Mümtaz bir 'Türk' edebiyatçısı

TÜRK edebiyatının "mümtaz" simalarını sayarken aklınıza kimler gelir?

Yahya Kemal Beyatlı?

Tamam, hiç itirazım yok.

Ahmet Hamdi Tanpınar?

Banko...

Názım Hikmet Ran?

Kimse itiraz edemez.

Şimdi sıkı durun, 100 bin dolarlık soruya geliyorum:

Ya Abdullah Öcalan?

Hani şu İmralı’daki adam.

Sizce o da Türk edebiyatının "mümtaz bir şahsiyeti" midir?

Kitaba göre, evet...

* * *

Önümde geçenlerde piyasaya çıkan bir kitap duruyor.

Adı, "Edebiyatımızda Müstear İsimler".

Yani ünlü yazarlarımızın "takma isimleri sözlüğü".

Kitabın yazarı Tahsin Yıldırım.

İyi bir edebiyat eğitimi almış.

1972 Kayseri doğumlu. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi mezunu.

"Hece", "Varlık", "Kaşgar", "Yasak Meyve", "Eşik Cini" gibi dergilerde yazılar yazmış.

"Müstear isim" bizde çeşitli kelimelerle ifade edilir.

"Takma ad", "iğreti ad", "mahlas", "tapşırma" vs...

Yazar kitabının kapsamını şöyle açıklıyor:

"Geniş anlamı ile yazar olarak değerlendireceğimiz şairler, aşıklar ve kalem erbabı diğer kişiler."

* * *

Şimdi gelelim bu kitabın "Ö" maddesine.

Bu maddenin 4’üncü sırasında 3940 No’lu maddesinde şöyle bir isim var:

"Öcalan, Abdullah".

Kullandığı takma isim de "Ali Fırat".

Kendi kendime "Allah Allah" dedim.

Bir gazetede bu isimle yazılar yazdığını biliyordum.

Acaba Öcalan’ın bilmediğimiz "edebi" yazıları mı var? Yoksa bu başka bir Öcalan mı?

Ama doğum tarihine baktım, 1948 ve Şanlıurfa.

Demek ki o.

Demek ki o da edebiyatımızın müstesna bir kişiliğiymiş.

Gözümün önüne o ünlü kaşınma fotoğrafları geldi.

Diyeceksiniz ki Bukowski de canlı yayında kusardı.

Evet teşbihte hata olmaz.

Sonunda onun da bir takma adı vardı.

* * *

Neyse, ben size bu kitaptan başka ilginç bilgiler de aktarayım.

Önce şunu belirteyim.

Öcalan’la ilgili gözlemime takılmayın. Gerçekten iyi ve ilginç bir çalışma.

Mesela Názım Hikmet’in kullandığı takma isimler çok hoşuna gitti.

"Mümtaz Osman", "Ahmet Oğuz Saruhan", "Kartal", "Bendeniz", "Kemal Ahmet", "Mazhar Lütfi", "Ahmet Rıdvan", "Orhan Selim", "Atsız Yazıcı", "Nurettin Cemal".

Ve daha başkaları.

Ama Názım’ın kullandığı takma isimlerden en çok dikkatimi çeken bir başkası oldu.

Názım, bir dönem "Selim İleri" takma adını da kullanmış.

Bunu hiç işitmemiş, okumamıştım.

Hikmet Feridun Es, bir makalesinde bunu yazmış.

Ama kitabın yazarı, "Ben bu bilgiyi doğrulatamadım" diyor.

Acaba Selim İleri’nin bundan haberi var mı?

Veya ailesinin...

* * *

Bana göre en romantik takma ad ise Selim İleri’ninki.

"Eylül Sarmaşığı" adını kullanmış.

Bir başka Türk yazarı Selim İleri’ye daha anlamlı bir takma ad önermişti.

"Selime Nadir."

Onun Kerime Nadir hayranlığı daha nasıl anlatılabilirdi ki...

Kitapta bir de Enis Batur’un takma isimlerini çok sevdim.

Onun yaratıcılığına çok uygun isimler:

"Fakir İdris", "İdris Kantörün", "Reşit İmrahor", "Yenisey".

Yaratıcılıktan en yoksun takma isim ise Yekta Güngör Özden’inki.

"Gün-Öz".

Biliyorum hınzırca gülümseyip, Yekta Güngör Özden bu kitapta varsa, Abdullah Öcalan niye olmasın ki diyeceksiniz.

Siz de haklısınız...
Yazarın Tüm Yazıları