Paylaş
Zihinsel engelliydi...
Bütün Kuşadası ona “Başkan” diyordu...
Çoğunlukla takım elbisesi, beyaz gömleği, kravatı, bazen boynuna attığı tütüncü, zeytinci, pamukçu yağlığı ile tam Ege filmlerindeki bir sayfiye şehri başkanı gibiydi...
Hep gülüyordu... Sokakta her gördüğüne selam veriyor, günaydın diyordu...
Her gördüğünün ona “Başkan” diye hitap etmesini istiyordu...
Kimse de kırmıyordu, kıramıyordu onun tertemiz kalbini...
Bütün Kuşadası “Başkanım” diyordu...
“Sıtkı Başkan” 55 yaşında hayata veda etti...
Kuşadası önceki gün ona öyle bir cenaze töreni yaptı ki...
Kuşadası tarihine geçti...
Önde belediye bandosu yürüdü...
Arkasında ona hep bir ağızdan “Hakkımız helal olsun” diye ta yürekten haykıran 4 bin adalı...
Kuşadası’nın bütün şirketlerinin gönderdiği çelenklerden oluşmuş bir çiçek koridoru içinden geçip gitti...
Belediye Başkanı oradaydı...
Başkanının tabutunun arkasında saf tuttu...
Müftü oradaydı, “O Allah’ın sevgili kuluydu” dedi...
Önde tertemiz bir insan... Arkasında tertemiz bir insan seli...
Dört bin kişi omuzlarında götürdü mezarına kadar...
Zihinsel engelliydi...
Eskiden olsa “Mahallenin delisi” derlerdi...
Zaman bize doğrusunu öğretti.
Zihinsel engelliydi.
Ama Kuşadası anladı ki o “mahallenin bilgesi”ydi...
Ve giderken hepimize son bilgelik dersini verdi de gitti...
Şu fani dünyada...
Paran vardır severler...
Gücün vardır taparlar...
Tüfeğin vardır korkarlar...
Makamın vardır sayarlar...
Severler, korkarlar, taparlar, sayarlar da...
Öldüğünde tabutunun dört sapına el verecek dört dost bulamazsın...
Hadi son sözü bir Egeli şaire, Attilâ İlhan’a bırakalım:
“Böyle bir sevmek görülmemiştir...”
Neden mi...
Çünkü böyle bir sevdirmek de görülmemiştir de ondan...
İŞTE BUNU TRUMP DA ANLAR MERKEL DE
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün ilk defa bu kadar net bir ifadeyle şunu söyledi:
“3.5 milyonu burada ilanihaye saklayacak halimiz yok...”
Bu siyaset değildir...
Bu sosyolojik bir gerçeğin ifadesidir.
Ben de onu yazıyorum...
Aynı gün Göç İdaresi, İstanbul’a gelmek isteyen Suriyelilere, biyometrik kimlik verme işlemini durdurdu.
Bu iki ifade de Türkiye’nin en büyük sorununun ifadesidir.
İkisi de doğru karardır... Doğru ifadedir...
İşte bu sosyal gerçeklik, Türkiye’nin Afrin harekâtını, İdlib’deki varlığını dünyaya en kolay anlatabileceği gerçektir...
Ve şunu bilelim ki, çok büyük bir haksızlıkla dünyada aleyhimize oluşturulan “Türkiye Kürtlerle savaşıyor” imajını kırabileceğimiz en güçlü argümanımız da budur...
Ne yani...
Ülkesine 200 bin göçmen geldi diye hükümeti sarsılan Merkel’in Almanyası mı bunu anlamayacak...
Meksika ile arasına duvar çekme vaadiyle iktidara gelen Trump’ın Amerikası mı anlamayacak...
Böyle anlatırsak...Hepsi anlayacak...
BAK EZGİ BİR ERKEK OLARAK SÖYLÜYORUM
EZGİ Mola Instagram üzerinden canlı yayın yapmış.
“Zaman zaman fiziğimle ilgili olumsuz yorumlar yapılıyor, günüm kararıyor” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Ben bu bedenle yaşıyorum. Kalbimi kırıyorsunuz, beni bedenime küstürüyorsunuz...”
Bak Ezgiciğim...
Sana bir erkek olarak söylüyorum...
Olağanüstü bir oyuncusun... Çok güzel bir kadınsın...
Bir de bizlere bulaştırdığın o harika neşen, keyfin var ki bonusu oluyor...
Sakın ola ki bedenine küsme...
O trol sürüsüne kaptırma kendini...
ARYA SEVEN İÇERİDEKİ ENİS'E YOLLUYORUM
ARYA sevenlere yeni çıkan harika bir parçayı tavsiye ediyorum.
Handel’in “Serse”sinin en popüler bölümü olan “Ombra Mai Fu”, çok sevdiğim bir kontrtenor olan Franco Fagioli yeniden söylüyor...
Apple Music, Spotify ve öteki müzik platformlarına kondu.
Dün sabahtan beri dinliyorum.
Bu arada, hâlâ içeride tutulan arkadaşım Enis Berberoğlu büyük bir arya ve kontrtenor tutkunudur.
“Selamlar Enis” diyerek ona gönderiyorum bu şarkıyı...
GÜNÜN MANASINA UYGUN TAVSİYELER
ŞARKI: Cem Yılmaz: “Onun Arabası var”, (Arif v 216 film müzikleri). O kadar neşeli söylüyor ki...
ŞARKI: David Bowie: “Life on Mars” ve “Space Oddity”, Mars’a yolculuğun en güzel fon müziği olarak o kadar uygun ki...
FİLM: Tim Burton: “Mars Attacks”. O kadar matrak ki...
ROMAN: Douglas Noel Adams: “Otostopçunun Galaksi Rehberi”. O kadar eğlenceli ki....
Paylaş