Paylaş
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı, ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un heykeline “Ucube” dediği için 10 bin YTL tazminat cezasına mahkûm oldu.
* * *
Şunu da duydunuz mu...
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, bu kararı temyize götürürken avukatlarına gerekçe olarak şunu yazdırdı:
“Heykeli ben yıktırmadım...”
* * *
Doğru o yıkmadı, “Ucube” lafını duyan zevat, kazma-kürek işe daldı...
Kral “Şak” dedi, kraldan fazla kralcı “Tak” diye yerine getirdi.
Şimdi sanat soykırımından geri kalan o boş heykel kaidesine bakıyorum ve kendi kendime mırıldanıyorum.
“Keşke o heykel yıkılmasaydı...”
“Keşke yıkılmasaydı ve 24 Nisan günü, Erivan’a gelen resmi kişiler, oradan Anadolu’ya geçse ve Mehmet Aksoy’un yaptığı heykeli birlikte açsalardı...”
* * *
Fena mı olurdu arkadaş...
Var sen “Soykırım” lafını kullanma...
Bırak bütün dünya kullansın...
Keşke o heykeli yerinde bıraksaydın da bu ülkenin Başbakanı, “Masum Osmanlı Ermenilerinin trajedisini ve acılarını” adını koya koya orada ansaydı...
Keşke, Türkiye Ermeni Patrikhanesi, 100’üncü yıl ayinini orada yapsaydı.
* * *
Keşke 24 Nisan günü, başkalarının yasından rol çalmaya kalkmayıp, 90’ıncı yılında yaptığımız gibi, Çanakkale’nin 100’üncü yılını da 18 Mart’ta ansaydık...
* * *
Keşke
Ah keşke....
Keşke bu ülkeye böyle bir sağduyu ve böyle samimi bir irade gelebilseydi...
Murathan arkadaş SSS kulübüne hoş geldin
MURATHAN Mungan’ı şimdi daha çok seviyorum. Çünkü 60 yaşına girmiş...
Sıddık Akbayır, Ot dergisinin nisan sayısında harika bir “Altmış yaş sayfası” hazırlamış onun için.
* * *
- Mardin’de çocukluğu sırasında o da benim gibi Ses ve Hey gibi dergileri okur, radyoların istek programlarından şarkı istekleri yaparmış.
- Sevdiği artistlere “Ben sizin hayranlarınızdan biriyim” diye başlayan mektuplar yazar, benim gibi o da imzalı fotoğraflarını istermiş.
- 1981 yılında Hürriyet Gösteri Şiir Ödülü’ne ‘Nefti’ takma ismiyle katılmış ve ödül almış.
Ödüllerle ilgili bir soruya şu harika mizahi cevabı vermiş:
“Bu aldığım üçüncü ödül oluyor. Birkaç ödül daha aldıktan sonra ben de ödüllere karşı olacağım.”
- Onu medya dünyasına Ayşenur Arslan tanıtmış. İlk yazılarını da Birikim dergisinde Murat Belge yayınlatmış.
- Özel olarak single ve remix albümleri toplarmış.
- Doğan Hızlan gibi o da kırtasiye ve kalem tutkunuymuş.
- Şiirin mahrem bir şey olduğuna inanıyormuş. Kalabalıklar karşısında şiir okumaz, şiir okunurken müzik çalınmasını ise ayıp bulurmuş.
- Hayatında ilk sokak dayağını, koltuğunun altında Yeni Ortam gazetesiyle yürürken Tandoğan Meydanı’nda ülkücülerden yemiş.
- İkinci dayağını, Saraçoğlu Mahallesi’nde, “Eşcinsel olduğundan şüphelenen solculardan” yemiş.
- “Solcunun eskisinden, sağcının yenisinden, i...nin gizlisinden” nefret edermiş.
- “Cebi cimri olanın kalbi de cimridir” cümlesine inanırmış.
* * *
Epey ortak yanımız varmış demektir...
O nedenle, “SSS kulübüne hoş geldin Murathan”.
NOT: SSS “Sexy sixty something” anlamına geliyor.
Altmışlık seksiler yani...
Aşk mı siyasete ihanet etti yoksa siyaset mi aşka
FAZIL Say “Yeni Şarkılar” adlı çok sevdiğim yeni CD’sine, Cemal Süreya’nın “Bu bizimki” şiirinden bestelediği şarkıyı da koymuş.
* * *
“Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.
* * *
Bölücü bir aşk,
Ekmeği suyu bölüyor
Günde üç öğün.
* * *
Hain bir aşk bu,
Sizin eve hırsız girer
Onunkine polis.
* * *
Yasadışı bir aşk,
Evlenmeyi
Hiç mi hiç düşünmüyor.
* * *
Soyguncu bir aşk bu,
En sıradan ezgilerden
Sevinçler devşiriyor.
* * *
Kökü dışarda bir aşk,
Dante ile Beatrice’inkine
Fena öykünüyor.
* * *
İşgalci bir aşk bu,
Samanlık sevişenin diyor
Başka şey demiyor.”
* * *
Cemal Süreya’nın bu harika aşk şiirinde, siyah harflerle verdiğim kelimelerin gücüne bir bakın..
Bir de bu kelimelerin siyasette ne anlama geldiğine...
Siyaset bilmeyen aşk şairlerinin kelimeleri, aşk bilmeyen siyasetçilerin eline düşünce bakın ne hale geliyor...
Biri aşkı derin bir tutkuya dönüştürüyor, öteki tutkulu bir ülkeyi, paramparça bir enkaza...
Yiğidim aslanım burada kükrüyor
ÂLEMİN tek Yiğido’su...
Sarayın kükreyen jölelisi. Yiğidim aslanım, devletin TRT’sinden, düvel-i muazzamaya saydırıyor, ayar veriyor.
Avrupa Parlamentosu’na “Sen kim oluyorsun da ecdadıma laf ediyorsun arkadaş” diye bağırıyor...
Nasıl bir kükreme...
Filmdeki o “Kükreyen fare” var ya...
Bu yiğidin yanında pire kalır vallahi...
Bak şuraya yazıyorum. Yeni Türkiye’nin yeni “One minute yiğidi” bu çocuk olmazsa ben bir şey bilmiyorum.
Paylaş