, onu torpillemekte bir saniye dahi tereddüt etmeyen bir ego.
Türkiye bu kafalarla mı demokratikleşecek?
Bu zihniyetlerle mi siyasi barışı, uzlaşmayı sağlayacak?
‘‘Parti ben'im’’ zihniyetini doğal bir durum olarak kabul eden bu liderlerle kurumsal demokrasiye geçmek mümkün mü?
* * *
Bütün bu badireden sonra geldiğimiz noktaya bir bakın.
Ülkenin içinde bulunduğu kritik durumu dikkate alarak partilerini terk eden insanlar cezalandırılıyor, o kritik durumu daha da kritikleştirmeye uğraşanlar ödüllendiriliyor.
Tablo ortada. Fotoğraf önümüzde.
Mönü bu. Umduğumuzu değil, bulduğumuzu yiyeceğiz.
Paylaş